Türkiye, Adana'da bulunan İncirlik Hava Üssü'nü Amerika'nın kullanımına açtı. 200'ün üzerinde ABD askeri ve savaş uçağının İncirlik Üssü'ne yerleşmesi bekleniyor. Belli sayıda askeri teçhizat, 30 F16 ve F15 savaş uçağı, 5 tanker uçağı, 4 hava ikmal kontrol uçağı da İncirlik'te konuşlandırılacak. ABD, İncirlik'e Almanya'da konuşlu bulunan 480. Filo'yu kaydıracak. Söz konusu filo, 1991'deki Körfez Savaşı'nda da İncirlik'te görev yapmıştı. Ayrıca Türkiye ile Amerika arasında yapılan mutabakat ile Diyarbakır, Batman ve Malatya Erhaç'taki askeri üsler de, ABD uçaklarına açılıyor.
TÜRKİYE YILANA SARILDI
Türkiye İncirlik Üssü'nü Amerika'nın kullanımına açması ile büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalacak. Denize düşen yılana sarılır misali Türkiye İncirlik'i Amerika'ya açarak yılana sarılıyor. Suriye'deki savaşın patlak vermesiyle ortaya çıkan Işid üzerinden, İslam'a saldırılar başladı. Dış güçlerle işbirliği yapan Pkk ise Türkiye'deki huzur ve kardeşliği bitirecek eylemler yaptı ve yapmaya devam ediyor. Gezi Parkı ve 17 – 25 Aralık üzerinden ortaya konan planlar ile hükümetin dış politikasına darbe vuruldu. Türkiye, eksikliklerine rağmen İslam ümmeti için umut oldu, stratejiler geliştirdi; bu, darbe aldı.
AMERİKA PKK'YA AÇIK BİR ŞEKİLDE YARDIM ETTİ
Çekiç Güç'le Türkiye'ye 90lı yıllarda yerleşen Amerika, o dönemde İncirlik'ten kalkan uçaklar Pkk'ye lojistik destek sağlamıştı. 14 Ocak 1992 günü, Cudi Dağı'nda kıstırılan Pkk'lilere Diyarbakır'dan kalkan ABD helikopterlerinin malzeme attığı, o dönem Genelkurmayı tarafından tespit edildi. Bir askeri tim olay yerine Pkk'lilerden önce ulaşarak 27 çuvalı ele geçirmiş, çuvallardan giyecek ve yiyecek çıkmıştı. Bu olaydan sonra Amerikalılar olayı doğruladılar; ancak malzemelerin yanlışlıkla atıldığını söylediler.
İNCİRLİK LOBİSİ DEŞİFRE EDİLSİN
Bedeli ne olursa olsun, Amerika ile yan yana gelinmemesi gerekiyor. Türkiye, Amerika'nın İslam coğrafyasında birlik ve beraberliğini yok edecek planlar kurduğu gibi, kaos planları yapıyor. Türkiye ise bunu desteklemeye zorlanıyor, onun için Türkiye'yi bu duruma düşüren İncirlik lobisinin mutlaka deşifre edilmesi gerekiyor.
Ümmetin birliği olduğunda ve savaş olmadığında, Türkiye ve Müslüman ülkelerin eli daha güçlüydü. Ama savaş başlayınca bütün kazanımları ve iletişimleri yok oldu. Türkiye, çatışmaların içine çekilmek isteniyor. İslam coğrafyasına karşı kirli bir lobi faaliyeti yapılıyor, bu lobi faaliyetleri yapılırken emperyalist çıkarları için fayda sağlayacak her gurup ile işbirliği yapıldı. Amerika Türkiye'nin bir politika izleyip bağımsız bir ülke olmasını ve bölgede bir aktör olmasını istemiyor. Bu durum sadece Türkiye için değil Pakistan ve İran için de uygulanıyor. Kim ve ne olursa olsun bağımsız bir Müslüman ülke olmasına izin verilmiyor. İslam coğrafyasını kana bulayan bombalar batıda üretiliyor. İslam dünyasında güven, refah ve can-mal emniyeti yok ediliyor.
İSLAM DÜNYASINA YÖNELİK PLANLAR VAR
İslam dünyasına yönelik emperyalistlerin büyük oyunlar planladığını ifade eden HÜDA PAR Genel Sekreteri Mehmet Yavuz, “Türkiye de dâhil olmak üzere Ortadoğu diye tabir edilen İslam dünyası, çok az bir kısmını bildiğimiz gizli antlaşmalara riayet etmeyi taahhüt eden kukla yönetimlerce yönetilegeldi. Bilgiye ulaşma kaynaklarımız kesildiği ve ittifak noktalarımız da tahrip edildiği için hep kuklalara odaklandık, kuklacıyı göremedik. Denklemi kuran Anglosakson akıl (5. yüzyıldan itibaren günümüzde İngiltere olarak adlandırılan bölgeyi istila eden ve 1066'daki Norman İstilası'na kadar yöneten Cermen halkı. Angluslar, Saksonlar ve Jütilerden oluşur) “matruşka sistemler” kurmuş. Yani oyun içinde oyun var” dedi.
