ALLAH'ın El-Lâtif ismi ve Kur'an ile ilgili açıklamaların devamı…
RAMAZAN MANİSİ:
Sâlih olan seçilir
Gök kapısı açılır.
Oruçlunun üstüne
Ne rahmetler saçılır.
AYET:
"Bu Kitapta Asla Şüphe Yoktur. O, muttakiler, Allah'tan korkanlar için hidayet rehberidir, yol göstericidir."-El Bakara Suresi: 2-
HADİS:
“Yaşantısında Kur’ân’dan hiçbir şey bulunmayan kişi harabe bir ev gibidir.” -Tirmizi, Dârimî-
EL-LÂTÎF
En ince işlerin bütün inceliklerini bilen, nasıl yapıldığına nüfuz edilemeyen en ince şeyleri yapan;
İnce ve sezilmez yollardan kullarına çeşitli faydalar ulaştıran...
Allah Teâlâ Lâtîf'dir. En ince şeyleri bilir. Çünkü onları yaratan O'dur. Nasıl yapıldığı bilinmiyen, gizli olan en ince şeyleri yapar.
Kur'an Konusu (2)
Kitabımız Kur’an-ı Kerim’i tanıyalım!
1- Kutsal kitabımızın adı nedir?
Kutsal kitabımızın ismi Kur’an’dır. Bu ismi yüce Rabb’imiz kendisi vermiştir.
2- Kur’an-ı Kerim hangi Peygambere, nasıl inmiştir?
Kur’an, Peygamberimiz Hz.Muhammed’e (S.A.V), büyük meleklerden Cebrail (A.S.) tarafından getirilmiştir. ALLAH ile Peygamberleri arasındaki bu iletişime “Vahiy” diyoruz. Peygamberimiz bazen rüyada, bazen de Cebrail (A.S.) olmadan aracısız olarak ALLAH’tan Kur’an ayetlerini almıştır.
3- Kur’an nerede, hangi yıllar arasında inmiştir?
İlk ayet 611 yılında, Peygamberimiz Mekke’deyken inmiştir. Bazı bölümleri Mekke’de, bazı bölümleri Medine’de olmak üzere toplam 23 senede tamamlanmıştır. Son ayet 632 yılında inmiş ve Kur’an tamam olmuştur.
4- Sûre ve ayet ne demektir?
Kur’an-ı Kerim ana bölümlere ayrılmıştır. Bu ana bölümlere sûre denir. Sûreleri oluşturan cümlelere ise ayet adı verilir. Kur’an’da 114 sûre vardır
5- Mekkî ve Medenî sûre ne demektir?
Mekke’de inen sûrelere Mekkî sûreler, Medine’de inen sûrelere Medenî sûreler denir.
6- Kur’an’da kaç cüz vardır, Kur’an hangi sûre ile başlar hangi sûre ile biter?
Kur’an’da 30 cüz vardır. Her cüz 20 sayfadan oluşur. Kur’an, Fatiha Sûresi ile başlar, Nas Sûresi ile biter
7- Kur’an’daki en uzun ve en kısa sûre hangisidir?
Kur’an-ı Kerim’deki en uzun sûre El Bakara Sûresi, en kısa sûre ise Kevser Sûresi’dir.
8- En çok okuduğumuz sûre hangi sûredir?
En fazla okuduğumuz sûre Fatiha Sûresi’dir. Günde 5 vakit namaz kılıyoruz. Bunlar sünnet namazlarla beraber ortalama 40 rekât yapıyor. Bizler her rekâtta, yani günde 40 defa Fatiha Sûresi’ni okumuş oluyoruz.
9- Niçin Kur’an okumalıyız?
İnsan sadece namaz kılarak, oruç tutarak ibadet etmiş olmaz. Kur’an-ı Kerim okumak da ibadettir. Çünkü Kur’an Allah’ın sözüdür. Sevgili Peygamberimiz, en hayırlı ve iyi insanların Kur’an öğrenen ve öğreten insanlar olduğunu söyler.
10- Kur’an nasıl okunmalıdır?
Kur’an, Rabb’imizin bize gönderdiği özel bir kitaptır. Dünyada nasıl yaşamamız gerektiğini ve ölümden sonraki hayatı anlatır. Bize Kur’an okumamızı bizden Rabb’imiz istemektedir. Ancak o, sıradan bir kitap değildir. Kur’an okumaya başlarken abdest alarak maddî, manevî kirlerden arınmalıyız. Ve onu anlaşılır şekilde tane tane okumalıyız. “Eûzü billahi mineşşeytânirracîm Bismillahirrahmânirrahîm” diyerek başlayıp, “Sadakallahul Azîm” diyerek bitirmeliyiz.
11- Kur’an bir araya nasıl getirilmiştir?
