Lütfen bekleyin..
DOĞRUHABER / Mustafa KARAKAŞ
PKK ve siyasi uzantısı HDP'nin Çözüm sürecini suiistimal eden hendek(çukur) ve barikat stratejisi halkı mağdur etmeye devam ederken örgütün bileşenleri ve siyasi sözcüleri ‘özyönetim siyaseti'ni devam ettireceklerini ilan etti. Demokratik Toplum Kongresi'nin yayınlanan 14 maddelik bildirgesinden özyönetim ilanlarına ve çukurlara açık destek çıktı.
DÜN KARŞIYDI BUGÜN YANINDA
Bu arada, DTK Genel Kurulu'nda çukurlara meşruiyet kazandırmaya çalışan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın, çok değil 2014 yılının nisan ayında KDP'nin IŞİD tehdidi gerekçesiyle kazdığı hendekleri doğru bulmayıp karşı çıktığı ortaya çıktı. Demirtaş'ın KDP'nin kazdığı hendeklerle alakalı “(KDP) Hendekle değil halkların birliğiyle çözüm sağlamalıdır. Hendek kazılarak bir halkın, bir sistemin güvenliği sağlanamaz. Onun dışındaki her tedbir ayrı sorunlar yaşatır. (Hendekler) Güney Kürdistan'a, halkına ve ulusal birliğe fayda getirmeyecek” şeklinde sarf ettiği sözleri dikkat çekti.
Dün hendeğin/çukurun Kürt halkına zulümden başka bir şey getirmeyeceğini söyleyen Demirtaş'ın, son süreçte hendek/çukur destekçisi kesilmesi nedeninin Kandil'den gelen talimatlar olduğu ifade ediliyor.
HENDEK/ÇUKUR FELAKETİ
Peki çukurlar gerçekten halka ne verdi? Cevabını bölge halkı şu şekilde ifade ediyor. Diyarbakır'ın Sur ilçesinde yaşayan fakat yaşanan çatışmalardan dolayı bir yakınının evine sığınan G.B, Pkk'nin baskısından dolayı evlerini terk edemediklerini, ilçede yaşça büyük ve dağdan geldiği belli olan PKK'liler gördüğünü, bunlar arasında Kürtçe bilmeyenlerin hatta Hristiyanların bile olduğunu ifade ederek “Evler talan ediliyor. Benim evimde bulunan bazı malzemeler PKK'liler tarafından çalındı. Bir komşumuzun evinde bulunan bilezikler de çalındı.” dedi.
Sur ilçesinde yaşananların bir başka görgü tanığı T.A. ise çukurların belediye araçları tarafından kazıldığını, ilçede elektrik, su ve telefon hizmetinden faydalanılamadığını belirterek, halkın perişan olduğunu, şehrin Kobani'ye döndüğünü, kendi memleketlerinde mülteci durumuna düştüklerini belirtti.
Boşalan evlere PKK'nin el koyduğunu belirten B.S ise evlerini terk eden Sur sakinlerinin evlerinin talan edildiğini bölgeden olmayan insanların da savaştığını ifade ederek, “Batıdan gelenler var, bunu konuştukları düzgün Türkçeden anlıyorduk. 14 yaşında bir çocuğun ihtiyar bir kadını dövdüğünü gördüm. 12 yaşında olup elinde silah ile çukurun başında duran çocukları gördüm.” şeklinde konuştu.
STK'LAR ÇUKUR SİYASETİNDEN RAHATSIZ
Her ne kadar HDP'li siyasetçiler kazılan çukurların Kürt halkına hizmet ettiğini ileri sürme gülünçlüğünde bulunsa da bölgede faaliyet yürüten STK'ların açıklamaları aslında halkın nabzını yeterince tutuyor.
Mardin'de faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşları, devletin operasyonlarının gerekçesinin hendekler olduğunu ifade ederek yerleşim yerlerinde kazılan çukur ve kurulan barikatlara karşı olduklarını düzenledikleri bir basın açıklaması ile kamuoyu ile paylaştı. Açıklamada “Hayatımızı zorlaştıran, ticaretimizi bozan, huzurumuzu kaçıran ve hürriyetimizi kısıtlayan her türlü şiddeti reddediyoruz.” denildi
Çukurların Kürtlerin sadece hayatını değil; eğitimini de hedef aldığını gösteren açıklamalar da STK'lardan geliyor.
Diyarbakır ve ilçelerinde yaşanan çatışma ve PKK'lilerin yaktığı okullardan dolayı eğitim ve öğretimde ciddi aksaklıkların olduğunu belirten Eğitim Bir Sen Diyarbakır Şube Başkanı Yunus Memiş, Diyarbakır ve ilçelerinde yaklaşık 10 bin öğrencinin eğitim ve öğretim göremediğini belirtti.
PKK'nin 90'lı yıllardaki okul yakma saldırılarına devam ettiğini belirten Memiş, yaşanan çatışmalardan dolayı birçok öğretmenin tayin istediğini, Milli Eğitim Bakanlığının acilen tedbir alması gerektiğini ifade etti.
Bölgede yakılan onlarca okulun Kürt gençliğine ne gibi bir katkı sunduğu noktasında Pkk ve uzantısı tarafından herhangi bir açıklama yapılamazken; ‘90'larda devlet Kürd'ün okumasını engellerken 2015'te Pkk Kürtlerin eğitim görmesini engelliyor' yorumlarına sebep oldu.
