Camii İnşaatının Başlaması ve Özellikleri:
Cami, İstanbul’un en güzel yedi tepesinden biri üzerinde Bab-ı Vala-yi Seraskeri (Genelkurmay Başkanlığı, bugünkü adı ile İstanbul Üniversitesi Rektörlük ve diğer binaları) ile Bab-ı Vala-yı Fetva-penahi (bugünkü İstanbul Müftülüğü binası) arasındadır.
Kareye yakın planıyla merkezde bulunan Süleymaniye Camii, yine bir kareye benzer iç avlusuyla büyük avlunun ve külliyenin oluşturduğu büyük bir dörtgenin içinde hazire ve dış avlusuyla birlikte küçük bir dörtgen olarak inşa edilmiştir. Boyutlarıyla Osmanlı imparatorluğu tarihinin en önemli inşaat faaliyetlerinden olmasına rağmen, Kanuni’nin dindarlığına ve kişisel tercihlerine bağlı olsa gerek, genel olarak sade bir yapıdır.
Cami ve hazireyi içine alan bahçenin toplam alanı: 31.928,78m2
Cami taban ölçüleri: (69,26+64,88)/2x115,28 (7.731,29m2)
Bu alanda cami ölçüleri: 69,26x64,32 (4.454,80m2) (3.163,0m2 iç alan)
Avlu ölçüleri: 64,88x50,99m (3.308,23m2)
Hazire ölçüleri: 65,45x69,54 (4.551,393m2)
Geride kalan bahçe alanı ise 19.444,58m2dir.
Temel Atma Merasimi:
Temel atma merasiminin, 13 Haziran 1550 yılında yapıldığı kuvvetle muhtemeldir. Caminin temelinin atılacağı gün, Kanuni atlı olarak inşaat yerine gelir, devlet ileri gelenleri, zamanın uleması, din adamları orada toplanmışlardır. Sultan yoksullara ihsanlarda bulunur, koyunlar, koçlar kurban edilir. Seçilen uğurlu zaman geldiğinde, sultanın emri ile Şeyhülislam Ebu’sudd Efendi mihrap temeline ilk taşı koyarak inşaatı başlatır.
Birkaç yılda kazılan temelde 22 arşın(15 m)derinliğe inildikten sonra zemine demirli büyük kazıklar kakılıp kireç ve horasan ile moloz taşından bir rıhtım bina edilmiş. Binaya gerekli sağlamlığı verebilmek için, hususi bir şekilde hazırlanmış olan ayaklar üzerine kemerler örülerek bir nevi sarnıç inşa edilmiş ve yeryüzüne çıkmaya 4 arşın kala od taşından temeller örülmeye başlanmıştır. Gerçekte yapıyı ayakta tutan strüktürün yapımı, öncelikli olarak taşıyıcı elemanların dikilmesiyle başlamıştır. İçten dışa, alttan yukarıya doğru ilerleyen inşaat, kemerlerin örülmesi ve örtü sisteminin kapatılmasıyla tamamlanmıştır.
Caminin dış tasarımında iki değişik mimari özellik dikkat çeker. Bunlar caminin yan galerilerinin genişliği ve caminin katlı yapısıdır. Süleymaniye’nin farklı cepheleri bütünde ve ayrıntıda, hem siluet ve kütle kompozisyonu, hem girinti ve açıklıklarla sağlanan hareketliliği gösterir. Bunun sunucunda İstanbul’un neresinden bakılırsa bakılsın farklı bir görüntü sergiler.
Kubbe (Kemer, Ayak ve Sütunlar) :
Dış mimariyi etkili kıldığı kadar, iç mekân ve akustik sorunlarını da çözümleyen ana kubbe, ağırlığını dört büyük destekle toprağa, açılma kuvvetini ise, iki yarım kubbe ve payandalarla yanlara iletir.
3163m2lik bir iç alana sahip caminin ana kubbesini taşıyan kemerleri, dört büyük fil ayağı taşımaktadır. Ayaklar 6,2x5,1 metrelik, küfeki taşından örülmüş payeler üzerine oturtulmuştur. Küçük bir caminin alanını kaplayacak büyüklükte olan bu ayaklar ustalıkla zarif görünecek bir şekilde inşa edilmiş, ön ve arka cephelerine mihrap şekilleri yapılmıştır. Mimar Sinan bunları Ciharyar-ı Güzin’e yani dinin dört direği; Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali’ye armağan olarak sunmuştur.
İç mekândan yüksekliği 48,23 cm, çapı 26,30 cm olan kubbenin ve üst kâgir kabuğun yaklaşık 1000 ton ağırlığındaki yükü iki yarım kubbeyle ve fil ayaklarıyla temele iletilmiştir. Yükseklikleri 9,02 metre, çapları 1,4 metre olan yaklaşık 30’ar tonluk oldukları hesaplanan fil ayaklarının her biri 8 000 ton yükü temele ilettiği düşünülmektedir.
Fil ayaklarının yanlarında bulunan sütunlardan ikisi İstanbul’dan eski Bizans Sarayından ve Kıztaşı’ndan biri Baalbek’teki Jüpiter Tapınağı’ndan, diğeri de Mısır’ın İskenderiye kentinden getirilmiştir.
Caminin inşası ile ilgili muhasebe kayıtları, kubbe örgüsü için 225 çömlek kullanıldığı ve kubbenin alt kısmına dövme demir bir kuşağın yerleştirildiğini kaydetmiştir. Kubbenin sıvası 134 kantar keten kullanılarak yapılmış, kubbenin ortasına seli sülüs ayet kitabesi yazılmış ve cami kubbelerinin kalem işi süslemeleri için 26 nakkaş çalışmıştır. Minare âlemleri, şamdanlar ve diğer yaldızlama işleri için kullanılan 2137 yabancı altın sikkenin 1010 adedi ana kubbenin âlemi için kullanıldığı kayıtlıdır.
Ana kubbe, 2 si büyük, 5'i küçük 7 yarım kubbe ile desteklenmiş, 30 küçük kubbeyle çevrelenmiştir. İç ve dış kubbeler arasında 2–3 metreyi bulan yer yer boşluklar vardır. Bu boşluklar, havayı mevsimlere göre dengede tutması yanında ana kubbeye geçişi sağladığı gibi akustik içinde bilmediğimiz ölçüde rol oynuyor olabilir.
Akustik:
Süleymaniye Camii içinde ses duyulma hassasiyetini kuvvetlendirmek için, kubbenin içine ve köşe kısımlarına sıralanmış, ağzı iç tarafa dönük bir şekilde gömülerek yerleştirilen 50cm boyunda 64 adet küp belirlenmiştir. Homojen ses dağılımı ile akustiği dengeleyen bu küplerin içi boş olduğundan kubbe çeperini hafifletici ve sağlamlaştırıcı elemanlarla desteklenmesi de son dönemde fark edilen ayrıntılardan biridir.
Sesin düz yüzeylerle olabildiğince karşılaşmaması için duvarlarda gerekli hareketlilik sağlanmış, sütunlar bunu engellemeyecek biçimde oturtulmuş ve büyük desteklerin yüzeylerine nişler oyulmuştur.
Kanuni Sultan Süleyman (1494-1566) Rahmetullahi Aleyh
Kalın sağlıcakla...
Kaynaklar:
Yılmaz Öztuna Büyük Osmanlı Tarihi
Ömer Lütfi Barkan, Süleymaniye Camii ve İmareti inşaatı
Ahmet Öztürk Tüm Yazıları