Şükrü Gündüz / Doğruhaber
Yasin Börü, Hüseyin Dakak, Riyad Güneş ve Hasan Gökgöz'un geçen yıl 6-8 Ekim'de vahşice katledilmesi ile ilgili davanın ilk duruşması Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapıldı.
34 kişinin yargılandığı davada tutuklu 22 sanık ilk kez mahkeme önüne çıktı. Davanın yapıldığı Ankara Adliyesi önüne Türkiye'nin birçok yerinden gelen sivil toplum kuruluşları, siyasi parti temsilcileri davaya destek verdi. Duruşmayı takip etmek için birçok barodan avukat da hazır bulundu. On üç saat süren ilk mahkemeye Yasin Börü, Hüseyin Dakak, Riyad Güneş ve Hasan Gökgöz'ün ailesi de katıldı. Çocuklarını vahşi bir şekilde katleden sanıklarla ilk kez göz göze gelen Şehit yakınları konuşurken birçok kişinin, gözyaşlarına hâkim olamadığı gözlendi.
SANIKLARIN İFADELERİ ÇELİŞKİLERLE DOLU
Mahkemede bazı sanıklar savcılık ve emniyetteki ifadelerini ret edip, olaya katılmadığını iddia etse de verilen çelişkili ifadeler dikkat çekti. Sanıkların birçoğunun uyuşturucu, hırsızlık ve Pkk üyeliğinden daha önce cezaevine girmiş kişilerden olması ortak nokta olarak dikkat çekti. Ailesi tehdit edilen sanıklardan iki kişi daha önce verdikleri ifadelerini geri çekti. Duruşma 25 Kasım tarihine ertelenirken tutuklu olarak yargılanan sanıklardan bir kişi tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
KOBANİ BAHANESİYLE VAHŞİ BİR KATLİAM İŞLENMİŞTİ
Geçen yıl Ekim ayında Kobani bahanesiyle HDPKK'nin çağrısıyla Türkiye'nin doğu illeri başta olmak üzere 30 ilde meydana gelen sokak olaylarında birçok ev ve işyeri yakılırken yapılan saldırılarda Yasin Börü ve arkadaşları ile beraber 12 kişi dindar-sakallı ve Kürtçe bilmedikleri için vahşi bir şekilde şehit edilmişti.
AZMETTİRİCİLER YARGILANSIN
Gazetemize dava ile ilgili önemli açıklamalarda bulunan siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile hukukçular; Yasin Börü ve arkadaşlarının davasında azmettiricilerin sanık olarak yer almamasına tepki göstererek, bu davanın salt adi bir cinayet vakası olmadığına ve insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğuna dikkat çekti.
CİNAYET DAVASI DEĞİL İNSANLIK SUÇU
Avukat Cüneyt Toraman: Böyle bir vahşete bugüne kadar tanık olmadık. Bu dava sözün bittiği yerdir. Bu olayda ateşli silahla vuruyorlar, 3 kişiyi 3'ncü kattan aşağı atıyorlar, bir kişiyi merdivenlerden aşağıya kadar sürüklüyorlar. Pencereden attıklarını taşlarla eziyorlar, kesici aletlerle vuruyorlar. En son yakıp, arabayla eziyorlar. Bu bir vahşettir, insanlığımızdan utandık. Bu bir cinayet davası değil, bir insanlık suçudur. Türkiye'deki her savcı bu davaya bakmaya yetkilidir. Hatta sadece Türkiye'de değil insanlık suçuna bakan Belçika'daki mahkeme de buna bakmaya yetkilidir. İnsanlığa karşı işlenen suçlarla ilgili uluslararası düzenlemeler var. Uluslararası ceza mahkemesi de bu davaya bakma yetkisi vardır.
