Bilmiyorum hükümetin kaçıncı paketi ama internette 23. paket olduğuna dair bir rakam dolaşıyor.
Eylül 2020 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Şu anda Türkiye ekonomide pik yapıyor, dibe değil tavana" dedi.
Peki, tavana pik yapan bir ekonomi varken neden bir reform paketine ihtiyaç duyuldu.
Herhalde pikin pikini gerçekleştirmek için olsa gerek.
Neyse, gelelim reform paketine.
Reform paketinin bütün maddelerinin hepsini irdelemeye yerimiz müsait değil. Onun için önemli birkaç maddesine bakalım.
---Birinci temel öncelik güven ve istikrara dayalı mali disiplinin sağlanması.
Bana göre en önemli madde bu. Hükümetin de en önemli eksiği bu. Eğer bu güven sağlanamaz ise diğer maddelerin bir geçerliliği olmaz.
Ekonomide başarının temelinde güven vardır. Şeffaflık vardır. Hesap verebilirlik vardır.
Peki, güven nasıl oluşur?
Önce emaneti ehline vereceksin. Söylediklerin doğru olacak. Söz verince sözü yerine getireceksin.
Bölgecilik, akraba ve adam kayırma gibi ayrımcılık yapmayacaksın.
Dört ay oldu, muhalefet partileri bağır bağır bağırdıkları halde iktidar, Merkez Bankası
128 milyar doları ne zaman, kime ve ne için sattığını halen açıklamadı. Bunlar hükümete karşı güven sarsıcı olaylardır. Önce güven sağlamak için bunların mutlaka açıklanması gerekir.
---Türkiye’yi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getirmek.
Bu öyle birkaç senede olacak kolay bir olay değil. Hele şimdiye kadarki paketlerin performansıyla mukayese yaparsak orta vade de bile mümkün değil.
Siyasi iktidarın 2013 yılında 10. Kalkınma Planında 2023 yılı hedefleri, milli gelir 2 trilyon dolar, kişi başına düşen milli gelir 25.000 dolar, ihracat 500 milyar dolar olacaktı.
Milli gelir 2013 yılında 951 milyar dolarla zirve yaptı. Bu yılda sonra her yıl azalarak 2020 yılında 700 milyar dolara geriledi. Fert başına düşen milli gelir 2013 yılında 12.594 dolarla en yüksek değere ulaştı. 2013 yılından sonra ekonomimiz sürekli geriliyor. Nihayetinde düşe düşe 2020 yılında 8.599 dolara kadar geriledi. Oda önceki planlanan hedefin yaklaşık üçte birine eşit. İhracatımız en fazla 2019 yılında 180 milyar dolar ile zirve yaptı. 500 milyar dolarlık hedef nerde 180 milyar dolar nerde? Ancak yaklaşık üçte biri gerçekleşmiş.
---Firmalara istihdam desteği verilecek.
Kobiler, esnaf ve çiftçinin geliri kalmamış, borca batmış, siz diyorsunuz ki bir işçi daha alırsa 100 bin tl kredi vereceğim. Mevcut krediler zaten ödenemiyor. Nasıl yeni bir krediye cesaret edebilirler.
---Tüketicinin korunması amacıyla, Piyasa Gözetimi ve Denetimi Danışma Kurulu teşkil edilecek.
---Gıda zincirinin tamamı kontrol edilecek, raporlanacak.
Zaten hal yasası yıllardır gündemde bir türlü hayata geçirilemiyor. Pakette tarımla ilgili önemli hiçbir öneri yok.
---Dijital vergi daireleri ve dijital vergi denetimi yapılacak.
Bu da daha fazla vergi toplamaya yönelik bir madde.
---850 bin esnaf vergiden muaf olacak. Beyan yükümlülükleri kaldırılacak.
850 bin esnafın bir yılda verdiği toplam vergi zaten 234 milyon Tl.
Esnaf başına yılda 275 TL katkı yapacağız demektir. Bozdur bozdur harca.
---Kamuda tasarruf önlemleri yapılacak.
Bu da çoğu zaman gündeme getiriliyor ama bir türlü gerçekleşemiyor.
---Fiyat istikrarını biz onu atıp bir kenara koyduk.
“Hem enflasyonla mücadele edeceğiz, hem de fiyat istikrarını bir kenara koyduk.”
Ne demek? Anlamak mümkün değil. Ekonomide fiyat istikrarı demek düşük enflasyon demektir.
Böyle bir çelişki olamaz.
---TUİK bir takım değişiklikler yapılacak, bir nevi bağımsız olacak.
TUİK önce kaybedilen itibarını düzeltsin. Geriye dönük enflasyon, işsizlik ve büyüme rakamlarını bir revize etsin. Milleti hafife almasın. Vatandaş her gün çarşı pazarda enflasyonu yaşıyor. Rakamları gerçekçi bir şekilde açıklasın. En son diyor ki 2020’de çalışanların sayısı 3 milyon azaldı. Milli gelir düştü ama ülke % 1,8 büyüdü. Güler misin ağlar mısın?
---Yatırım teşvik projelerinde öz sermayeli yatırımlara öncelik verilecek.
---Döviz cinsi borçların toplam borç stoku içerisindeki payı düşürülecek.
Sürekli milli ve yerli vurgusu yapılan yerde bunlar zaten yapılması gerekenler. Bir açıdan bunlar yapılmadığı için ülke ekonomisi bu duruma düştü.
---Faizsiz finans sisteminin güçlendirilmesi.
Bu çok önemli. İnşaallah yapılır.
---Cari açıkla mücadele edilecek.
Ekonomimizin önemli bir sorunu. Bir türlü düzeltilemiyor. Çünkü bu cari açığı giderecek ihracata yönelik hammadde, ara mal ve katma değeri yüksek malların üretimine önem verilmedi.
Reform denilen bu pakete genel olarak baktığımızda iş dünyasında ve kamuoyunda bir heyecan oluşturmadı.
Birçok başkanlıklar, merkezler, komiteler, koordinasyon kurulu kurulacak. Bunların olması için, bazıları için kanunlar çıkarılacak, yasal düzenlemeler yapılacak. Oluşturulacak bu yapılaşmaların programları tespit edilecek, kadroları oluşturulacak ve eyleme geçilecek. Bir kısmı orta ve uzun vadeli projeler.
Sanayi, tarım ve hizmet sektörü çökerken bankacılık sektörü kâr rekorları kırıyor. Ülke dünyada en yüksek faizle borçlanan ülkeler konumunda. Bu faizlerle kim yatırım yapar, kim riske girer ve kar eder. Yüksek faiz ve yüksek enflasyon reel ekonominin gerçekleriyle örtüşmez.
Bu programa reform denilemez. Bir açıdan yeni vergiler toplama ve oyalama programı denilmesi daha uygun olur.
Yine birçok vaatler ve yine bir takım ilgili Sivil Toplum Örgütlerinden güzellemeler yarışı devam ediyor.
İnşallah yanılırım.
Fatih Oruç Tüm Yazıları