بسم هللا الرمحن الرحي
Rabbimizin; “Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin” (Nun Suresi:4) diye methettiği,
Senin de;
“Ben ancakgüzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” (Muvatta,2/904 ) diye kendinden bahsettiğin,
Rabbimizin; “Andolsun, sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için Allah'ın Resul’ünden güzel bir örnek vardır” (Ahzab:21) diye methettiği,
Aişe (R.ah) annemizin;
“Siz Kur'an-ı Kerim’i okumuyor musunuz? Onun ahlakı Kur’an’dan ibaretti” diyerek mümtaz ahlakına vurgu yaptığı,
Allah'ın;
“Allah'tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile ve iş konusunda onlarla müşavere et. Eğer azmedersen artık Allah'a tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever” (Al'İ İmran:159) diye buyurarak liderlik vasfını övdüğü, Senin de, etrafında bulunan sahabelere güleryüz, ince ve hassas davranarak katı yürekli ve sert davranmayıp onları kırmadan etrafında toplayarak dünya liderlerine liderlik dersi vermenden,
“İnsanların çoğu iki nimetin kıymetini takdirde aldanmışlardır: Sıhhat ve boş vakit” (Sahih-i Buhari) diye buyurarak insanlara düzenli ve intizamlı bir yaşam sürmeleri için en güzel örnek olup, müslümanlara da günlük hayatlarında nasıl davranmaları gerektiğini öğütleyen, ibadet zamanı belli, uyku zamanı belli, misafirleri ağırlama vakti belli olan… Kur'an-ı Kerim’in nasıl ve ne şekilde okunacağını ümmetine öğreten, bunun için Kur'an-ı Kerim’in harflerini tek tek, anlaşılır bir şekildeacele etmeden okuyan,
Ümmeti! Ümmeti! Diyerek ümmetine ne kadar düşkün olduğunu gösteren,
Dürüstlükten asla ödün vermeyen, düşmanların bile her türlü iftirayı atmaktan çekinmemesine rağmen dürüstlüğüne halel getirecek bir iftira atamadıkları el-Emin,
Devamlı fakir, kimsesiz, yetim, dul ve öksüzleri koruyup kollayan, onların ihtiyaçlarını karşılamaktan zevk alan, onlara bu şekilde davranacakları cennette kendisiyle beraber olacağının müjdesini veren,
Ev işlerinde hanımlarına yardım etmekten kaçınmayan, kendi içini kendisi görecek kadar mütevazıve müşterek yaşamıyla bizlere örnek olan,
Mütevazı bir liderlik örneği gösterip, bir topluluğa uğradığında orada bulunanların kendisi için ayağa kalkmalarını istemeyen, hemen orada boş bulduğu bir yere oturarak el öptürmeye meraklı kimi liderlere liderlik dersi veren,
Methedilmesini ve aşırı hürmeti istemeyip, “Hristiyanların Meryem oğlu İsa’ya yaptıkları gibi yapmayınız. Ben de sadece Allah'ın elçisi ve kuluyum” (Sahih-i Buhari) diyen,
“Uhud Dağı altına çevrilip benim olsa, borcum için ayıracaklarım müstesna onlardan tek bir dinarın bile üç geceden fazla yanımda kalmasını istemezdim”, (Sahih-i Buhari) diye buyurarak zirvede bir cömertlik örneği göstererek eline geçen her şeyi yoksullara, yetimlere ve muhtaçlara dağıtıp kendisi kimi zaman aç kalıp o şekilde sabahlayan bir devlet başkanı örneğini gösteren,
Kadınların haklarının gözetilmesini ve bu konuda müslümanların Allah'tan korkmasını tavsiye eden, kadınların Allah'ın bir emaneti olarak kocalarının yanında bulunduğunu tüm insanlığa bir bildirge olarak haykıran, Önümüze, Kendisinden sonra bize iki emanet bıraktığını, onlara sımsıkı sarıldıkçayolumuzu şaşırmayacağımızı, bu emanetlerin de; Allah’ın kitabı (Kur'an-ı Kerim ) ve O’nu Peygamberinin sünneti olduğunu gösterir bir harita koyan,