6-8 EKİM'DE İNSANLIĞA KARŞI SUÇ İŞLENDİ
Avukat Cihat Gökdemir: Bu dosyanın hazırlık süreci eksik yapılmış, suç vasfı da uygun bir şekilde belirlenmemiştir. Çünkü Yasin Börü ve arkadaşlarının davasında bu suçun oluşmasında ‘HDP MKYK'sının almış olduğu karar sonucunda bu insanların sokağa çıktığı' şeklinde ifade var. İddianamede HDP'nin açık bir şekilde bu suçu azmettirdiği belirtilmesine rağmen sanıklar arasında HDP'nin bir yetkilisini görmüyoruz. Bu, hukuki anlamda bir skandaldır. Yasin Börü ve arkadaşlarının davası adi bir cinayet vakası olarak görülüyor. Bu sanıklar ‘canavarca bir hisle adam öldürmekten' yargılanıyor. Oysa bu, sıradan, basit bir adam öldürme davası değil. İnsanlığa karşı işlenmiş bir suç var. 6-8 Ekim olaylarında öldürülen bütün kişilerin davası birleştirilip insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak bir mahkemede görülmesi gerekiyor.
KAMUOYU ADİL VE ETKİLİ BİR YARGILAMA BEKLİYOR
Avukat Gülden Sönmez: Bu davada azmettiricilerin bu olayın dışında tutulması ve yargılanmaması en çok şikâyet edilen konulardan bir tanesidir. Olaya baktığımızda durup dururken kavga eden bir gruptan bahsetmiyoruz. Bir çağrı üzerine ortaya çıkan sonuçlardan bahsediliyor. Azmettiriciler ile ilgili yapılan suç duyuruları Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığında bekletiliyor. Bu konudaki soruşturmanın bir an önce yapılıp davaya dönüştürülmesi gerekiyor. Dokunulmazlık problemi olmayan kişiler ile ilgili hukuki bir engel yok. Bu vahşi cinayet sadece Diyarbakır'da değil tüm Türkiye'de infial uyandırmış bir vak'adır. Canavarca bir hisle ve eziyet vererek öldürülmüş çocuk ve gençlerden bahsediyoruz. Kamuoyunun beklentisi adil ve etkili bir yargılamanın gerçekleşmesidir. Kimin bu cinayetlerde ne sorumluluğu varsa hak ettikleri cezayı alması gerekiyor. Hakkari'den İstanbul'a bütün toplum bunu bekliyor.
AZMETTİRİCİLER YARGILANMALIDIR
Avukat Necip Kibar: Gerçek suçlular ve azmettiriciler hakkında dava açılmadığı herkesin malumudur. Ceza hukukunda temel prensip suçu işleyen faille beraber azmettiricilerin de asıl fail olarak yargılanmasıdır. Bu nedenle 6-8 Ekim tarihinde halkı sokağa davet eden HDP yöneticileri ve onlara yakın kuruluşların yöneticileri azmettirici konumundadır. Dosyada da eksiklikler var. Azmettiriciler dışında olayın içinde yer alan failler de dosya içinde yok. Valilik başta olmak üzere ona bağlı kolluk kuvvetlerinin olaya müdahale etmemesinin de soruşturulması gerekiyor. Çünkü ortada görevi ihmal etmek ve görevi kötüye kullanma söz konusudur.
YASİN BÖRÜ DAVASINI BÜTÜN TOPLUM SAHİPLENDİ
Avukat Ahmet Kılıçaslan: Yasin Börü davası özü itibari ile bir ümmet davasıdır. Bunu bir insanlık davası olarak görüyoruz. Bu vahşete sebep olan grubun arkasında bunun çağrısını yapan azmettiriciler vardır. Bu dava salt bir cinayet davası değildir. Toplumun belli bir kesimi hedef alınmıştır. Bütün Türkiye'yi kaosa sürüklemek isteyenlerden bunun hesabı sorulmalıdır. Yasin Börü davası dünya gündeminde olan bir davadır ve Türkiye'nin en önemli davasıdır.
