HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Vedat Turgut başkanlığındaki HÜDA PAR heyeti 90 günü aşkın bir süredir Diyarbakır’da devam eden çatışmalardan dolayı şehir esnafının yaşadığı ekonomik sıkıntıları ve kentin içinde bulunduğu ekonomik sorunlarla ilgili olarak bilgi almak için Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) ile Diyarbakır Esnaf ve Sanatkârları Odası Birliğini (DESOB) ziyaret etti.
Ziyarette HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Vedat Turgut, HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanı Şeyhmus Tanrıkulu, İl Başkan Yardımcıları Metin Turan ve Şükrü Aksoy ile Sur İlçe Başkanı Mahmut Akgül katıldı.
“Çatışmanın getirdiği yıkım ve tahribat Kürtlerin yararına olmadı”
İlk Olarak DESOB’a ziyarette bulunan HÜDA PAR heyeti burada DESOB Yönetim Kurulu Başkanı Alican Ebedinoğlu ile görüştüler.
Ziyarette bir konuşma yapan Turgut, yaşanan çatışmalı ortamın ve çatışmanın getirdiği yıkım ve tahribatın Kürtlerin yararına olmadığını belirterek, bu çatışmaların sonlandırılması için bir çözümün devreye konulması gerektiğinin altını çizdi.
Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren DESOB Yönetim Kurulu Başkanı Ebedinoğlu, yaşanan çatışmalardan dolayı en büyük mağduriyeti bölge esnafının yaşadığını ve bu ekonomik darboğazdan çıkmak için hükümetten destek beklediklerini söyledi.
“Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Kürtler ötekileştirildi”
Daha sonra Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’nı (DTSO) ziyaret eden HÜDA PAR heyeti DTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Sayar ile bir araya geldi.
Ziyarette gelinen noktayı değerlendiren ve bunun tarihsel sürecinin göz ardı edilmemesi gerektiğini belirten HÜDA PAR Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Kürtlerin ötekileştirildiğine dikkat çekerek, bir asrı aşkın bir süredir devam eden Kürt Meselesi’ nin hal edilmesi ve yaşanan sıkıntıların giderilmesi adına atılan adımların sürecin yanlışlıkları yüzünden heba edildiğini sözlerine ekledi.
“Bu haklar herhangi bir şarta dayandırılmadan verilmelidir”
Kürtler ve Türklerin Çanakkale savaşında omuz omuza çarpıştıktan sonra kurulan cumhuriyetin Kürtleri ötekileştirmesini eleştiren Turgut sözlerine şöyle devam etti:
“Cumhuriyeti Türklerle beraber kurduk. Çanakkale’de Türkler ve Kürtler omuz omuza çarpışarak ortak bir zafer kazandılar. Cumhuriyet kurulduktan sonra Kürtler ötekileştirildi. Bugün vuku bulan olaylar Müslüman Kürtlere karşı yapılan baskıların bir sonucudur. Memleketi yöneten yetkililerle görüştüğümüzde de bunu dile getirdik. Kürt halkının meşru hakları verilmelidir. Bu haklar herhangi bir şarta dayandırılmadan verilmelidir. Belçika’da yaşayan Almanların sayılarının çok az olmasına rağmen, kendi dilleri Belçika devleti tarafından ikinci resmi dil olarak kabul edilmiştir. Ana dilde eğitimde girişimlerde bulunulursa ve bu haklar tanınsa sıkıntıların çoğu kendiliğinden ortadan kalkar.”
Ak Parti’nin 2023 hedeflerine de vurgu yapan Turgut, “2023 hedefinden bahsediyoruz, 2023’e kadar beş yılda bu konuyla ilgili yapılacak çalışmalar ve öngörülen projeler halka anlatılmalı ki burada iyi bir niyet olduğu görülebilsin.” şeklinde konuştu.
“Tüm eksiklik ve yanlışlıklarına rağmen çözüm sürecine destek verdik”
Çözüm sürecinin başından beri yanlış bir şekilde yürütüldüğünü söyleyen Turgut, çözüm sürecini tüm bu eksiklerine rağmen başından beri desteklediklerini ancak eksiklikler üzerinden de sürekli eleştirerek bu sürecin bu şekilde yürütülemeyeceğini yetkililerle paylaştıklarını belirtti.
Turgut, “Yanlışları defalarca gerek Başbakan’la görüşmemizde, gerek Bülent Arınç beyle olan görüşmemizde, gerek diğer görüşmelerde ve gerekse kamuoyu önünde çeşitli program ve platformlarda dile getirdik. Yapılan yanlışları ve yapılması gerekenleri her yerde söyledik. Söylediklerimiz dikkate alınmadı ama bölge maslahatı için tüm eksiklik ve yanlışlıklarına rağmen çözüm sürecine destek verdik. Bahar ayında orduları savaştırma planları yapılıyor. Böyle bir durumda mağdur olacak olan yine her zamanki gibi halk olacaktır. Yine perişan olacak olan, yine evini yurdunu terk edecek olan halk olacak ve bölge yaşanılmaz bir duruma gelecektir. Şu anda evlerinde olanlar da ayrılmak zorunda kalır ve inanın bunun sonucunda bölgemizin Suriye’den bir farklı kalmayacaktır.” uyarısında bulundu.
