Lütfen bekleyin..
Her şeyin başı: BİSMİLLAHİRRAHMANIRRAHİM…
Her günün sorusu: BU GÜN ALLAH İÇİN NE YAPTIN?
Günün Ayeti: "Sayılı Sayılı günler!.. Sizden her kim hasta olur veya seferde bulunursa tutamadığı günleri başka günlerde tutsun. Oruç tutmaya gücü yetmeyenlerin bir yoksulu doyuracak kadar fidye vermeleri gerekir. Kim gönlünden koparak (fidyeyi daha çok vermek gibi) bir hayır işlerse o kendisi için daha hayırlı olur. Eğer bilirseniz, oruç tutmanız sizin için en hayırlıdır". -El Bakara Suresi:184-
Ayetten ne anlıyoruz: Gücü yeten her Müslüman’a farz olan Ramazan Orucu; hastalık, yolculuk ve güç yitirememe gibi sebeplerle kolaylıklar tanınmıştır. Hastalığının artması veya sağlık için risk oluşturan durumlar özür kabul edilip, müsait zamanlarda tutulması, kaza edilmesi tavsiye edilmiştir. Devam eden hastalık ve yaşlılık gibi oruç tutma ve kaza etme imkânının olmadığı durumlarda da, oruç yerine her gün için fidye olarak bir fakiri doyurmak emredilmiştir. Bu fidye miktarında da herkesin durumuna, yeme içmesine göre fidye vermesi ve gücü olanların daha fazla vermesi tavsiye edilmiştir. Oruç için bir mazeret olan yolculuğun, mubah olması ve en az 81 km.’den fazla olması lazım. Her şeye rağmen “eğer bilirseniz Oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır” buyrulmaktadır.
Günün Hadisi: Kim Ramazan Orucunu tutar ve günahlardan sakınırsa, Allah onun geçmiş günahlarını af eder. Günün Sözü: İnsanı ateş değil, kendi gafleti yakar. Herkeste kusur görür, kendine kör bakar. Bil ki; neye nasıl bakıyorsan, o da sana öyle bakar.
MEVLANA Günün Tavsiyesi: Gözünüzü değil, midenizi doyurmaya çalışın.
Günün fıkrası: Bedava yer içeriz düşüncesiyle iki uyanık birine misafir olurlar. Hal hareketlerinde hafif meşrep olduklarını anlayan ev sahibi, birinin tuvalete gitmesini fırsat bilerek içerde kalana sorar.
— Arkadaşın nasıl bir adamdır? O da kendisini daha bilgili göstermek için;
— Bırak onu, eşeğin tekidir” diye cevap verir. Biraz sonra fırsatını bulduğunda ev sahibi diğer misafire de aynı soruyu sorar.
— Arkadaşın nasıl bir adamdır, bilgisi var mıdır? Bu da diğeri gibi;
— Bırak onu, öküzden farkı yoktur” der. Akşam olduğunda kurulan yemek sofrasında arpa ve samandan başka bir şey göremeyen misafirler hayretle sorarlar;
— Bunlar ne? Ev sahibi gülerek cevap verir.
— Biri eşek, bir öküz olanlar için bundan daha iyi sofra mı olur?
RAMAZANDA NELER YAPMALI:
— Oruç ve Kur’an ayı olan bu mübarek ayda; öncelikle kur’anı yeni okuyormuş gibi istekle ve merakla okumalı ve onu hayatımıza rehber etmeliyiz.
— Orucumuzu hakkıyla tutmalıyız. Ağız ve midemizi yemek ve içmekten alıkoyduğumuz gibi; dillerimizi, gözlerimizi, düşüncelerimizi, ellerimizi, ayaklarımızı… Bütün azalarımızı haram ve günahlardan uzak tutmalıyız.
— Kalp ve gönüllerimizi kin ve hasetten temizlemeliyiz. Bu mübarek ayı fırsat bilerek, dargın olduğumuz akraba, komşu ve arkadaşlarımızla irtibata geçmeliyiz.
— Bilerek, düşünerek, yeni baştan İman ediyormuş gibi “ La İlahe İlla Allah” diyerek; nefsin, şehvetin, menfaatin, partilerin, lider ve ideolojilerin esaretinden kurtulup gerçek Özgürlüğümüzü ilan etmeliyiz.
— Bu mübarek ay münasebetiyle kendimizi yeni baştan formatlamalıyız. Geçmişte yaptığımız günah ve yanlışlara tövbe etmeliyiz. Tabi ki, kırılan gönüller ve yenilen haklar için sadece tövbe yeterli değildir. Bu insanların mutlaka hakları ödenmeli, gönülleri tamir edilerek helallik alınmalıdır.
— Açlık dürtüsüyle mideye fazla yüklenilmemelidir.
— Akraba, komşu ve arkadaşlara iftar verilmesi hayırlı ve sünnettir. Ancak, bundan önce ve mutlaka fakir ve ihtiyaç sahiplerine yemek verilmeli ve imkânlar nispetinde ihtiyaçlarının giderilmesine yardımcı olunmalıdır.
— İsraf ve gereksiz harcamalardan kaçınılmalıdır.
— Fitre ve Zekât gibi zaten fakir- fukaranın hakkı olanın dışında, sadakalarla da yardımlaşma ve paylaşma dairesi geniş tutulmalıdır.
— Cami ve teravih namazlarının hayır ve bereketinden mahrum kalınmamalıdır.
Hazırlayan: İhsan Pınar
