HÜDA PAR AR-GE Başkanlığı tarafından yaklaşık 2 buçuk ay sürecek 'Siyaset Mektebi' programı başladı.
Açılışı Batman'da yapılan 'Siyaset Mektebi'nin Birinci Dönem Eğitim Programına; HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Genel Başkan Yardımcıları, GİK Üyeleri, HÜDA PAR Batman İl Başkanı ve partililer katıldı.
Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda bir konuşma yapan Yapıcıoğlu, 'Siyaset Mektebi' programında emeği geçenlere teşekkür edip, çalışmanın hayırlara vesile olmasını diledi.
Konuşmasında özellikle kültür emperyalizminin İslam dünyasını derinden etkilediğine dikkat çeken Yapıcıoğlu, "Gerçekten kültür emperyalizmi İslam dünyasını o kadar derinden etkilemiş ki, sorunumuzun ne olduğunu veya bu sorunlarımızın çözümünün ne olduğunu bile artık kendilerine sorar duruma gelmişiz. Belki son iki asırda İslam dünyasının, İslam ümmetinin en büyük sorunlardan bir tanesinin sorunumuzun ne olduğunu Batı'nın söylemiş olması ve İslam dünyasındaki pek çok kişinin de buna inanıyor olmasıdır dersek çok yanlış bir şey söylemiş olmayız." dedi.
İslam dünyasının yaşadığı en büyük sorunların başında sadece ülkelerin değil zihinlerin, evlerin, yüreklerin ve ailelerin işgal altında olduğuna vurgu yapan Yapıcıoğlu, şunları söyledi:
"Geçen kongreden bir iki gün önce gelen bir ilhamla yazmış olduğum şiirde de ümmet coğrafyası emperyalist postalları altında, ülkemdeyse zihinler işgal altında diye bir iki dize öyle kendiliğinden akıp gelmişti. Gerçekten en büyük sorunlarımızdan bir tanesi artık ülkelerimizin değil, zihinlerimizin, evlerimizin içinin, yüreklerimizin ve ailelerimizin bile işgal edilmiş olmasıdır. Bu sorunlardan kurtulabilmenin, bu sorunlara çare bulmanın birinci adımı; sorunu kendimiz sahih kaynaklardan beslenerek, kendimizin bu sorunu teşhis etmesi ve daha sonra inşallah yine sahih kaynaklarımızdan, istikamet üzere olan âlimlerimizden ve kendi tarihi birikimlerimizden aldığımız reçetelerle bu sorunlarımıza inşallah devalar bulacağız. Bu sayede inşallah bu hastalıklarımızdan ve içine düştüğümüz bu durumdan kurtulacağız."
HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı ve AR-GE Başkanı Abdurrahman Cens ise yaptığı sunumda İslam coğrafyasındaki kimi ülkelerin diğer mazlum ülkeler gibi yüzyıllar boyunca Batılı devletler tarafından sömürüldüklerini belirterek, "Bu ülkeler ancak sömürgeci Batılı devletlerin 2'inci Dünya Savaşı'ndan sonra bitkinliklerinden faydalanarak bağımsızlıklarını kazanabildiler. 20'inci yüzyılın ortasında başlayan yeni süreçte sömürgecilik emperyalizme evrildi. Sömürgeciliğin bıraktığı yerden bayrağı devralan emperyalizmin sadece ekonomi ve siyaset ile ilgilendiğini sanmak, emperyalistleri tanımamak olur. Tahribatını çok sonralar ancak fark edebildiğimiz bu olgunun belki de en zehirli olanı kültürel emperyalizmdir." diye belirtti.
Ekonomik ve siyasi emperyalizmin "kültür emperyalizmin ebeveyni" olduğuna dikkat çeken Cens, "İslam ülkelerinin yöneticileri, kültürel emperyalizmin bünyemizde gizliden ve yavaş yavaş yayılan bir kanser gibi olduğunu ve verdiği zararı kestiremediler. Farkında olmadan Batılılaştık. Batılılaştığımız oranda berbatlaştık. Düşünce dünyamız, tanımlamalarımız, bilgimiz, eğitim sistemimiz, yaşam tarzımız, evlerimiz, mobilyalarımız, mimarimiz, yemek kültürümüz aslında kim ve ne olduğumuz konusundaki kafa karışıklığımızı güzel yansıtmaktadır. Dejenerasyon bizleri etkiledi. Zihin dünyamız işgal edildi. Batı'nın kabulleri kabullerimiz oldu. Onlardan gelen bilgiyi sorgulamaksızın alıyoruz, kullanıyoruz. Bilgiyi İslamileştirmeliyiz. Bilgiyi İslami süzgeçten geçirmeliyiz. Bunalımımızın kaynağı İslam'dan uzaklaşmaktır. Bir Batılı gibi değil, bir Müslüman gibi düşünmek zorundayız." dedi.