SOĞUK SAVAŞIN BİTMESİYLE İSLAM COĞRAFYASI HEDEFTE
Soğuk savaşın sona ermesiyle Neo-Con'ların İslam ülkelerini hedefe koyan bir savaş konsepti uyguladığına dikkat çeken Yavuz, “90'lı yılların sonunda sona eren soğuk savaşın ardından, İslam ülkelerini hedefe koyan Neo-Con savaş konseptinin ajandası ise biliniyor. Eski Amerikan Dışişleri bakanı Henry Kissinger'in açıklamalarına göre “Savaş, petrol alanlarında odaklanacak ve ‘yedi' İslam ülkesi işgal edilecek!” 2001'den beri ABD ve Anglosakson ittifakının Irak, Suriye, Lübnan, Libya, Somali, Sudan ve İran'ı işgal etmeye karar verip buna göre bölgesel stratejiler ve politik taktikler geliştirdiği de sır değil” diye konuştu.
KAOS PLANLARI İLE ÇATIŞMALAR BİTMİYOR
İslam coğrafyasına Siyonist israil'in güvenliği üzerinden kaos planları yapıldığını hatırlatan Yavuz, “İslam coğrafyasının tamamına hakim olmak, herhangi bir İslam ülkesinin tek başına sivrilip siyonist rejimi tehdit edecek güce ulaşmasını engellemek için sayısız plan ve projeler uygulandı ve hala uygulanıyor. Bunlardan en son ve yürürlükte olanı ise “Yaratıcı kaos” kuramı. Buna göre İslam coğrafyasında, iyi veya kötü bir düzen kurmak yerine kaos ve çatışma çıkarılacak ve bu, zamana yayılarak sürdürülecek. Bir grup güçlenince ondan destek çekilip rakibi desteklenecek, böylelikle mezhepsel ve etnik çatışma çıkarılacak” şeklinde konuştu.
HÜDA PAR OLARAK TÜRKİYE'Yİ YÖNETENLERİ UYARDIK
“Suriye meselesi baş gösterdiği günden bu yana HÜDA PAR olarak bu hususa dikkatleri çekmeye ve yaşadığımız ülkeyi bu kaos ve çatışmadan uzak tutmak için yapıcı anlamda muhalefet etmeye gayret gösterdik” diyen Yavuz, “Zira Türkiye'nin Suriye üzerinden fiili olarak çatışmanın içine çekilmek istendiğini, bu gerçekleşirse Türkiye'nin de bir iç savaşa sürüklenme riski ile karşı karşıya kalabileceğini öngördük. Süreç içerisinde ABD'nin başını çektiği Suriye'nin Dostları(!)'nın asıl amacının Esed'i devirmek değil, Türkiye'yi savaşa sokmak olduğu bütün çıplaklığıyla ortaya çıktı. Bunu fark eden hükümetin son 3 yıldır özellikle Suriye mayınlı sahasına yaklaşmamakta bir kararlılık gösterdiğini ve Sn. Davutoğlu'nun Kobani bahaneli eylemler sırasında sarf ettiği “Bizi Suriye batağına çekmek istiyorlar” aşamasına geldiğini hep beraber gözlemledik” ifadelerini kullandı.
HÜKÜMET SURİYE VE ÇÖZÜM SÜRECİNİ DOĞRU OKUYAMADI
Gezi ile başlayan süreci doğru okuyan hükümetin, aynı başarıyı çözüm süreci ve Suriye meselesinde gösteremediğini vurgulayan Yavuz, “Bu paralelde, hükümetin gerek küresel güçlere üslerini kullandırmama, istihbaratı tek elde toplayarak bu güçler namına çalıştığı iddia edilen yerel yapılara darbe vurma tavır ve politikası, küresel güçlerin şimşeklerini üzerine çekmeye yetti. Gezi ile başlayan süreci doğru okuyan hükümetin, aynı başarıyı çözüm süreci ve Suriye meselesinde gösterememesi kendi aleyhine iki zaaf noktasının oluşmasıyla neticelendi. Türkiye'nin Suriye'ye girme konusundaki isteksizliği ve üslerini kullandırmama politikasından son derece rahatsız olan ABD, bu zaafları kullanmakta gecikmedi” diye konuştu.
“BİR KOYAR ÜÇ ALIRIZ!” FİYASKOSU
Özellikle son bir yıldır bir taraftan PYD-PKK sopasıyla diğer taraftan DEAŞ sopasıyla dövülen hükümetin kim tarafından ve niçin dövüldüğünü iyi bildiğini belirten Yavuz, “Belki bir karşı hamle şeklinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın NATO üyesi bir ülkenin cumhurbaşkanı sıfatıyla İran'ın da gözlemci statüsüyle dahil olduğu Şanghay İşbirliği Örgütü(Şanghay Beşlisi)'ne yakınlaşabilecekleri mesajını ara ara vermesi de son tahlilde işe yaramamış görünüyor. Sopalardan birinin veya her ikisinin ustaca kullanıldığı Suruç saldırısı sonrası hükümet, hem İncirlik üssünü ABD başkanlığındaki koalisyon güçlerine açtı hem de Suriye topraklarına fiilen girme sinyalleri verdi. Bu da hükümetin üç yıldır gösterdiği direnişten vazgeçmek zorunda kaldığını göstermiştir ki bu politika değişikliği beraberinde Türkiye'ye çok ağır bedeller getirebilecektir. Diliyor ve temenni ediyorum ki akıbet, Özal'ın “Bir koyar üç alırız!” fiyaskosuna dönüşmez” dedi.