AZMETTİRİCİLER AKLANMASIN
Her Yerde Adalet Platformu Konya Şube Başkanı Avukat Özkan Öztürk: 6-8 Ekim'de yaşanan vahşet, bu ülkede silahlı bir grubun stratejisini eyleme geçirme boyutuydu. Bu olayı basit bir kriminal olay olarak değerlendirmemek gerekiyor. 6-8 Ekim'den önce yaşananlara bakıldığında bunun büyük bir operasyon olduğu ortaya çıkıyor. 30'a yakın ilde sokak çeteleri kendileri gibi düşünmeyen, kendileri gibi hayata bakmayan Müslüman Kürt kardeşlerimizi bölgede yok etmeye çalıştılar. Demirtaş'ın yaptığı tahrikvari açıklamalar bu yangına odun taşımıştır. Bütün bu suçları sadece davadan yargılananların üstüne yıkmak azmettiricileri aklamak anlamına gelir. Azmettiricilere hesap sormadan bu davanın nihayete ermesi, kamuoyunda ciddi manada rahatsızlığa sebebiyet verir.
İHMALİ OLAN KAMU GÖREVLİLERİ DE YARGILANSIN
O dönemde bölgede görevli olup bu olaylara zamanında müdahale etmeyen kamu görevlileri hakkında da gerekli idari ve hukuki soruşturmaların başlatılması gerekiyor. Görevlerinde ihmalleri tespit edilen kamu görevlilerinin de bu davada sanık olarak yargılanmaları gerekiyor. 6-8 Ekim'de insanlığa karşı bir suç işlenmiştir. Bu suçun mağduru tüm insanlıktır. Hepimiz bu suçtan zarar gördük. Onun için ikinci duruşması 25 Kasım'da yapılacak olan mahkemeye duyarlı insanları, davaya müdahil olma dilekçesi vermeye davet ediyorum. Bunun insani bur sorumluluk gereği olduğunu düşünüyorum.
ACILARI AYRIŞTIRANLAR VAR
Sözde sağduyulu hümanist medya, aydınlar, yazar, çizer ve entelektüel tabakanın Yasin Börü davasına sahip çıkmadıklarını görüyoruz. Bu ülkede acılar hepimizin acısıdır. Bu ülkenin Müslümanlarına seslenmek istiyorum; bu ülkede yitirilen her bir canda hepimizin mesuliyeti vardır.
TOPLUM GERÇEK SUÇLULARIN YARGILANMASINI İSTİYOR
Uluslararası Hukukçular Birliği Genel Sekreteri Necati Ceylan: 6-8 Ekim 2014'te Diyarbakır'da Yasin Börü ile arkadaşları yoksullara kurban eti dağıtırken vahşice katledildiler. İnsanlık dışı bu olayların azmettiricileri ve yönlendiricileri sanık sandalyesinde görülmemekte, sadece tetikçilerin bir kısmı yargılanmaktadır. 50'den fazla kişinin ölümüne sebep olan azmettiricilerin ve gerçek faillerinin adil bir yargılama ile cezalandırılmalarını istemekteyiz.
BU DAVA SEMBOL OLMUŞTUR
Hukukçular Derneği Genel Başkanı Avukat Mehmet Sarı: Hukukçular Derneği olarak duruşmaya katıldık. Yasin Börü ve arkadaşlarının insanlık dışı bir şekilde katli bütün insanların vicdanında derin bir yara açmıştır. Bu dava sembol olmuştur. Ek iddianame tanzim edilerek bu davanın insanlığa karşı bir suç kapsamında ele alınması gerekiyor. HDP yöneticilerinin Selahattin Demirtaş, Gülten Kışanak o dönem itibariyle ve belli başlı yöneticileri ile birlikte Pkk yöneticilerinin çağrıları ve desteği ortada. Bunlara yönelik bir işlem yapılmadı. Asli failler yargılanıyor ama azmettiriciler yargılanmıyor. Yasin Börü ve arkadaşları güya Kürt haklarını savunduklarını söyleyen ve terörize olmuş bir grup tarafından katledildi. Terör ve şiddetle farklı düşünceden insanlar sindirilmek istendi. Bu bakımdan bu süreci tahrik eden, azmettiren ve yardım eden kişilerin tamamının da bu davaya sanık olarak dâhil edilmesi gerekiyor.
