Babalarımız dedelerimiz hayata dair biz çocuklarına çokça nasihatlerde bulundular. Biz çocuklar da aklımızdan çok memnun olduğumuzdan o nasihatlere karşı kulaklarımıza bir set çektik, nasihatlerin geçişine izin vermedik. Hal böyle olunca da büyüdüğümüzde bunun ceremesini çektik. Ah babam, vah babam diyerek iç çeker olduk.
Her birimiz “Babamın bana nasihati veya babam derdi ki” diye söze başlayarak çok güzel cümleler kurabiliriz. Kiminin babası kendisine: “Oğlum! Helal kazanca odaklan. Haramdan uzak dur” demiştir. Kimisinin babası: “Oğlum! Kızım! Bütün işlerin ahiret endeksli olsun. Ne yaparsan yap ahireti aklından çıkarma. Bütün hesaplarını ahirete göre yap” demiştir. Kiminin babası: “Oğlum! Bir söyle iki dinle!” demiştir.
Kiminin babası: “Oğlum! Kimseye zarar verme! Dinimizde ne zarar vermek vardır ne de zarara zararla karşılık vermek vardır. Ne boş tasını başkalarının tasına vur ne de dolu tasını başkasının dolu tasına vur” demiştir. Kiminin babası: “Oğlum! Nerede olursan ol kendin ol” demiştir. Kiminin babası: “İşini sağlam yap” demiştir. Baba nasihatleri içerisinde en çok sevdiğim nasihatlerden biri de eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun babasının kendisine nasihatidir. Şöyle derdi Kılıçdaroğlu: “Babam derdi ki; Oğlum! Sen doğru ol yanlış belasını bulur.” O da baba nasihati dinlemedi. Doğru olmadı. Son kertede altılı masanın altında, üstünde, çevresinde çevirdiği dümenlerle kariyerine kötü bir nokta koydu.
Babam Allah rahmet eylesin 10 yıl önce bugünlerde vefat etmişti. Nasihatlerini genelde bir hikâye ile süslerdi. Kendisinde yazıya dökülmemiş bir Kelile ve Dimne vardı. Fabl haznesi çok zengindi. Şöyle demişti bir gün babam: “Oğlum! Tilki toleleriyle (yavrularıyla) soğuk bir günde bir berberojkte (güneş gören bir yer) güneşlenirken tilki yavrularına kurnazlık tekniklerini öğretiyormuş. Dersini bitirdikten sonra yavrularına: “Anlaşılmayan bir yer var mı?” diye sormuş. Bir yavru tilki annesine bir sorusu olduğunu söyleyip sorusunu sormuş: “Diyelim ki bir köpek sürüsünün ortasına düştüm. Köpekler beni çepeçevre sardılar. Bu cendereden nasıl kurtulabilirim. Kuşatmayı nasıl yarabilirim?”
“Güzel soru” demiş anne tilki. Ve devam etmiş: “Bizim kurnazlık ansiklopedimiz dört cilttir. Bunun için de elimizde kurnazlık teknikleri vardır. Ama ben yavruma kurnazlığı gerektirmeyecek, ansiklopedimize de müracaatı gerektirmeyecek bir şey söyleyeceğim. Burnumuz çok iyi koku alır biliyorsun. Tehlikenin kokusunu da çok iyi alıyoruz. Allah’ın bize bahşettiği bu nimetini iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Köpeklerin kol gezdiği bir alanın kokusunu aldığınızda o alandan uzak durun. Köpeklerle dalaşmamak için köpekli sahalardan uzak durun. Hele hele sahipsiz başıboş köpek sahası ile mesafeniz bir konak olsun”
Allah ölmüş babalarımıza rahmet eylesin, çocuklarımızı baba nasihati dinleyen evlatlardan eylesin.
Mehmet Ziya Gümüş Tüm Yazıları