Ahmet Karakaş / Doğruhaber
HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın Almanya'da yaptığı açıklamalar ‘Kürt halkının kanı bu kadar ucuz mu?' dedirtti. Demirtaş aylardır yaşanan çatışmanın en büyük nedeni olan özyönetim için ‘özerklikle bir yere varılamayacağını' söyledi
HALK ÖZYÖNETİME OY VERMEDİ
7 Haziran seçimlerinden sonra yakalanan seçim başarısını Pkk'nin hanesine kaydettirme çabası, beraberinde Kürdistan bölgesindeki bazı ilçelere yıkım ve ölüm olarak geri döndü
Silvan, Nusaybin, Silopi, Yüksekova, İdil, Sur, Cizre gibi HDP'nin “yüksek oy” aldığı yerlerde ilan edilen özyönetim saçmalığı yüzbinlerce Kürd'ün hayatını mahvetti. Sokaklara çukurlar kazıldı, parke taşlarından barikatlar yapıldı ve bu şekilde Kürt halkının kendini yönettiği hayalciliği ile çatışmalı sürecin fitili ateşlendi.
ŞEHİRLERİMİZ VİRAN OLDU
Örgütün yerleşim alanlarındaki barikat ve çukurları; evlere, yollara binlerce tonluk patlayıcıların yerleştirilmiş olması, okulların ve sağlık kurum ve çalışanlarının hedef alınması yüzbinlerce insanı yerinden yurdundan etti. Kürtler 90'lı yıllarda yaşadıkları felaketi tekrar daha şiddetli bir şekilde yaşamak zorunda bırakılmıştı. Bu süreç boyunca kaç evin yıkıldığı toplu bir şekilde istatistiklere yansımamış olsa bile binlerce evin enkaza dönüştüğü biliniyor. Kürt halkı kendilerine rağmen ilan edilen özyönetimin getirdiği acı sonuçları hem de kışın en çetin aylarında iliklerine kadar hissetti.
YAKTIK, YIKTIK, YANILDIK
Bulduğu her fırsatta özyönetimin bir hak olduğunu ifade eden Demirtaş çukur kazıcılarına yer yer selam göndererek sürece olan desteğini esirgemedi. Bu süreç zarfında onlarca sivil, çatışmanın ortasında kaldı ve hayatını kaybetti. Binlerce Pkk üyesi ve sempatizanı özyönetim ilanına destek olma adına canını verirken; öte taraftan yüzlerce asker-polis hayatını kaybetti. İki ateş arasında kalan sivillerin ölümü sadece propaganda malzemesine dönüştürülmekle yetinildi. Demirtaş'ın bunca ölümün yaşanmasının asıl müsebbibi olan özyönetim ve onun yan bir sonucu olan çukurların yanlış olduğunu anlaması için binlerce insanın ölmesi mi gerekiyordu? Almanya'da konuşan Demirtaş şu ifadeleri kullandı: “Hendek savaşları kamu güvenliğini tehdit etti ve şiddeti tırmandırdı. Fakat bunlar diyalogla çözülmeli. Tankla, topla tüfekle değil.”
ÇÖZÜM SÜRECİ TEK TARAFLI YÜRÜMÜYOR
Almanya'daki konuşmasında “Barış Süreci'ne Türkiye'nin doğusunda ve batısında büyük bir destek verildiğini ifade eden Demirtaş süreç boyunca ‘bu sorunun HDP dışında da tarafları olmalı' diyen kesimleri haklı çıkaran açıklamalarda bulundu. Sürecin şeffaf olmamasının hata olduğunu ifade eden Demirtaş “Barış Süreci'ni bir kişinin inisiyatifine bırakmış olmak da bir hataydı.” ifadelerini kullandı. Oysa çözüm sürecinde bu süreci başlatan Öcalan'dı diyen Demirtaş'ın bu açıklamaları samimi ve inandırıcı bulunmadı
PARDON!!! OĞLUNUZ BOŞ YERE ÖLDÜ
Çatışmanın asıl nedeni olan özyönetim hakkında da konuşan Demirtaş bir yandan adeta günah çıkarırken diğer bir yandan da ‘bu işin sorumluluğundan ne kadar kaçabilirim'in hesabını yapıyordu. Türkiye'nin doğusundaki bazı yerlerde özyönetim ilan edilmesinin partileriyle ilgisinin olmadığını iddia eden Demirtaş özyönetim ilan eden ve bundan dolayı cezaevinde bulunan belediye başkanlarını unutmuş olsa da özerklik ilan edilerek bir sonuç elde edilemeyeceğini vurgulamış olması yerindedir. Ne var ki özyönetimle bir yere varılamayacağını anlamak için ‘binlerce insanın ölmesi, binlerce evin yıkılması, yüzbinlerce insanın yerinden yurdundan göç etmesi mi gerekiyordu?' sorusu bu çatışmalı sürecin mağduru olan halkın hala sorduğu ve Demirtaş'ın da hala cevap veremediği bir soru olarak orta yerde duruyor.