“HÜDA PAR olarak ciddi anlamda bundan rahatsızlık duymaktayız”
Halep’ten gelmesi muhtemel 450-500 bin civarında mülteci için devletin şimdiden hazırlıklar yapmaya başladığını belirten Turgut, bu bağlamda gerekli olan hazırlıkları devletin mağdur edilen kendi halkı için neden yapmadığını sordu.
Turgut, “Cizre’de Silopi’de, Şırnak’ta, Sur’da, Nusaybin’de insanlar evlerini yerlerini yurtlarını bırakmak zorunda kaldılar. Onların barınma ve ihtiyaçlarına yönelik neden önceden hazırlıklar yapılmadı? Hem insani hem de İslami olarak bizler HÜDA PAR olarak ciddi anlamda bundan rahatsızlık duymaktayız. İnşallah el birliğiyle sesimizi yükselterek bu halkın menfaati için gerekli her şeyi yapmaya gayret ederiz.” dedi.
“Kürtlerin hakları hiçbir şarta bağlanamaz”
Halkın PKK’nin çağrılarını karşılıksız bırakmış ve sokaklara inmemiş olmasını hükümetin yanlış okumaması gerektiğini ve tavrın hükümete destek olarak algılanmaması gerektiğini söyleyen HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanı Şeyhmus Tanrıkulu ise devletin, Kürd halkının haklarının iadesi hususunda üzerine düşeni yapmasını istedi.
Tanrıkulu, “Ana dilde eğitim bir haktır ve bu hak hiçbir şarta bağlanmadan verilmelidir. Bunun yanında Şeyh Said Efendi, Üstad Bediüzzaman Said Nursi, Seyit Rıza gibi diğer pek çok Kürt önderin mezar yerleri tespit edilerek ziyaretlere açılmalıdır. PKK’nın çukur siyasetine karşı çıkmayan hemen hemen hiç bir kesim yoktur. Eğer bir yerde yanlışlarımızın olduğunu ve yaptığımız bir işin yanlış olduğunu, her yönüyle zarar olduğunu söyleyenler çoksa oturup bunu düşünmek lazım. Tahir Elçi, barikatlar kurulmasın operasyonlar sonlandırılsın dediği için vuruldu. Tahir Elçi de bu çukurların barikatların bir kurbanıdır. Bu yanlışta diretmek hiç kimsenin faydasına değildir.” ifadelerini kullandı.
“Diyarbakır başta olmak üzere halkımız bölgede büyük sorunlar yaşıyor”
Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren DTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Sayar, kentte faaliyet yürüten kurumlar olarak bu sıkıntıların aşılması için sürekli olarak istişare içerisinde olunması gerektiğini belirtti.
Sayar, “Kurumlar önemlidir. İnsan yapabilip de yapmadıklarından sorumludur. Bizim üzerimize düşen sorumluluklar vardır. Yapıcı bir anlayışla durumlara müdahil olmaya çalışıyoruz. Diyarbakır başta olmak üzere halkımız bölgede büyük sorunlar yaşıyor. Burada yüzde 17’lik bir işsizlik oranından bahsediliyor. Bu doğru bir oran değildir. Bu yüzde 17’lik oranı İŞKUR’a başvuranlara göre hesaplanıyor. Bu doğru bir sayı değildir. Oysaki işsiz olduğu halde İŞKUR’a başvurmayanların sayısı bu rakamın çok daha üstündedir.” diyerek kentteki işsizliğe dikkat çekti.
“Kürd halkı mazlum bir halktır”
Kürtlerin mazlum bir halk olduğunu ifade eden Sayar, bölgede yaşanan olumsuz gelişmelere bir de ekonomik sıkıntının eklenmesiyle halkın daha büyük mağduriyetler yaşadığına vurgu yaptı.
Sayar sözlerini şöyle bitirdi: “Buralarda iş bulamayanlar batıya gitmek durumunda kalıyor. Son yaşanan süreç bu sorunun daha da büyümesine neden oldu. Yüzde 99’u yoksul olan Sur halkı yaşanan çatışmalardan dolayı evlerini terk etmek zorunda kaldı. Arabuluculuk adına valiliğe ve hükümete gidip geldik. Konuyla ilgili gerek CHP’ye gerekse AK Parti’ye raporlar sunduk. Bir dönem etkili olabiliyorduk ama şimdi her tarafta bir kutuplaşma olduğu için çok da etkili olduğumuzu söyleyemeyiz.”
Kaynak: HÜR24Haber