Peygamber Efendimiz’in arkadaşlarından bir kısmı, O’na gelen Kur’an ayetlerini anında yazıp kaydediyordu. Bu kimselere “vahiy kâtibi” denir.Yaklaşık kırk tane vahiy kâtibi vardı. Kur’an aynı zamanda Peygamberimiz’in birçok arkadaşı tarafından ezberleniyordu da Kur’an, Peygamber Efendimiz vefat ettikten sonra, Hz.Ebubekir zamanında başlanmış ve Hz.Osman zamanında bugünkü şekliyle bir araya getirilmiştir.
12- Kur’an’ın içindeki bilgileri ve emirleri anlamamızı kolaylaştıran kimdir?
Şüphesiz Peygamber Efendimiz’dir. Eğer Peygamber Efendimiz olmasaydı, Kur’an’da emredilen ibadetleri nasıl yapmamız gerektiğini bilemezdik. Kur’an’da namaz, oruç, hac gibi ibadetleri yapmamız istenir; ancak ayrıntıları verilmez Bize bunları Peygamber Efendimiz tarif etmiştir, kendisi yaşayarak göstermiştir.
13- Kur’an’dan başka İlahi kitap var mıdır?
ALLAH’u Teala Hazretleri binlerce Peygamber göndermiştir. Biz, isimleri Kur’an-ı Kerim’de geçen Peygamberleri biliyoruz. ALLAH’u Teala, bu Peygamberlerin bir kısmına kitap vermiştir. Kitap verilen Peygamberler şunlardır:
- Hz.İsa’ya, İncil
- Hz.Musa’ya, Tevrat
- Hz.Davud’a, Zebur indirilmiştir
Ayrıca bazı Peygamberlere ALLAH tarafından suhuf (sayfalar) indirilmiştir.
KUR’AN'LA KONUŞAN KADIN
Abdullah b. Mübarek Hazretleri hacc yapmak için yola çıkmıştı. Hac yaptıktan sonra Medine-i Münevvere’de Kâinatın Efendisinin kabrini ziyaret edecekti.
Yolculukları sırasında tenha ve ıssız bir mahalden geçerken ihtiyar bir kadınla karşılaştı. İhtiyar bir kadının tek başına bu tenha yerde bulunması hazretin merakını celp etti. İhtiyar kadının üzerinde yünden bir hırka, başında da yünden büyükçe bir başörtüsü bulunmaktaydı.
Abdullah bin Mübarek:
-Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuhu, diyerek selam verdi.
İhtiyar kadın ise bu selama:
-“Onlara merhametli Rabb’in söylediği selam vardır.” Mealindeki Yasin Suresi'nin 58.ayeti kerimesi ile cevap verdi.
İbni Mübarek:
- ALLAH iyiliğini versin nine, bu ıssız yerde tek başına ne işin var? diye sordu.
Nine:
-“ALLAH kimi şaşırtırsa, artık onun için yol gösteren yoktur ve azgınlıkları içinde şaşkın olarak bırakır,” ayetiyle cevap verdi.
Abdullah bin Mübarek, ninenin bu soruya da ayet ile verdiği cevaptan anladı ki, bu ihtiyar kadın yolunu kaybetmiş, ne yöne gideceğini bilmemektedir.
Abdullah bin Mübarek sordu:
-Ey nine! Nereye gitmek istiyorsun?
Nine:
-“Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye, kulunu Mescid-i Haram’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren ALLAH, noksan sıfatlardan münezzehtir. O gerçekten işitendir, görendir.”diye ayetle cevap verdi.
Abdullah bin Mübarek, içinden dedi ki: “İsra Suresi'nin bu ayetini okuyunca anladım ki, nine Haccını yapmış, Kudüs’e gitmek için yola çıkmış; ama yolunu kaybetmiştir.”
Nine’ye sordu:
-Yolunu kaybedeli kaç gün oldu?
Nine cevap olarak:
-Rabbim! Dedi, bana bir işaret ver. ALLAH: Sana işaret, sapasağlam olduğun halde üç gün insanlarla konuşmamandır buyurdu.
Bu ayeti kerimeden anladı ki, nine üç gündür yolunu kaybetmiştir. Baktı, yanında ne yiyecek, ne de içecek bir şey var. Ona sordu:
-Yanında yiyecek, içecek bir şey göremiyorum. Ne yapıyorsun?
Nine:
-“Beni yediren de içiren de O’dur.” -Şuara Suresi:79-
-Nasıl abdest alıyorsun? Diye sordu.
Nine, Nisa suresi ile cevap verdi:
-“… Su bulamamışsanız o zaman temiz bir toprakla teyemmüm edin. Yüzlerinize ve ellerinize sürün. Şüphesiz ALLAH, çok affedici ve bağışlayıcıdır.” -Nisa Suresi: 43-
Nine, sorulan her soruya bir Kur’an ayeti ile cevap veriyordu. Şaşkınlık ve hayranlığı birlikte yaşıyordu İbni Mübarek.
