Menü

Batman Basın

Geri Dön

Fatih Oruç:
Soyulan Toplumlar!

26 Haziran 2024, 01:00

Toplumların kendi içlerinden soyulmaları, soyguncuların, soygun paralarını vergi cenneti ülkelerde paravan şirketlerle ve offshore hesaplarıyla aklamaya ve gizlemeye çalışmaları, gelişmekte olan ülkelerin çok önemli bir sorunu haline geldi.

Peki Vergi cenneti nedir? Vergilerin hiç olmadığı veya çok düşük olduğu ülke ya da bölge.

Vergi cennetleri dünyanın her yerinde olabilir. Bunlardan bazıları: Mann adası, Cayman Adaları, Britanya Virjin Adaları, Hong Kong, İsviçre, Hollanda ve Lüksemburg gibi ülkeler de vergi cennetidir.

Offshore piyasa ne demek?

Offshore, kişinin kendi ülkesinden başka bir ülkede, genellikle vergi cenneti ülkelerde gerçekleştirdikleri ticari faaliyetlerdir.

Offshore finans merkezleri, servetlerini korumak ve büyütmek isteyen insanlara ve ülkelere seçenekler sunar. Bunlardan bazıları vergi kaçakçılığını teşvik eder, bazıları bunu desteklemez.

Ünlü kimseler, büyük şirketler, zengin insanlar ve gayrimeşru para kazananlar gizli vergi cennetlerini tercih ederler. Servetlerini ve kaynağını gizlemek isteyenler de buralarda paravan şirketler kurarlar.

Aynı zamanda, paravan şirketlerle, paralarının orijinal kaynağı ile olan bağlantısını kaybettirmeye çalışırlar. Bu paraların kaynağı bir takım gayri meşru olan uyuşturucu ticaretinden, kaçakçılıktan ve ülkelerinin kamu kaynaklarından çalınan paralar olabilir. Bu tür ülkelere soyulan toplumlar diyebiliriz. Dikkat edilirse bu tür toplumlarda gelir dağılımı dengesizliği çok ileri safhadadır. Çünkü sürekli fakirlerden zenginlere farklı yollarla servet transferleri yapılır.

Şirketler vergi cennetlerinde çok az vergi ödeyebilirler, ama esas borçlu oldukları kendi ülkelerine vergi ödemezler.

Soyulan toplumlarda, yoksulluk ve yağma düzeni normalleştirilmiştir. Kendilerini bu hallere düşüren sanki yöneticiler değil de ötekilerdir. Söylemleri hep yerli ve milli, eylemleri ise servetleri götürme eylemleridir. Eleştiri kültürü önemli ölçüde dumura uğratılmıştır. Bunu yerini tehdit, korkutma ve şiddet almıştır. Hâkim olan yönetimler, kendilerine karşı olan eleştirileri, bir saldırı, hakaret ve itibarsızlaştırma olarak algılarlar. Daima bunları cezalandırma yoluna giderler.

Soyulan bu toplumlarda, kutsal devlet ve itaat kültürü hakimiyeti ileri safhadadır. Sorgulanamaz ve yanlış yapmaz, her şeyi en iyi bilen kurtarıcı lider inancı yaygındır.

Liderlerde toplumu kutuplaştırmadan beslenirler. Kendilerini desteklemeyenleri, hesap sormaya kalkanları, protesto edenleri vatan hainliği ve terörist olarak gören bir kültür egemenliği hakimdir.

Hukukun rafa kaldırıldığı, kuvvetler ayrılığı ilkesinin işlevsizleştirildiği, medyanın susturulduğu, milletvekillerinin, devlet kurumlarının ve STK’ların emir erine dönüştürüldüğü bir devlet yapısında ki toplumlar, soyulmaya ve yağmalanmaya müstahak hazır toplumlardır.

Soyulan bu toplumlarda, iktidarlar hakimiyetlerini ve soygun düzenlerini devam ettirebilmek için ülkenin beka sorununu sürekli diri tutmaya çalışırlar. Bir taraftan da din tüccarlığı yaparak kasalarını doldurmaya çalışırken, halkın büyük bir kısmı da fakirlik içerisinde debelenip dururlar.

Hesap verebilirlik ve şeffaflık olmayan yönetimlerde kim olursa olsun sonunda yağmacı düzene dönüşecektir.

Bu soyguncuları ayakta tutanlar, köşe başlarını tutmuş sistemden beslenen azınlık kesim ve itaat kuşatması altında cahil bırakılan çoğunluk.

Sonunda soygunlar küresel bir çarka dönüşmekte. Gizli para transferleri, yurt dışında şirketler kurulmakta, devasa binalar yapılmakta. Burada yerli ve milli liderler yolsuzluktan, uyuşturucu ticaretinden, kaçakçılıktan, rüşvet, ihaleler ve komisyonlardan elde edilen bu kirli paraları offshore hesaplarıyla aklamaya çalışıyorlar. Bu paraların bir kısımda dünyanın sayılı şehirlerinde emlak işlerine yatırılmakta.

Bütün bunları da yapmak için hukukçular, müşavirler, bankalar devreye girip soygunculara yardım hizmetlerini veriyorlar. Paranın, ticaretin ve yolsuzluğun küreselleştiği bir dünyada hukuk da maalesef yetersiz kalmaktadır.

Maalesef, yardıma muhtaç ülkelere yapılan yardımların ve kalkınmak için verilen kredilerin çok daha fazlası, ülkelerin soyguncu politikacıları, diktatörleri, aileleri, bürokratları, generalleri v.s. tarafından buralardan zengin ülkelere kirli para olarak tekrar transferi yapılmakta.

Ekonomist Jason Hickel, The Guardian gazetesinde yayınlanan bir yazısında “Zengin ülkeler yoksul ülkeleri kalkındırmıyor, yoksul ülkeler zengin ülkeleri kalkındırıyor.” diyerek bir haklılığı dile getiriyor.

Fatih Oruç Tüm Yazıları

© 2024 - Batman Basın

Normal Siteye Dön