Toplumumuzda anlatılan meşhur bir hikaye var:
Adam, uzun süre görmediği askerlik arkadaşını ziyarete gider. Günün güzel yemeklerinden nohut yenildikten sonra sohbete başlarlar. Bir ara ev sahibi gayri ihtiyari gaz kaçırır. Batı toplumlarında ve Tıpça da bir rahatlama olarak normal görülen gaz çıkarma, her nedense bizde hoş karşılanmaz ve ayıplanır. Ev sahibi bu mahcubiyetle küçük oğluna bir tokat atarak “Ayıptır oğlum, bir daha yapma!” diyerek çocuğu azarlar. O günün çocukları bugünün çocukları gibi yetiştirilmediklerinden “ Ne vuruyorsun baba? Sen yaptın” demez, başlarını önlerine eğerler. Biraz geçtikten sonra aynı akıbet ev hanımının da başına gelir. O da, “Kaç defadır sana söylüyoruz ayıptır diye” diyerek çocuğa daha sert bir tokat atar. Misafir de çıkarmak için mi, tutmak için mi? Bilinmez ama biraz zorluktan sonra içindeki gaz boşalıverir ve hemen çocuğa daha da sert bir sille atarak “ Ayıptır, utanmıyor musun?” diye çıkışır. Ev sahipleri anne ve baba misafire çıkışarak “Ayıptır, neden çocuğu dövüyorsun?” deyince, “ Valla ne bileyim, sizler böyle yapınca bende galiba adettir diye öyle yaptım” cevabını verir…
Biz de de kaynağı ihanet, devamı gaflet ve cehalet olan bu halkın inancına ve değerlerine saldırı maalesef adet halini almış.
Bir asır önce emperyalistlerin başımıza bela ettikleri yönetim tarzları, bu sistemleri ayakta tutan kurumlar ve yönetime getirdikleri işbirlikçileri, İslam ve Müslümanlara saldırmayı görev bildiler.
Ele geçirdikleri devleti çağdaşlaştırmak! Muasır medeniyete ulaştırmak için İslam ve Müslümanlara saldırdılar ve değerlerinden kopuk, ayyaş, lümpen, taklitçi… Bir nesil yetiştirmeye çalıştılar.
İslam ve Müslümanları devlet kademelerinden ve sosyal hayattan dışladılar. Medyada, tiyatrolarda, çevirdikleri filmlerde İslam ve Müslümanları hep karalamaya ve itibarsızlaştırmaya çalıştılar.
Yoksul ve geri bırakılmış ülke, sorunlar yumağı altında nefes alamazken, idareciler İslam ve Müslümanlarla uğraşmayı öncelikli görev bildiler.
Cumhurun başkanı olması gereken eski bir Cumhurbaşkanı! 7 yıllık görevi boyunca Çankaya’ya bir tek başörtülü almadığıyla ve kiralık evinin başörtülülere verilmemesi şartını koyduğuyla övünüyor.
Ülkede işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk, yüksek enflasyon, terör, işkence, insan hakları… Sorunları varken; Genelkurmay ve hükümet, 28 Şubatta da görüldüğü gibi İslam ve Müslümanlara saldırmayı esas görev addediyordu.
Devleti dış tehlikelere karşı koruması ve modernleşmesi gereken ordunun üst kademeleri, Kur’an Kursları ve kızlarımızın başörtülüleriyle uğraşıyorlardı.
İnsan sağlığıyla ilgilenmesi ve yeni yöntemler üzerinde çalışması gereken Doktor Kurumu TTB, Müslüman halkın inancıyla uğraşıyor, Marksizm ve evrim teorisini yaymaya çalışıyordu.
Hukuku ve İnsan haklarını savunması gereken TBB, Başörtülülerle uğraşmayı meslek edinmişti.
Aydın, özgür ve bilgili öğrenciler yetiştirmeleri gereken birçok akademisyen, Üniversitelere başörtülü girmemesi için canhıraş çalışıyorlardı.
“Cemaat” maskeli Gülen yapılanması! İslami Cemaat ve yapılanmaları çökertmek için her türlü kumpas ve ihaneti yaptılar. Onlardan zarar görmeyen tek bir İslami grup yok. Kadın, çocuk, genç, yaşlı… Binlerce Müslümanı mağdur ettiler ve uydurdukları delillerle cezalandırdılar. Uydurdukları delillerle 20 -25 yıldır cezaevlerinde ölüme mahkum edilmiş yüzlerce masum Müslüman var…
Barış, özgürlük ve demokrasi vaatlerinde bulunan solcularımızın çoğu, “Gerici, yobaz, faşist, işbirlikçi…” gibi kendilerine ezberletilen ve aslında sahiplerine yakışan sloganlarla Müslümanlara saldırmayı ilericilik ve çağdaşlık sanmaktadırlar.
Mazlum Kürt halkı için kurtarıcı oldukları iddiasında bulunan birileri, Müslümanları ve İslami değerleri karalamak, itibarsızlaştırmak ve yok etmek için her türlü iftira ve saldırıları yapmaktadırlar. Bütün kötülüklerini İslam ve Müslümanlara mal etmeye çalışmakta, Kürtleri İslam’dan soğutmaya ve uzaklaştırmaya çalışmaktadırlar. Adam bu halkın kutsalı olan Kur’an’ı Kerim’i yırtarak, Kürt halkının geriliğini ve mazlumiyetini bu kitaba bağlayarak ondan kurtulması gerektiğini söyleyerek, görüntüleri Sosyal Medyada paylaşabiliyor…
Öyle bir sistem oluşturdular ki: makam ve mevki sahibi olmak için; şöhret olmak için; birilerine yaranmak için; kendilerini göstermek ve egolarını tatmin etmek için; ishal veya kabız olduklarında; gaz sıkışmalarında; mutsuzluklarında, içlerindeki kin ve fitne pisliklerini kusmak için; eşlerince azarlandıklarında… İslam ve Müslümanlara saldırdılar…
Ve galiba bütün bu ihanet ve saldırılar yetmemiş gibi, şimdi de birileri bilerek veya bilmeden alet olarak, tıpkı hariciler gibi mızrakların ucundaki Kur’an’a davet bahanesi ve “Uydurulmuş Din” gibi ucu açık ve yıkıcı, Müslümanları ve değerlerini itibarsızlaştırıcı bir saldırı başlatmışlar…
Allah aşkına! İslam ve Müslümanlar kadar “şamar oğlanı” olarak seçilerek, iftira, hakaret ve saldırılara uğrayan başka bir kesim var mı?
Devam edecek…
İhsan PINAR Tüm Yazıları