Amaçlarının sınırda nöbet tutan asker gibi zihinleri uyanık ve ölçüsü İslam olan bir gençliğin yetişmesine yardımcı olmak olduğunu vurgulayan Cens, şunları ifade etti:
"İslami siyaset yapan siyasetçilerin sınırda nöbet tutan muhafızlardan farkı yoktur. Sınırdaki muhafız, topraklarımıza düşman girmesin diye uyanıktır, nöbettedir. İslami siyasetin asli görevlerinden biri ise zihin dünyamıza yapılan saldırılara, dejenerasyona karşı uyanık olmak, kültürel emperyalizme geçit vermemektir. Partimizin 'Siyaset Mektebi' benzer akademi çalışmaları olan siyasi partilerden farklı olarak bir arka bahçe değildir. Yarınlarda partiyi yönetecek gençleri yetiştirmek birincil amaç değildir. Gençlerimizin bilinci Batı zihniyetinin işgali altındadır. Müslüman gencimiz, kültürel emperyalizmin saldırıları karşısında tank ve makineli tüfek saldırısını kılıç kalkanla karşılayan asker gibi çaresizdir. Siyaset Mektebinin amacı, sınırda nöbet tutan asker gibi zihinleri uyanık ve ölçüsü İslam olan bir gençliğin yetişmesine yardımcı olmaktır."
Cens'in konuşmasının ardından, 'Siyaset Mektebi' programının ilk semineri Zekeriya Yapıcıoğlu tarafından verildi.
(M.Fatih Akgül-İLKHA)
HÜDA PAR AR-GE Başkanlığı tarafından yaklaşık 2 buçuk ay sürecek 'Siyaset Mektebi' programı başladı.
Açılışı Batman'da yapılan 'Siyaset Mektebi'nin Birinci Dönem Eğitim Programına; HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Genel Başkan Yardımcıları, GİK Üyeleri, HÜDA PAR Batman İl Başkanı ve partililer katıldı.
Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda bir konuşma yapan Yapıcıoğlu, 'Siyaset Mektebi' programında emeği geçenlere teşekkür edip, çalışmanın hayırlara vesile olmasını diledi.
Konuşmasında özellikle kültür emperyalizminin İslam dünyasını derinden etkilediğine dikkat çeken Yapıcıoğlu, "Gerçekten kültür emperyalizmi İslam dünyasını o kadar derinden etkilemiş ki, sorunumuzun ne olduğunu veya bu sorunlarımızın çözümünün ne olduğunu bile artık kendilerine sorar duruma gelmişiz. Belki son iki asırda İslam dünyasının, İslam ümmetinin en büyük sorunlardan bir tanesinin sorunumuzun ne olduğunu Batı'nın söylemiş olması ve İslam dünyasındaki pek çok kişinin de buna inanıyor olmasıdır dersek çok yanlış bir şey söylemiş olmayız." dedi.
İslam dünyasının yaşadığı en büyük sorunların başında sadece ülkelerin değil zihinlerin, evlerin, yüreklerin ve ailelerin işgal altında olduğuna vurgu yapan Yapıcıoğlu, şunları söyledi:
"Geçen kongreden bir iki gün önce gelen bir ilhamla yazmış olduğum şiirde de ümmet coğrafyası emperyalist postalları altında, ülkemdeyse zihinler işgal altında diye bir iki dize öyle kendiliğinden akıp gelmişti. Gerçekten en büyük sorunlarımızdan bir tanesi artık ülkelerimizin değil, zihinlerimizin, evlerimizin içinin, yüreklerimizin ve ailelerimizin bile işgal edilmiş olmasıdır. Bu sorunlardan kurtulabilmenin, bu sorunlara çare bulmanın birinci adımı; sorunu kendimiz sahih kaynaklardan beslenerek, kendimizin bu sorunu teşhis etmesi ve daha sonra inşallah yine sahih kaynaklarımızdan, istikamet üzere olan âlimlerimizden ve kendi tarihi birikimlerimizden aldığımız reçetelerle bu sorunlarımıza inşallah devalar bulacağız. Bu sayede inşallah bu hastalıklarımızdan ve içine düştüğümüz bu durumdan kurtulacağız."
HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı ve AR-GE Başkanı Abdurrahman Cens ise yaptığı sunumda İslam coğrafyasındaki kimi ülkelerin diğer mazlum ülkeler gibi yüzyıllar boyunca Batılı devletler tarafından sömürüldüklerini belirterek, "Bu ülkeler ancak sömürgeci Batılı devletlerin 2'inci Dünya Savaşı'ndan sonra bitkinliklerinden faydalanarak bağımsızlıklarını kazanabildiler. 20'inci yüzyılın ortasında başlayan yeni süreçte sömürgecilik emperyalizme evrildi. Sömürgeciliğin bıraktığı yerden bayrağı devralan emperyalizmin sadece ekonomi ve siyaset ile ilgilendiğini sanmak, emperyalistleri tanımamak olur. Tahribatını çok sonralar ancak fark edebildiğimiz bu olgunun belki de en zehirli olanı kültürel emperyalizmdir." diye belirtti.
Ekonomik ve siyasi emperyalizmin "kültür emperyalizmin ebeveyni" olduğuna dikkat çeken Cens, "İslam ülkelerinin yöneticileri, kültürel emperyalizmin bünyemizde gizliden ve yavaş yavaş yayılan bir kanser gibi olduğunu ve verdiği zararı kestiremediler. Farkında olmadan Batılılaştık. Batılılaştığımız oranda berbatlaştık. Düşünce dünyamız, tanımlamalarımız, bilgimiz, eğitim sistemimiz, yaşam tarzımız, evlerimiz, mobilyalarımız, mimarimiz, yemek kültürümüz aslında kim ve ne olduğumuz konusundaki kafa karışıklığımızı güzel yansıtmaktadır. Dejenerasyon bizleri etkiledi. Zihin dünyamız işgal edildi. Batı'nın kabulleri kabullerimiz oldu. Onlardan gelen bilgiyi sorgulamaksızın alıyoruz, kullanıyoruz. Bilgiyi İslamileştirmeliyiz. Bilgiyi İslami süzgeçten geçirmeliyiz. Bunalımımızın kaynağı İslam'dan uzaklaşmaktır. Bir Batılı gibi değil, bir Müslüman gibi düşünmek zorundayız." dedi.
Amaçlarının sınırda nöbet tutan asker gibi zihinleri uyanık ve ölçüsü İslam olan bir gençliğin yetişmesine yardımcı olmak olduğunu vurgulayan Cens, şunları ifade etti:
"İslami siyaset yapan siyasetçilerin sınırda nöbet tutan muhafızlardan farkı yoktur. Sınırdaki muhafız, topraklarımıza düşman girmesin diye uyanıktır, nöbettedir. İslami siyasetin asli görevlerinden biri ise zihin dünyamıza yapılan saldırılara, dejenerasyona karşı uyanık olmak, kültürel emperyalizme geçit vermemektir. Partimizin 'Siyaset Mektebi' benzer akademi çalışmaları olan siyasi partilerden farklı olarak bir arka bahçe değildir. Yarınlarda partiyi yönetecek gençleri yetiştirmek birincil amaç değildir. Gençlerimizin bilinci Batı zihniyetinin işgali altındadır. Müslüman gencimiz, kültürel emperyalizmin saldırıları karşısında tank ve makineli tüfek saldırısını kılıç kalkanla karşılayan asker gibi çaresizdir. Siyaset Mektebinin amacı, sınırda nöbet tutan asker gibi zihinleri uyanık ve ölçüsü İslam olan bir gençliğin yetişmesine yardımcı olmaktır."
Cens'in konuşmasının ardından, 'Siyaset Mektebi' programının ilk semineri Zekeriya Yapıcıoğlu tarafından verildi.(İLKHA)