Küçük görülen günahlara daldığımızda bu eylemlerimizin şeytanı cesaretlendirip sevindireceğini, böylece biz müslümanlar üzerindeki saltanatını tekrar ele geçirip akidemizde gedikler açmaya sebep olacağı uyarısında bulunan,
Hiç kimsenin başkaları üzerinde soy-sop üstünlüğünün olmadığını, Allah katında üstünlük ancak “takva” ile olduğunu, müslüman, müslümanın kardeşidir diye buyurarak insanlığı eşitlik ve kardeşlik kıstasının ne olduğunu gösteren,
Zulüm, kıyamette zulümattır, diye buyurarak adalet yolunda kimsenin kimseye haksızlık etmesine müsaade etmeyen, haksızlığa uğrayanların haklarını almak için elinden gelen gayreti gösteren, bundan dolayı da daha gençlik yıllarında“hilf’ul fudul” gibi haksızlığa karşı adaleti tesis etmek için kurulmuş olan o günün STK’sına üye olan,
Yetim, öksüz ve yoksul çocuklarıyla ilgilenip her konuda onlarla nasıl muamele edilmesi gerektiğini tüm devlet yöneticilerine gösteren,
Kendisini davet eden fakir bir müslüman bile olsaydı davetine icabet ederek gönlünü sevindirip hoş eden, onu onure eden,
Kendisinden bir şey istendiğinde elinden geldiğince ona muhtaç olanın ihtiyacını gören, onu o sıkıntısından kurtarmaya çaba gösteren,
Kendi nefsi için değil de sadece Allah için sinirlenip öfkelenen,
Yapılan zulüm ve haksızlıklara karşı tahammül etmeyip karşılık verip üstün bir cesaret örneği göstermen,
Katı kalpli değildin fakat bu yumuşak yürekliliği cesaretine asla engel olamayan,
Hep barıştan yana olan fakat sert olunması gereken yerlerde de gözünü budaktan sakındırmayan, Huneyn Savaşında da olduğu gibi savaşın en zor ve çetin anlarında sahabelerin sığındığı bir sahil-i selamet ve sığınak olan,
Savaş kapıya dayandığında herkesten önce zırhlarına bürünüp kılıcını kuşanan,
İnsanların en üstünü hangisidir diye kendisine sorulduğunda; Allah yolunda malıyla ve canıyla cihad eden mü’min diyerek, mücahid müslümanlara pozitif bir ayırımcılıkta bulunan,
Allah yolunda savaşan bir mücahidin durumu, savaştan dönünceye kadar gündüzleri oruç tutan, geceleri sürekli namaz kılıp Kur'an-ı Kerim okumakla geçiren kimsenin durumu gibidir, diye buyurarak müslümanları cihada teşvik eden, Allah yolunda cihat edecek olanı donatan kimse, bizzat gaza etmiş gibidir diye fedakârlığa teşvik eden,
Savaşa çıktığında; Allah'ım! Benim desteğim ve yardımcım ancak sensin. Sayende hareket ediyor, yardımınla düşmana saldırıyor ve senin verdiğin kuvvetle savaşıyorum, şeklinde dua ederek bizlere Allah’tan nasıl yardım talep edeceğimizi bize öğreten,
Öldürmede veya bir hayvanı kestiğimizde bile en güzel şekliyle eziyet çektirmeden bu işlemleri yapmamızı tavsiye eden,
Müslümanlara merhametli olmayı öğreten fakat bu merhametliliğin müslümanları kurbanlık koyun haline getirmemesi gerektiğini vurgulamak için
“Ben rahmet peygamberiyim, ben harp Peygamberiyim”, (Ahmed b. Hanbel, Musned, IV/395) diye buyurarak 27 sefere (gazve ‘ye) bizzat çıktınız. Fakat bunlardan sadece 9'unda savaş vuku bulmuştu. Birçoğu askerî maksatlarla olmasa bile sahabenin kumandası altında 38 seferin yapılması emrini verdin.
Gönderdiğin ordu veya seriyye komutanına; Düşmanın olan müşriklerle karşılaştığında onları öncelikle İslam’a davet etmelerini, ya da cizye vermeyi kabul etmelerini bunu da kabul etmediklerinde en son seçenek olarak Allah'tan yardım dileyerek onlarla savaşmalarını öğütlüyordun. İşte Sen ey Can Peygamberim! Senin ümmetinden olduğum için Rabbime ne kadar şükretsem azdır. Rabbim Sizinle Kevser havuzunda buluşmaya bizlere nasip etsin...
Îbrahîm ÊLIHÎ Tüm Yazıları