ALLAH’ın has ismi celali ve El Esmau’l Husna ve oruç ile ilgili açıklamalar...
El Esma'ul Husna ve Oruç:
Ramazan Sayfası: ALLAH’ın has ismi celali ve El Esmau’l Husna ve oruç ile ilgili açıklamalar...
ALLAH:
Bu ism-i şerif, Cenâb-ı Hakk’ın has ismidir. Bu itibarla diğer isimlerin ifade ettiği bütün güzel vasıfları ve İlâhî sıfatları içine alır. Diğer isimler ise, yalnız kendi manalarına delâlet ederler. Bu bakımdan Allah isminin yerini hiçbir isim tutamaz.
Bu isim, Allah’tan başkasına ne hakikaten ve ne de mecazen verilemez. Diğer isimlerin ise, Allah’tan başkasına isim olarak verilmesinde bir mahzur yoktur. İnsanlara Kadir, Celâl ismini vermek gibi. Yalnız bu isimlerin başına, insanlara izafe edildiklerinde, “kul” manasına gelen “abd” kelimesinin ilâvesi güzeldir. Abdulkadir ismi gibi...
Hâdislerde zikri geçen 99 isim şunlardır:
Allah,
Er-Rahman, er-Rahîm,
El-Melik, el-Kuddûs, es-Selâm, Es-Sabur.
El-Mü’min, el-Müheymin, el-Aziz, el-Cebbar,
El-Mütekebbir, el-Halik, el-Bari’, el-Musavvir, el-Ğaffâr,
El-Kahhar, el-Vehhâb, er-Rezzak, el-Fettâh, el-Âlim, el-Kâbıd,
El-Basit, el-Hâfıd, er-Râfi, el-Muiz, el-Müzill, es-Semi’, el-Basîr,
El-Hakem, el-Adl, el-Lâtif, el-Habîr, el-Halim, el-Azim, el-Ğafûr,
Eş-Şekûr, el-Aliyy, el-Kebir, el-Hafîz, el-Mukît, el-Hasîb, el-Celil,
El-Kerim, er-Rakîb, el-Mücîb, el-Vâsi’, el-Hakîm, el-Vedûd, el-Mecîd,
El-Bâis, eş-Şehîd, el-Hakk, el-Vekil, el-Kaviyy, el-Metin, el-Veliyy,
El-Hamîd, el-Muhsî, el-Mübdî, el-Muîd, el-Muhyî, el-Mümît, el-Hayy,
El-Kayyum, el-Vâcid, el-Mâcid, el-Vâhid, es-Samed, el-Kadir, el-Muktedir,
El-Mukaddim, el-Muahhir, el-Evvel, el-Ahir, ez-Zahir, el-Batın, el-Vali,
El-Müteâlî, el-Berr, et-Tevvâb, el-Müntakim, el-Afüvv, er-Rauf,
Mâlikü’l-Mülk, Zü’l-Celâli vel-İkram, el-Muksit, el-Cami’,
El-Ğaniyy, el-Muğni, el-Mâni’, ed-Dârr, en-Nâfi’,
En-Nur, el-Hadi, el-Bedi’, el-Baki,
El-Vâris, er-Reşîd.
Esma'ul Husna, Allah’ın güzel isimleri demektir.
Bir ayet-i kerimede:
- "En güzel isimler O’nundur (Allah’ındır)” -Haşr Suresi: 24- buyrulmaktadır.
Diğer bir ayette de; en güzel isimlerin Allah’a ait olduğu belirtildikten sonra, bu isimlerle dua edilmesi tavsiye olunmaktadır. -Araf Suresi: 180-
Allah’ın isimleri tevkifidir. Yani, Allah hakkında ancak ayet ve hâdislerde zikri geçen ve söylenmesine izin verilmiş olan isimler kullanılabilir. Rastgele isim izafe edilemez.
El Esma-ul Husna ile ilgili olarak Buhari ve Müslim’de:
- "Allah’ın 99 ismi vardır. Kim bunları ezberlerse (iman eder ve ezbere sayarsa) Cennete girer” buyrulmuştur.
- "Kim bunları (Esma'ul Husna’yı) manalarını anlayarak sayar, bunlarla Allah’ı zikrederse Cennete girer.”
Şah-ı Nakşibendi Hazretleri bu hâdisle ilgili olarak buyurur ki:
- "Bu hâdis-i şerifteki Ahsa (Husna) kelimesinin bir manası, saymaktır. Diğer bir manası ise, bu ism-i şerifleri öğrenip bilmektir. Bir manası da, bu esma-i şerifin mucibince amel etmektir. Mesela: Rezzak ismini söylediği zaman, rızkı için asla endişe etmemeli. Mütekebbir ismini söyleyince, Allah'u Teâlâ’nın azametini ve kibriyasını düşünmelidir.”
