Canından söke söke alırlar, ruhunu da,
Zamanın derinliğinde kaybolduğunda anlaya bilirsin.
Ellerin paltonun cebinde buz kestiğinde, gözlerinden dökülen yaşlarına kıyamaz bırakırsın da, yanaklarına edalı edalı akışını izlersin, kan çanağına dönmüş,
ceylan bakışlarınla.
Gecelerin sessizliğine en içten bir hıçkırışınla teşekkür edersinde,
Sessiz ağlayışını duyan meleklerden başkasını bulamazsın.
Gecenin mavisini gören bir sen misin ki!
Gecenin nuruna isim koyarsın,
Ağma siyaha aşık ise
Kara sevdalının rengini sorma,
Belki de, geceyi mavi gören yüreği ile umuda yolcuydu.
Geceye sevdalanan.
Gündüzün yolunu gözlemez ki.
Nisan yağmurlarını sevme,
Sonbaharın yaprak dökmesine hayıflanma,
Yağan her kar tanesinde dilek tutma,
Yazın sıcağı hepsini kurutacak, nasıl olsa...
İhanete bayrak sallayan yüreğine bir ödül sunmak istersen,
Ellerini semaya kaldırmayı da unutma.
Yalağuz kalan bir yüreğin karşılıksız sevdasının ilaçı bulunmuş muydu?
Tabiblerin merhemi şifa verir miydi ki!
Bir çigara yakıp ta,
her içine çektiğin dumanına destanlar yazan ey zevdeli; "aşk acısıyla kavrulan yürek, ölür mü!"
Zevdelim, suskunca bakışın anlatır lakin cevap vermelisin,
Çatlamış dudaklarından zorlanarak çıkan kelimelerin nasıl da yorgun,
Yine de susma
"Ölüm, aşkı bitirir mi!"
Ruhun derinliklerinden,
dikenlere tutunarak çıkan,
bir kaç harfin rengi ile
Oluşan gökkuşağına baktığında
"Sevdalılar ölemiyormuş, ölümsüzlük aşkın ta kendisiymiş" meğerse diye mırıldanıyordu, okuyan her Zevdeli.
Yanan kul olunca
Yakan ilahinin aşkı olmaz mıydı?
Cehennem ile yanmak neydi ki
İlahinin aşkını bıraktığında...
Ölümün var olduğu yürek,
işte bundan başka olur muydu ki!
Fani aşka kalp açan,
İlahi sevdaya kapıları kapatan,
Ölse ne olur,
Nefesini salsa dudaklarından ne fayda olurdu ki,
Boş ruhta,
Boş bedeni tutmak,
tuzun dibe çöküşünden başka değil miydiki.
Çalkalanmayacak koca okyanus,
Tuzsuz aksa ne fayda ki.
Yüreğin geceye sevdalıysa
Güneşi göremeyen aşka kafa tutma,
Bırak karanlıkların yıldızlarını
Sakın elleme,
Onlar sevdanın yaktığı yüreklerin misali parlamaktalar,
ilahi nuru ile...
Sen anlayamazsın,
Gecenin zifirindeki karıncanın ayak seslerinden çıkan musikinin sözlerini..
Sus ve dinle,
Geceyi delen Bilali Habeşi’yi...
Başını yastık tan hele bir kaldır,
Vakit aşka boyun eğmekte iken,
Bedenini, ruhuna hediye etme vakti geçmedimi...
Aşkın yüreklerinizde yanması ümidim ile
Değerli okurlarım.
Tülay Demircan Koyuncu Tüm Yazıları