Dinimiz evliliği teşvik eder. Evlilik olmasaydı insanlık diye bir şey olmazdı zaten. Evlilik esasında dünyanın en büyük nimetlerinden birisidir. İnsan fıtratında neslini devam ettirme isteği vardır. Bu da evlilikle mümkündür. Geldiğimiz noktada fıtrat da bozuldu. Hal böyle olunca evlilik basamaklarına kimse ayak basmaya cesaret edemiyor.
Ve ne yazık ki millet artık evlenmeye korkuyor. Yeni bir nesil ve evlilik fobisi gibi yeni bir fobi ile karşı karşıyayız. Ama şu gerçeği göz ardı etmemek lazım: Evlilik işi, atılan yanlış adımdan sonra insana sabır zehrini içiriyor. Çevreden bunu gören başka gençler de bu halkaya dahil olmaya cesaret edemiyor. Evlilik, Allah’ın insan fıtratına yerleştirdiği bir nimet, ama kural ihlalleri nedeniyle bizim nikmete dönüştürdüğümüz bir kurum haline dönmüş.
Ezici çoğunluğumuz medeniyetimizin bize va’z ettiği şu kaideyi es geçiyoruz: “Bir kadınla dört şey için evlenilir: Malı, asaleti, güzelliği ve dini için. Sen dindar olanı seç ki elin bereket görsün.” (Müslim, Rada, 53)
Peygamberimize rağmen biz dindarlığı dördüncü plana atıyoruz, kendi elimizle başımıza çorap ördüğümüzün farkına varmıyoruz.
En mutlu anımız olması gereken evlilik, son zamanlarda iyice sıkıntılı bir hal olmaya başladı. Evlendiklerinde imanımın yarısını kurtaracağım diyenler neredeyse imanlarının tümünü kaybedecek duruma geliyorlar.
Yeni evlendiklerinde her şey yolunda başlar ve: “Demek ki Allah bir araya gelmemizi takdir etmişti” diyerek kevnar sazlarını çalarlar, 1-2 ay sonra işler sapa sarınca da “Demek ki Allah ayrılmamızı takdir etmişti” diyerek işi başlarına çalarlar.
Kısacası: “ben” derseniz cehennemi, “biz” derseniz cenneti yaşayacağınız mayınlı bir saha burası.
Evlilik, kendi haline, doğal akışına bırakılsa bal verdiği, karıştırılsa arıların harekete geçtiği iğneli bir kurum aynı zamanda.
Sürdürülebilir bir evlilikte anahtar güzel hareketler: “Erkek merhametli olmalı, kadın zeki olmalı, halden anlamalı, çiftler bir gözlerini kör, bir kulaklarını sağır etmeli, güç birliği yapmalı güçlerini savaştırmamalı, birbirlerine diş geçirmeye çalışmamalı” da diyebiliriz.
Anlaşamayan çiftlere verilebilecek en güzel ve kısa nasihat şu olsa gerek: Akıllı ol oğlum! Akıllı ol kızım!
Mehmet Ziya Gümüş Tüm Yazıları