Nineye dedi ki:
-Sen acıkmışsındır. Yanımda yiyecek var, sana vereyim de karnını doyur.
Nine, ayet-i kerime ile cevap verdi:
-“… Sonra akşama kadar orucu tamamlayın.” -El Bakara Suresi:187-
-Ey nine! Bu ay Ramazan ayı değil ki, dedi.
-“…Şüphe yok ki, safa ile Merve ALLAH’ın koyduğu nişanlardandır. Her kim Beytullah’ı ziyaret eder veya umre yaparsa, onları tavaf etmesinde kendisine bir günah yoktur. Her kim gönüllü bir iyilik yaparsa, şüphesiz ALLAH kabul eder ve hakkıyla bilir.” -El Bakara Suresi:158-
-Seferde mü’minlere oruç tutmama ruhsatı verilmiştir, dedi.
Nine cevap verdi:
-“Sayılı günlerde olmak üzere… Sizden her kim hasta yahut yolcu olursa (tutmadığı günler kadar) diğer günlerde kaza eder. Oruç tutmaya gücü yetmeyenlere bir fakir doyumu kadar fidye gerekir. Bununla beraber kim gönüllü olarak hayır yaparsa, bu kendisi için daha iyidir. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.” -El Bakara Suresi: 184-
Nine ile karşılaştığı andan itiraben her ne sorduysa bir Kur’an ayeti ile cevap aldı. Ona bunun sebebini sordu:
-İnsan hiçbir söz söylemez ki yanında gözetleyen, yazmaya hazır bir melek bulunmasın.” -Kaf Suresi:18-
Nine onu hayretlere düşürmüştü:
-Ey nine! Sen kimlerdensin? Diye sordu İbn-i Mübarek.
-“Hakkında bilgin bulunmayan şeylerin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur.” -İsra Suresi: 36-
Nine bu ayet-i kerime ile onu ikaz ediyordu. “Seni ilgilendirmeyen şeyi niçin merak ediyorsun?” diyordu. O da yaptığı yanlışı anlayarak ondan özür diledi:
-Hata yaptım. Beni bağışla, hakkını helal et.
-De ki, bugün size kınamak yok. ALLAH sizi affetsin. O merhametlilerin en merhametlisidir. -Yusuf Suresi:92-
-Ey nine! Seni deveme bindirip kafileye yetiştireyim.
-“… Ne hayır işlerseniz ALLAH onu bilir. (Ey müminler ahiret için) azık edinin. Bilin ki ağzın en hayırlısı takvadır. Ey akıl sahipleri Ben’den sakının.” -El Bakara Suresi:197-
Anladı ki, nine, bu teklifi kabul etmişti. Hemen deveyi ıhdırdı. Nine, deveye binerken şu ayet-i kerimeyi okudu:
-Mümin erkeklere, gözlerini (harama) dikmemelerini, ırzlarını korumalarını söyle. Çünkü bu kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz ki ALLAH, onların yapmakta olduklarından haberdardır.” -Nur Suresi: 30-
Nine uyarısı ile devenin yanından uzaklaştı. Nine tam deveye binecekken deve ondan kaçmış, nine yere düşmüştü. Nine bu durumu da Şura suresinden okuyarak açıklama getirdi:
-“Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. ALLAH çoğunu affeder.” -Şura Suresi: 30-
Deveyi yakalamak için harekete geçince:
-Şimdi deveyi yakalarım az sabret, dedi İbn-i Mübarek.
Nine:
-“Böylece bunu (bu fetvayı) Süleyman’a biz anlatmıştık. Biz onların her birine hüküm ve ilim verdik. Kuşları ve tesbih eden dağları da Davud’a boyun eğdirdik, (bunları) biz yapmaktayız.” -Enbiya Suresi: 79-
Nine, ayet-i kerimeyi okuyup bitirdiğinde İbn-i Mübarek de deveyi tutup bağladı ve:
-Hadi deveye bin, dedi.
Nine deveye bindi ve şu ayet-i kerimeyi okudu:
-“Böylece onarlın sırtına binip üzerlerine yerleşince, Rabbiniz nimetini anarak bunu bizim hizmetimize vereni tesbih ve takdis ederiz, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik diyesiniz.” -Zuhruf Suresi: 13-
İbn-i Mübarek devenin yularını eline aldı ve yola koyuldular. Bağırdı ve yürüyüşü hızlandırdı.
O zaman ninenin sesi duyuldu:
“Yürüyüşünde tabii ol, sesini alçalt. Unutma ki seslerin en çirkini merkeplerin sesidir.” -Lokman Suresi:19-
İbn-i Mübarek, ikaz ve uyarıyı almıştı. Bağırmayı bıraktı, yavaşladı, alçak sesle şiir okumaya başladı.