İNCİRLİK TÜRKİYE'NİN BAĞIMSIZLIĞINA EN BÜYÜK ENGELDİR
İncirlik gibi bir üssün Türkiye'de olmasının Türkiye'nin bağımsız olmasına engel olduğuna dikkat çeken Gazeteci Yazar Yusuf Kaplan, Bu tartışılmaz bir gerçektir. Türkiye batı ittifakının üyesi olduğu için bu ittifakın askeri kanadı olan NATO İncirlik üzerinden Türkiye'yi kontrol altında tutuyor. Bunu yaparken Türkiye'yi dışardan gelebilecek saldırılara karşı koruyacağını söylüyor. Pkk- Pyd, Suriye'de kantonlar kurup Kürtler dışındaki etnik yapıları topraklarından çıkarmaya başladı. Türkiye'ye de Suriye'de yaşananlara karışamazsın mesajı verildi. Türkiye Işid üzerinden pazarlık yaparak İncirliği Amerika ve koalisyona açtı. Işid'in durdurulması ya da vurulması için incirlik ne kadar kullanılıyor? Buna bakmak gerekiyor. İncirlik üzerinden bambaşka bir oyun oynanıyor. Türkiye'nin altını oyacak bir operasyon yapılıyor. İncirlik üzerinden planlar kuran lobi nasıl çalışıyor? Türkiye'nin çıkarlarına nasıl zarar verdiğinin iyi analiz edilmesi gerekiyor” dedi.
TÜRKİYE UMUT IŞIĞI OLMUŞTU
Türkiye'nin, bir politika haline getiremese de yaptığı stratejik hamleler ile İslam dünyası için bir umut ışığı olduğunu belirten Kaplan, “Mısır'da Türkiye'nin stratejik ilişkiler kurmasını İngilizler uyguladığı politikalar ile engelledi. İngilizler, Suudiler üzerinden selefileri kullanarak İhvan'ı yalnız bıraktı. Türkiye, Mısır gibi bir ülkeyi desteklerken iç dinamiklerin hepsi ile iyi ilişkiler kurmalıydı. Sadece İhvan ile değil, selefiler ve diğer gruplarla da iyi ilişkiler kurulmalıydı. Türkiye bunu görebilseydi, bugün Mısır'da dengeler daha farklı olabilirdi” diye konuştu.
PKK KÜRESEL GÜÇLERİN ETKİSİNDE HAREKET EDİYOR
Çözüm süreci yürütülürken küresel güçlerin etkisinde olan Pkk'nın şer güçlerle olan ittifakının göz ardı edildiğini söyleyen Kaplan, “Hdp-Pkk deyince sadece bunları anlayamayız. Orada İngiltere, Almanya, Fransa Yahudiler ve Amerika var. Bunlar küresel sistemin uzantısı. Siz küresel sistemin baskısı ile onların uzantıları ile görüştünüz. Asıl kültürel dinamikleri, genetik kodları görmezden geldiniz. Bölgedeki Müslümanlar desteklenmezse yalnız kalacaklar. Hükümet çözüm süreci için şer güçler ile ittifak yapan Pkk ile görüşürken bölgedeki cemaatleri, âlimleri, kanaat önderlerini, HÜDA PAR'ı ve diğer siyasi oluşumları muhatap almalıydı. Hükümet, bunları dikkate almadığı için çözüm süreci bu noktaya geldi. Eğer çözüm süreci devam edecekse ki devam etmeli. Doğru aktörlerle devam etmesi… Sadece Pkk-HDP ile değil bölgenin gerçek aktörlerinin devreye girmesi gerekiyor. HÜDA PAR ve İslami cemaatlerin temsil kabiliyeti olan İslami kesimler devreye girmeden çözüm süreci başarılı olmaz” şeklinde konuştu.
DÜŞMANLIK ÜRETEN PLAN ADIM ADIM UYGULANIYOR
İslam dünyasına yönelik adım adım uygulanan planlar ile Müslümanların birbirlerine düşman edildiğine dikkat çeken Kaplan, “Türkiye ve İran karşı karşıya getirilmek isteniyor. Bununla Türkiye'nin düşündüğü politikanın önüne set çekiliyor. Emperyalistler buralarda fiili olarak Müslümanları birbirine düşürmek istiyorlar. Işid gibi örgütler üzerinden İslam'a saldırılar yapılırken Müslümanlar birbirlerine düşman yapılıyor. Bu proje adım adım uygulanıyor. İran milli politikalar yerine ümmetçi bir politika izlerse dengeler daha farklı olurdu” şeklinde konuştu. (Şükrü Gündüz / Doğruhaber)