ORUÇ
ORUÇ NİYETİ: Allah rızası için bu senenin farz orucunu eda etmeye niyet ettim. -Muğnil Muhtac sf:130-
Oruç lugatta, bir şeyden uzak durmak, herhangi bir şeye karşı kendini tutmaktır.
Istılahta ise, fecrin doğuşundan güneşin batmasına kadar orucu bozan her şeyden korunmaktır.
Ramazan orucunun delili Kitap, Sünnet ve İcma-ı ümmet ile sabittir.
Kitaptan delil, Kur´an-ı Kerim'in şu ayeti kerimesidir:
"Ramazan ayı insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden Ramazan ayında hazır bulunanlar onda oruç tutsun.
Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez...” -El Bakara Suresi:185-
Sünnetten delil de Peygamberimizin (s.a.v.)'in şu hadisi şerifidir: “Ramazan ayı öyle bir aydır ki Allah, o ayda oruç tutmanızı emretti. Ben de size gece ibadetini sünnet kıldım. Her kim inanarak ve sevabını umarak oruç tutar ve gece ibadet ederse, annesinin kendisini doğurduğu gün gibi günahlarından soyulur.” Başka bir hadisi şerifte Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurur: “Oruç bir kalkandır. Sizden biriniz oruçlu olduğu zaman kötü söz söylemesin. Cahilce hareketler yapmasın.
Şayet bir kimse onunla oruçlu olduğu halde kavga ederse veya kötü söz söylerse, “Ben oruçluyum, ben oruçluyum” desin. Muhammed´in nefsini elinde tutan Allah´a yemin olsun ki, oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha sevimlidir. Cenabı hak buyurmuştur ki, Oruçlu yeme ve içmesini terk ediyor. Oruç benim içindir. Onun mükâfatını ben veririm” -Buhari, Müslim ve Muvatta-
Peygamberimiz (s.a.v.) yine bir hadisi şeriflerinde,
- "Yüce Allah buyurdu ki, her sevap on mislinden yedi yüz misline kadar artar. Ancak oruç benim içindir. Onun mükafatını ben veririm” buyurmakla orucun sevabının apayrı olduğunu, yedi yüz mislinden çok fazla olduğunu bildirmiştir. -Müslim, 151-163-
Oruç, farz ve nafile olarak iki kısma ayrılır:
Farz oruçlar kendi aralarında üç kısım olup bunlar,
Ramazan orucu, kefaret orucu ve nezir (adak) orucudur.
A-Farz Oruçlar
1- Ramazan Orucu:
Her yıl tutulması gereken Ramazan ayına ait olan oruçtur.
2- Kefaret Orucu:
Ramazan ayında oruçlu iken -bilerek- cinsi münasebette bulunan kişinin tutması gereken kefaret orucudur ki bu da, ara vermeden iki ay üst üste oruç tutmaktır.
3- Nezir (Adak) Orucu:
Nezredilen herhangi bir şey yerine geldiği zaman onun için oruç tutmaktır.
B-Nafile Oruçlar
Nafile oruçlar da, farz olmayıp tutulmasında büyük sevaplar olan sünnet oruçlarıdır. Bunlar ilerde açıklanacaktır.
Orucun insanlar için çok sayıda faydası vardır. Zira Allah'u Teala hiç bir şeyi boşuna emretmez. Farz kıldığı oruç için de mutlaka faydaları vardır.
Şimdi bu faydalardan bir kaçını yazalım:
Oruç; İradeyi kuvvetlendirir. İnsana gayret edebilme çabasını ve sabrı öğretir.
Oruç, insana düzen ve disiplin öğreterek kişiye belli bir vakte kadar yememe ve içmeme alışkanlığını kazandırır.
Oruç, Nefisle yapılan bir cihattır. Nefsi, ilgili bulunduğu dünya şaibeleri ile günahlarından kurtarır, sehvi ve nefsi arzuları kırar, yiyecek ve içeceklerde nefsi bir kontrol mekanizması altına alır.
Oruç, insandaki merhamet ve kardeşlik bağlarını geliştirir. Müslümanları birbirine yakınlaştıran bir ibadettir.
Oruç kimlere farzdır?
Namaz mükellefiyeti (yükümlülüğü) için geçerli olan şartlar oruç için de geçerlidir.
