Menü

Batman Basın

Geri Dön

Abdurrezzak ÇELİK:
İşte Şimdi, Yapayalnız Geldiniz!!!

30 Kasım 2021, 19:39

Bir önceki makalede, “Yavaş Yavaş İmandan Çalıyorlar” demiştik. Sadece o değil, yavaş yavaş, alıştıra alıştıra bizi bizlikten çıkarıp başkalaştırma yolunda son sürat devam ediyorlar.

Ben kimim? Biz kimiz? Sorusunu hiç üzerimize almadık. Kaldı ki, kimse üzerine almıyor. Hep üçüncü şahıslara bırakıldı cevaplar... Ne kötü ki, hiç üçüncü şahıslar olmadı...

Zan ediyor muyuz ki, hesap anında bu geçerli bir sebep olacaktır. Kafamızı kuma gömmekten vazgeçip hakikatlere göz açma vakti gelmedi mi? Hiç mi bir konu-komşu, yakınımızı toprağa verip geri dönmedik? Rahmetliyi sevdiklerin ilk toprağı attığına hiç mi şahit olmadık? Sevdiklerimizin ölümünden sonra, 3 günlük taziyede, bilemedin en fazla 2 ay gibi bir sürede kendi hayatımıza kaldığımız yerden devam etmiyor muyuz? Onları, o çetin hesapla baş başa bırakmadık mı?

Vallahi, billahi; bizim de sevdiklerimiz, bizleri o çetin günde yalnız bırakıp geri döneceklerdir. Kim için, ne yapıyoruz? Dünya için bu kadar uğraşımız ne diye?

Bizlere verilen bu kısa mühlette, ahiret için ne kadar müsrif davranıyoruz. Oysa ki Allah: “…İsrâf etmeyin; çünkü Allâh isrâf edenleri sevmez.” (el-En’âm, 141) diye buyurmuyor mu?

En büyük israf; kırdığımız kalbi onarmadaki gevşekliğimiz, attığımız iftira sonucundaki umursamazlığımız, sevdiklerimiz hep yanımızda olacakmış gibi afra-tafralarla makul isteklerini kırıcı ifadelerle geri çevirmemiz, sözün nereye varacağını hesaplamadan atıp-tutmamız, bir-iki kişi gülsün diye, ya da kurtulduk diye sevinip söylediğimiz yalanlarımız, helal-haram demeden boğazımızdan geçen lokmalarımız, yanımızdaki çalışanların alınlarındaki ter kuruduğu halde haklarını vermedeki tereddütlerimiz, haksız sevdiklerimizi korumadaki adaletsizliğimiz, düşene bir tekme de ben vurayımdaki tavrımız, karşıdakine sormadan onun hakkındaki zanlarımız, kazaya bıraktığımız barışmalarımız ve daha sıralayabileceğimiz yığınla günahlarımız için her bir dakika bizler için zaman israfıdır.

En çekinmemiz gereken gün için hiç bir şey yapmazken, dünyalık zevk için; kalp kırıyor, gönül incitiyor, yalan-yanlış demeden karşıdakini rahatça karalayabiliyor, rencide edebiliyoruz.

Ve Allah şöyle diyecektir: “İşte şimdi, bize yapayalnız geldiniz, tıpkı sizi ilk yarattığımız gibi ve hayatta iken size bahşettiğimiz her şeyi arkanızda bıraktınız. Allah’a ortak olduğunu iddia ettiğiniz, şefaatçilerinizi yanınızda görmüyoruz. Gerçek şu ki, dünyadaki hayatınız ile aranızdaki bütün bağlar artık kesilmiştir. Dostluğunu ve ilahlığını iddia edip durduğunuz her şey de, sizden ayrılıp kaybolmuştur.” (Enam 94)

Hayatımız daha ne kadar sürecek bilmiyoruz. Belki yarın, belki yarından da yakın... Ama hazırlık, ah ki ne hazırlık...

İbret almamız adına sözü büyüklerimize bırakacağım.

Cüneyd-i Bağdadi zamanın önemini anlamasına sebep olan bir olayı anlatır. Günün birinde Pazara çıktım, hava bayağı sıcaktı. Pazar ise cıvıl cıvıldı. Bir yandan mallarını satmak için bağıran tüccarlar, diğer yandan en iyi malı daha ucuza almak için koşturan halk. Tüccarlar bağırarak iyi reklam yapıp alıcı topluyorlardı. Ama aralarında biri vardı ki, malını erkenden satmak için daha gayret gösteriyordu. “Sermayesi tükenen adama yardım edin, sermayesi tükenen adama yardım edin” diye bağırıyordu. Uzaktan o çaresiz sesi duyunca merak edip yanına vardım. Gördüm ki bir tezgahın üzerinde kütleler halinde buz satıyor. İşte o zaman anladım o tüccarın çırpınış sebebini. Adamın sermayesi zaman geçtikçe eriyordu, zaman onun aleyhine işliyordu. Ticaretinde kar elde etmek isteyen buz tüccarları her geçen zamanın kıymetini çok iyi bilirlerdi.

Bizim de zaman sermayemiz, karşı konulmaz bir güç tarafından an be an eriyip gidiyor. Daha; tövbe, özür, helalleşme, gönül alma, taat, ibadet için vaktimiz varsa ertelemeyelim.

Çünkü unutmayalım; Yarıncılar, erteleyenler helak oldu... (Hadis-i Şerif)

Abdurrezzak ÇELİK Tüm Yazıları

© 2024 - Batman Basın

Normal Siteye Dön