KCK-PKK-HDP YÖNETİCİLERİ 6-8 KATLİAMINI YÖNETTİ
Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya: Bu suçu işleyen kişilerin hak ettikleri cezayı almaları bir gerekliliktir. Bu görmezden gelinemez. Bu davada yaşları küçük bir avuç çapulcunun yargılanması asıl adalet noktasında bir şey sağlamayacaktır. Bu insanları organize eden, bu vahşeti azmettiren anlayışın yöneticileri var. Bunların görmezden gelinmesi kabul edilebilir bir şey değil. KCK-PKK ve onların legal uzantıları olan HDP yöneticileri bu katliamları yönetmişlerdir. Azmettiricilerin yargılanmaması adalet açısından bir eksikliktir ve bu kabul edilemez. Bir haftadır kamuoyu Ahmet Hakan'a atılan bir yumruğu konuşuyor. 7 kişi gözaltına alındı. 1 kişi tutuklandı. Bugün bunun arkasında kim var, kim bunları yönlendirdi ve azmettirdi şeklinde yoğun bir kampanya var. 6-8 Ekim'de insanlar vahşice katledildi. Buruna atılan bir yumruğun peşine düşen kamuoyu, Türkiye'nin medyası ve aydınları insanların vahşice katledilmesini ve orada yargılanan bir avuç çapulcu ve zibidi ile yetinmemizi istiyorlar.
KANDİL'İN TALİMATI İLE HDP SOKAĞA ÇIKIN ÇAĞRISI YAPTI
İmkân-Der Genel Başkanı Murat Özer: Tutuklu sanık sayısı gerçeği yansıtmıyor. Kamera görüntülerinde çok fazla kişi var. Bunların yargı önüne çıkarılması gerekiyor. Kandil'deki talimatlar açık bir şekilde Türkiye'yi Kobani'ye çevirin şeklindeydi. HDP yöneticileri de ‘Kobani düşerse, Ankara düşer' demişti. HDP'nin bütün Türkiye'yi Suriyelileştirmeye yönelik bir politikasının olduğu açıktır. Yasin Börü ve arkadaşlarının karşılaştığı bu vahşetin asıl gerekçesi HDP'nin kendisi dışında hiç kimseye bölgede hayat hakkı tanımak istememesiydi. Bunu açıkça ifade ettiler. Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğusunda Pkk'ya tabi olmayan, HDP'ye itaat etmeyen, özellikle İslami kesimlere, hayat hakkı tanımayacaklarını çok açık bir şekilde ifade ettiler. Bu davanın gerçekten adil bir şeklide olabilmesinin en önemli ayağı azmettiricilerin, tetikçilerle beraber yargı önüne çıkarılmasıdır. İlk duruşma bu yönde çok fazla güven verici olmadı.
BU VAHŞET, BARIŞ VE DEMOKRASİ HAVARİSİYİZ DİYENLERİN ÇAĞRISIYLA YAPILDI
Ak Parti Milletvekili ve Ak Parti Gençlik Kolları Başkanı Abdurrahim Boynukalın:
Ak Parti olarak Kobani'den kaçan insanları Suruç'ta ziyaret etmiş ve acılarını paylaşmıştık. HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş bu kadar hassas bir meselede incelikli bir siyaset yapmak yerine, çıktı ve sorumsuzca insanları sokağa çağırdı. Bu çağrıdan sonra onlarca insan hayatını kaybetti, bölge halkının evleri ve dükkânları talan edildi. Sokakta huzur kalmadı, tam bir kaos iklimi her yere hakim oldu. Böyle bir vahşet çağrısı yapmalarına rağmen kendilerini barış ve demokrasi havarisi gibi göstermeye çalışıyorlar. 6-8 Ekim'deki bilanço her şeyi açıklıyor. Diyarbakır sokaklarında resmen bir Müslüman avı yapıldı. HDP'nin en büyük çelişkisi şu; bir yandan Türkiyelileştiğini iddia ediyor ama bölgede kendisi dışında kimseye siyaset yapma ve yaşam hakkı tanımıyor. Bu katliam çağrısını yapan adres bellidir. Gerçekten bir adalet ve hakkaniyet varsa bu işi başlatanların ve büyütenlerin adalet önünde hesap vermesi gerekiyor. Çünkü ortada insanlığa karşı işlenmiş bir suç vardır.
