Pkk, daha önce programladığı ve zeminini oluşturduğu bir kalkışmanın kararını IŞİD'ın Kobani'ye saldırısını bahane ederek 6-8 Ekim 2014 günlerinde verdi. Bununla HÜDA PAR ve bölgemizde özellikle HÜDA PAR çizgisini benimseyen, kendilerine boyun eğmeyen İslami STK ve şahsiyetleri hedefine aldı. Başta D. Bakır ve Batman olmak üzere bölge genelinde HÜDA PAR teşkilat binaları ve İslami hizmetlerde bulunan kurumları yakmaya ve yıkmaya çalıştılar. Bilindiği gibi D. Bakır'da tarihte eşine az rastlanan bir vahşetle, fakirlere kurban eti ulaştırmaya çalışan Yasin Börü ve arkadaşlarını şehit ettiler.
Aslında Batman'da da benzer bir katliamın kararını almışlardı. Bunu gerçekleştirmek için Hdp teşkilatları üzerinden örgütlenmiş gençleri ve sokak çetelerinden oluşturulan bin kişiyi aşkın soytarı ve serseriyi İl Başkanlığı binamızı içindeki üyelerimizle birlikte yakmak üzere saldırttılar. Ancak HÜDA PAR yöneticilerinin derin feraseti ve tabanının itaat, metanet ve sebatı neticesinde Pkk'nin istediği katliam yaşanmadı. Oysa o sırada ilk saatlerde bina içinde bulunan sayısı yirmiyi geçmeyen üyelerimizin çoğu üzerlerine atılan molotoflarla yanmış ve yaralanmışlardı. Taşlarla yaralanan kurşunla yaralanan üyelerimiz oldu.
Pkk bir katliam peşindeydi, bir çok insan ölmeliydi. Ölecek olanların hangi taraftan, kimin çocuğu olması onlara göre çokta önemli değildi. Önemli olan bir katliamın yaşanması onların da Hdp diliyle bu katliamı ideolojisine malzeme olarak kullanabilmesiydi. Fakat dediğim gibi HÜDA PAR camiasının sağduyu ve ileri görüşlülüğü neticesinde bu kanlı kirli proje, üye ve sevenlerimizin sabrına takılıp neticesiz kaldı. Bilinmesi gereken diğer bir husus, bu vandalizmin, bu katliam emrinin Pkk tarafından Hdp'nin en üst yetkililerine verdirilmesidir. Diğer bir husus ise gelişen bütün olayların güvenlik güçlerinin gözü önünde, yanı başlarında gerçekleştirilmesine rağmen müdahale edilmeyip seyirci kalınmasıdır. Bu yıkım ve katliamı gerçekleştirmek için çetelerini sokağa çağıranlar mutlaka adalet önünde hesap vermelidir.