SORUNLAR DEVAM EDİYOR
Çatışmaların devam ettiği ilçelerde halkın güvenlik sorunları hala devam ediyor. Operasyonların sona erdiği yerler süt-liman mı peki? Hayır. Esnaf işini kaybetti ya da iflasın eşiğinde, binlerce insan evinden oldu ve yerleşim alanlarında hatta evlerin içinde tuzaklanmış patlamaya hazır binlerce bomba bulunuyor.
İŞTE ÇATIŞMALARIN YAŞANDIĞI ŞEHİRLER VE ÇATIŞMALARIN SONUÇLARI
Sur: 2 Aralık 2015 günü Diyarbakır merkez Sur ilçesinde Cevat Paşa, Fatih Paşa, Cemal Yılmaz, Hasırlı, Savaş ve Dabanoğlu mahalleleri ile Gazi caddesinde ilan edilen ve aralıklarla devam eden sokağa çıkma yasağı ve yaşanan çatışmalardan dolayı en az 20 bin insan göç etmek zorunda kaldı. Göç eden bu insanlar ya akrabalarına sığındı ya da metropollere gitmek zorunda kaldı. Olaylardan dolayı en az 400 esnaf iflas etti veya iflasın eşiğine geldi. Devletin kira yardımları yetersiz kalmakta; halk büyük bir sosyo-ekonomik bunalım yaşamaktadır
Cizre: Sokağa çıkma yasağının 79 gün uygulandığı ve operasyonların yoğunlukla yaşandığı Nur, Yafes, Nuh ve Cudi Mahallelerinde yaşayanlar çatışmalardan en çok etkilenenler oldu. Yüzlerce kişinin öldüğü çatışmalı süreç boyunca 150 bin nüfuslu ilçenin tamamına yakını şehri terk etti.
Nusaybin: Mardin Valiliği tarafından Nusaybin'de 13 Kasım 2015'te ilan edilen sokağa çıkma yasakları aralıklarla devam etti. Abdülkadir Paşa, Fırat, Yenişehir ve Dicle Mahallelerinde yoğunlaşan çatışmalarda TSK'nın verilerine göre son bir ayda 220 Pkk'lı öldürüldü
Şırnak: merkezde yaşanan çatışmalarda 190 Pkk'lı öldürüldü, halk büyük bir mağduriyet yaşıyor
Yüksekova: TSK verilerine göre son operasyonlarda 162 Pkk'lı öldürüldü. Operasyonların bitme sürecine girdiği Yüksekova'da nüfusunun büyük bir kısmı göç etmiş durumda
KÜRTLER ÖLÜYOR; VAZGEÇİN ARTIK
Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın, 22 Mart 2016 tarihinde yayımladığı rapora göre operasyonlar boyunca 7 ilde ve 22 ilçede toplam 63 kez sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Kürt halkını nefes alamaz duruma getiren hendekler ve yasaklar 90'lı yıllarda yaşanan göç dalgasını bir kez daha canlandırdı ve şehirler boşalmaya başladı.
Bu ölümlerin de bu yasakların da bu yıkımın da asıl müsebbibi olan özyönetim saçmalığından vazgeçilmesi gerektiği Kürt halkının yükselen ortak talebidir. Demirtaş'ın açıklamalarının bir vazgeçme işareti olup-olmayacağını ileriki günler gösterecektir.