DOSYADA AZMETTİRİCİLERİN ADI GEÇİYOR KENDİLERİ YOK!
Avukat Kaya Kartal: Bu davada azmettirme ve talimat durumu var. Aynı yöntemlerle saldırılar olmuş. Bir kontrol merkezi olduğu ortaya çıkıyor. Savcılığın azmettiricilere yönelik bir suçlaması yok bu davada. Bu ciddi bir eksikliktir. Otopsi raporuna baktığımızda; bir insanı kırk defa öldürecek darbeler vurulmuş bir insana. Öldürme kastının ötesinde, insanlık değerlerini yok edecek şekilde bir suç işlendiği görülüyor. Cesetlere saldırarak, ölülerle hesaplaşmaya yönelik bir ruh hali var. Onun için bu adli bir vaka değildir. İnsanlık değerleri ihlal edilmiş, insanlığa karşı bir suç işlenmiştir. Yargılanmanın buna göre yapılması gerekiyor.
FAİLLER VE FAİLLERİ YÖNLENDİRENLER HUKUK ÖNÜNDE HESAP VERMELİDİR
24. Dönem Ak Parti Mardin Milletvekili ve Mardin İHL Mezunları ve Mensupları Derneği Başkanı Abdürrahim Akdağ: Devletin temel fonksiyonlarından birisi vatandaşların mal ve can güvenliğini sağlamasıdır. Herhangi bir şekilde vatandaşın malına ve canına yönelik bir saldırı olmuşsa bunun faillerinin hukuk önünde hesap vermesi gerekiyor. 6-8 Ekim'de devlet bölgede vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlayamadı. Toplumun genel beklentisi bu vahşeti yapanların ve yönlendirenlerin yargı önünde hesap vermesidir. Bu beklentinin vicdanları rahatlatmaması ve adaletin tecelli etmemesi halinde insanlık vicdanı büyük bir yara alacaktır. Bölgemiz ve dünya tarihinde eşi benzeri olmayan bir vahşete şahit oldu Diyarbakır. Faillerin ve failleri yönlendirenlerin hukuk önünde hesap vermesi ile hem şehitlerin aileleri hem de toplum vicdanı bir nebze olsun rahatlayacaktır. Temennimiz bu vahşete sebep olanların hak ettikleri cezayı almasıdır.
6-8 EKİM OLAYLARI TÜRKİYE TARİHİNDE BİR DÖNÜM NOKTASIDIR
Avukat Şeyma Döğücü: Bir vahşet yaşanmasına ve çok büyük bir provokasyon olmasına rağmen basının büyük bir kısmı bu davaya duyarsız kaldı. Yasin Börü ve arkadaşlarının öldürülmesi ile başlayan 6-8 Ekim olayları tarihimizde bir dönüm noktasıdır. İleride bunun ders olarak çocuklarımıza okutulacağını düşünüyorum. Orada sadece o gençler değil, insanlık öldürülmüştür. Orada yaşanan vahşeti insan telaffuz ederken bile zorlanıyor. İnsanlığa karşı işlenmiş suçlara sadece zarar görenler değil herkes müdahil olabilir.
HAK ETTİKLERİ CEZAYI ALMALARINI İSTİYORUZ
İstanbul Mustazaflar Cemiyeti Şube Başkanı Mehmet Eşin: Yasin Börü ve arkadaşlarının katil zanlılarının yargılanma sürecini Mustazaflar Cemiyeti olarak yakından takip ettik ve etmeye de devam edeceğiz. Türkiye'deki hukuk ve yargı işleyişini bilmemize rağmen katillerin ve azmettiricilerin hak ettikleri cezayı almalarını temenni ediyor ve buna inanmak istiyoruz. Türk Yargı sisteminde Yasin Börü davasının, adil yargılama açısından bir ilk olmasını arzuluyoruz.