Yine ninenin ikazı geldi:
-“…Artık Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun.” -Müzemmil Suresi:20-
“Bu nine ne mübarek bir kadın,”diye düşündü. “Kur’an’ı öyle bir hıfzetmiş ki, ne ile karşılaşsa, hemen ona Kur’an’dan bir cevap veriyor.”
Nineye dedi ki:
-Ey nine!... Sana çok hayır verilmiştir.
Nine yine cevap vermekte gecikmedi:
-‘Allah hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verirse, ona pek çok hayır verilmiş demektir. Ancak akıl sahipleri düşünüp ibret alırlar.’ -El Bakara Suresi:269-
Yola devam ediyorlardı ki, İbn- Mübarek ninenin ailesi hakkında birtakım bilgiler öğrenmek istedi.
-Ey nine! Efendin var mı? Dedim.
-Ey iman edenler! Açıklanırsa hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın…! -Maide Suresi: 101-
Bundan sonra nineye bir şey sormadı. Yola devam ettiler ve nihayet ninenin kafilesine yetiştiler.
-Ey nine! İşte kafileye yetiştik. Bu kafilede yakının olarak kimin var?
Nine:
-‘Servet ve oğullar, dünya hayatının süsüdür. Ölümsüz olan iyi şeyler ise, Rabbinin nezdinde hem sevapça daha hayırlı, hem de ümit bağlamaya daha layıktır.’-Kehf Suresi:46- Anladı ki bu kafilede ninenin oğulları vardır.
Nineye sordu:
-Oğullarının kafilede görevleri var mı?
-‘Daha nice alametler (yarattı). Onlar yıldızlarla da yollarını doğrulturlar.’ -Nahl Suresi:16-
Ninenin bu cevabından anladı ki, onun oğulları bu kafilede kılavuzluk yapıyorlar. Kafile konaklamış, çadırlarını kurmuştu.
Çadırları göstererek dedi ki:
-Senin oğulların çadırların içinde midir?
-‘İşlerinde doğru olarak kendini Allah’a veren ve İbrahim’in Allah’ı tanıyan dinine tabi olan kimseden dince daha güzel kim vardır? Allah İbrahim’i dost edinmiştir.’ -Nisa Suresi: 125- Anladı ki, ninenin oğlunun adı İbrahim’dir.
Nine, yine devam etti:
-‘Bir kısım Peygamberleri sana daha önce anlattık, bir kısmını ise sana anlatmadık ve Allah, Musa ile gerçekten konuştu.’ -Nisa Suresi:164-
Ninenin ikinci oğlunun da adının Musa olduğu anlaşıldı. Nine okumaya devam ediyordu:
-‘Ey Yahya! Kitaba var gücünle sarıl! Ve henüz sabi iken ona (ilim ve) hikmet verdik.’ -Meryem Suresi:12-
Ninenin okuduğu ayetlerden anladı ki, bu kafilede ihtiyar kadının üç tane evladı bulunmaktadır. İbn-i Mübarek onların adlarını söyleyerek çadırlar seslendi:
-Ey İbrahim! Ey Musa! Ey Yahya!
Seslenmeden kısa süre sonra çadırlardan üç genç çıkarak onlara doğru geldi. Gençler, yanlarına geldikten sonra nine yine okumaya devam etti.
-‘… Şimdi siz içinizden birini şu gümüş parayla şehre göndersinde baksın, hangi yiyeceği daha temiz ise size ondan erzak getirsin.’ -Kehf Suresi:19-
Gençlerden bir tanesi yanlarından ayrıldı, çadırlara doğru gitti. Kısa süre sonra eli dolu olarak döndü. Getirdiği yiyecekleri annesinin önüne koydu.
İhtiyar kadın devam etti:
-‘Geçmiş günlerde, işlediklerinize (iyi amellerinize) karşılık, afiyetle yeyin, için.’ -Hakka Suresi: 24-
İbn-i mübarek, yemeğe yanaşmadı. Kadının oğullarına dönerek dedi ki:
-Sizin annenizin hal ve durumunu bana haber vermezseniz şu önümdeki yemek bana haram olsun.
Bunun üzerine ihtiyar kadının oğulları dediler ki;
-Bu kadın, bizim anamızdır. Rahman olan Allah-u Teala’ya karşı bir hataya düşme korkusu sebebiyle uzun zamandan beri Kur’an Ayetlerinden başka bir söz çıkmamıştır. Kadının oğullarından bunu duyduktan sonra İbn-i Mübarek’te bir Ayeti Kerimeyle onlara cevap verdi.
-‘Bu Allah’ın lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir.’ -Cuma Suresi: 4-
HAZIRLAYAN: VEYSİ DEMİR HÜR24 HABER