Türkiye bir darbe teşebbüsünü daha atlattı. ‘Bu devirde darbe olur mu derseniz’ hayır derdim. Zira insanlara insan değeri verilen hiçbir memlekette darbe düşünülemez. Darbe bir hak gaspıdır. Sadece mevcut hükümeti devirip yönetimi ele geçirmek değil, aynı zamanda bütün bir milletin iradesini de yok sayıp yönetilme durumunu de zulmen ele geçirmektir.
Dolayısıyla bu devirde darbe olmaz diye düşünürken; gerçekten bütün bir milleti insan yerine koymayan bir hainler güruhu, bütün bir ülkeyi ateşe verme pahasına darbe teşebbüsünde bulundu. Dışarıdan aldıkları emirlerle ve bağlı oldukları bazı karanlık mihrakların, onlara ‘yakala co’ talimatı gelince, hemen harekete geçtiler.
Belli ki ciddi hazırlıklar yapmışlar. Planlarını A, B ve belki de daha fazla seçenek içeren alternatif ve gelişecek farklı durumlara göre bütün hazırlıklarını önceden tamamlamışlar. Ancak yaklaşan Yüksek Askeri Şura ve bu Şurada alınacak muhtemel ihraç kararları neticesinde, ordudan ayrılacakların içerisinde bu cuntacılarında bulunacağını bildiklerinden, darbe teşebbüsünü, yapmayı düşündükleri zamandan önceye aldılar.
Bu hain emellerini gerçekleştirmek için, halkın silahlarını halkın üzerine çevirerek, harekete geçtiler. Düşmana karşı kullanılması gereken tankları ve uçakları halkı korkutup sindirmek ve esir almak için kullanmaya başladılar. Harekete geçtikleri andan itibaren sokağa çıkıp onlara karşı hürriyetini savunan halka acımaksızın ateş ettiler. Onlarcasını öldürdüler, yüzlercesini yaraladılar. Yine onların bu hain emellerine karşı koyan emniyet mensubu ve silahlı kuvvetlerden onlarcası öldü ve yüzlercesi yaralandı. Bütün bir ülkede oluşturdukları korku ve insanlarda meydana gelen panik ve geleceğe yönelik ümitsizlikler ise yıllarca sürecek çalışmalarla ancak onarılacaktır.
Daha önceki her darbeden sonra oluşan devasa sorunlar ve ekonomik darboğazlar ülkeyi neredeyse yaşanmaz hale getirmişti. Sadece darbeyi yapan ve onlara yalakalık yapan insanların memnun kaldığı (Ülkenin bütün kaymağını yedikleri), ama halkın tamamının eziyete ve zulme maruz bırakıldığı dönemleri yaşadık. Her darbeden sonra adeta kendi yurdumuzda ‘esir hayatı’ yaşadık ve ülke kaçamayanların mecburi iskân yeri haline getirildi.
Ama bu sefer halk darbecilerin hain emellerine geçit vermedi. Darbelerden bunca sıkıntı çekmiş olan halk bu sefer canı pahasına da olsa tankların önüne dikildi. Özgürlüğüne ve onuruna sahip çıktı. Ülkenin bütün şehirlerinde, meydanlar insanlar özgürlük nöbetini tutmaya başladılar. ‘Gözü dönmüş uşaklar’ halkın üzerine kurşun yağdırdıkça, halk daha azim ve kararlılıkla sokaklara inmeye başladı.
Halk özgürlüğünden vazgeçmek niyetinde değildi. Cuntacı satılmışlarda hain emellerinden taviz vermeyi düşünmüyorlardı. Kendi halkına karşı savaş uçaklarını kullanacak kadar benliklerini yitirmişlerdi. Millet Meclisini bombalayacak kadar aşağılık emellerin içerisine girmişlerdi. Göz göre göre bütün bir ülkeyi ‘intihara sürüklüyorlardı’. Ama Allah yardım etti, halk bilinçle bu ihanetin karşısında azim ve kararlılıkla durdu.
Neticede halkın karşısında duracak bir güç yoktur. Halkın arkasında durmadığı bir eylemde başarısızlığa mahkûmdur. Halka zorla kabul ettirilenler, halkın nazarında mahkûmdur ve kısa süre içerisinde yok olacaktır. Daha önce başarıya ulaşan darbelerin ve darbecilerin bugün ‘lanetleniyor’ olması bize göstermektedir ki, halka rağmen yapılan bütün iş ve eylemlerin halkın nazarında kocaman bir hiç hükmündedir. Evet, bedelleri ağır olmuştur. Ama hiçbir zaman unutulmamış, darbecilerin o kara yüzleri ve utanılacak mirasları kara bir leke olarak iğrenç suratlarında asılı duracaktır.
Bu darbe teşebbüsü, özgürlüğünü canı pahasına savunan, istikbalini birkaç çapulcunun hain emellerine teslim etmeyen bilinçli bir millet, iradesini teslim etmeyen yeni bir nesil ortaya çıktı. Darbeciler ise kanlı elleri, kara yüzleri, hain emelleri ve uşağı oldukları karanlık dehlizlerin utanç tablosuyla beraber daima lanetle anılacaklardır.
Kenan Çaplık Tüm Yazıları