Yani oruç mükellefiyeti için; Müslüman olmak, ergenlik (bulûğ) çağına girmiş olmak ve akıllı (akli olgunluk düzeyinde) olmak, oruç tutmaya güç yetirecek durumda olmak gerekmektedir. Ergenlik çağına gelmemiş olan çocukların oruç tutmaları şart olmamakla beraber bedeni durumları göz önüne alınmak şartıyla oruca alıştırmak ve ısındırmak amacıyla ara ara oruç tutmalarını istemek uygundur. Hasta ve yolcu olan kişiler isterlerse oruç tutmayabilirler. Fakat hastalık ve yolculuk durumları bittikten sonra tutmadıkları oruçlarını Ramazan ayı dışında kaza ederler. Gebe ve emzikli (süt veren) kadınların durumu da böyledir.
Kimler tutmayabilir?
Bazı durumlarda Ramazan ayı orucunu tutmamaya müsaade edilmiştir. Bu durumlar şunlardır:
1- Seferi (yolcu) olmak,
2- Hasta olmak (doktorun; ‘oruç tutamazsın’ dediği haller),
3- Gebe ve emzikli olmak,
4- Çok yaşlanmış olmak,
5- İleri derecede açlık ve susuzluk,
6- Çok ağır, zor ve meşakkatli işlerde çalışmak.
“Mesleği gereği sürekli olarak yolcu olan kişi oruç tutmayabilir mi?” diye sorulacak olsa cevabı şudur: Böyle bir işi olan kişinin öncelikle sağlığı açısından bir sıkıntı ve zarar görmeyecekse oruç tutması daha faziletli görülmüştür. Sıkıntı ve zarar söz konusu olduğunda oruç tutmaz ve tutmadığı oruçların fidyesini verir.
İmam-ı Rabbani Hazretleri de buyuruyor ki:
Mübarek Ramazan ayı, çok şereflidir. Bu ayda yapılan, nafile namaz, zikir, sadaka ve bütün nafile ibadetlere verilen sevap, başka aylarda yapılan farzlar gibidir. Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir. Bu ayda bir oruçluya iftar verenin günahları affolur. Cehennemden azat olur.
O oruçlunun sevabı kadar, ayrıca buna da sevap verilir. O oruçlunun sevabı hiç azalmaz.
Bu ayda, emri altında bulunanların, işlerini hafifleten, onların ibadet etmelerine kolaylık gösteren amirler de affolur, Cehennemden azat olur. Ramazan-ı şerif ayında, Resulullah(S.A.V.), esirleri azat eder, her istenilen şeyi verirdi. Bu ayda ibadet ve iyi iş yapabilenlere, bütün sene bu işleri yapmak nasip olur. Bu aya saygısızlık edenin, günah işleyenin bütün senesi, günah işlemekle geçer.
Bu ayı fırsat bilmeli, elden geldiği kadar ibadet etmelidir. Allah'u Teâlâ'nın razı olduğu işleri yapmalıdır. Bu ayı, ahireti kazanmak için fırsat bilmelidir.
Kur’an-ı Kerim Ramazanda indi. Kadir gecesi bu aydadır. Ramazan-ı şerifte iftarı erken yapmak, sahuru geç yapmak sünnettir. Resulullah(S.A.V.), bu iki sünneti yapmaya çok önem verirdi.
İftarda acele etmek ve sahuru geciktirmek, belki insanın aczini, yiyip içmeye ve dolayısıyla her şeye muhtaç olduğunu göstermektedir. İbadet etmek de zaten bu demektir.
Hurma ile iftar etmek sünnettir. İftar edince, -Zehebez-zama’ vebtellet-il uruk ve sebet-el-ecr İnşaallahu Teâlâ (Açlık zamanı bitti. Damarlarımızın suya kavuşma vakti geldi. İnşâallahü teâlâ sevab da hasıl oldu)- duasını okumak, teravih kılmak ve hatim okumak önemli sünnettir.
Bu ayda, her gece, Cehenneme girmesi gereken, binlerce Müslüman affolur, azat olur. Bu ayda, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır. Şeytanlar, zincirlere bağlanır. Rahmet kapıları açılır. Allah'u Teâlâ, bu mübarek ayda O'nun şanına yakışacak, kulluk yapmayı ve Rabbimizin razı olduğu, beğendiği yolda bulunmayı, hepimize nasip eylesin!
Açıktan oruç yiyen, bu aya hürmet etmemiş olur.
Namaz kılmayanın da, oruç tutması ve haramlardan kaçınması gerekir. Bunların orucu kabul olur ve imanları olduğu anlaşılır.
HAZIRLAYAN: VEYSİ DEMİR HÜR24 HABER
Kaynak: HÜR24 Haber