Gerçekten büyük bir tehlike neslimizi bekliyor. Bu tehlikeyi bertaraf etmek için çok acil önlemler alınmalıdır. Bu büyük tehlike çocuklarımızın ve kadınlarımızın geleceği ile ilgilidir. Gözlerimizin önünde çocuklarımız bu büyük tehlikenin içine girmektedirler. Bir an önce Elimizi onlara uzatalım. Etrafımıza baktığımızda edepten, ahlaktan gün geçtikçe uzaklaşan bir nesil geliyor. Bugün bozulan bu nesil belki bize zarar vermez ama çocuklarımıza, torunlarımıza ve gelecek olan nesillerimize büyük zararlar verecek.
Geçmişteki toplumların çökmesine ve ilerlemesine sebep olan en önemli unsurların başında ahlak, edep ve haya gelmektedir. Bunlardan yoksun olan insanlar ve nesiller sadece kendi nefislerini, şehvetlerini düşünür hale gelirler. Toplumun içinde bulunduğu sıkıntıları hiçbir zaman göz önüne almazlar. Şu anda toplumuz öyle bir duruma doğru ilerliyor ki yetişen gençliğin kafasında oluşan tek gerçek, şehvettir. Ben şehvetimi nasıl tatmin ederim düşüncesidir. Tabi bu sorun çok büyük köklü çözümler ile çözülebilir. Günü birlik politikalarla, günü birlik çarelerle bu sorun çözülmez. Başta yetkili olanların bu sorunu kökten çözmeleri için her yönüyle toplumu İMAN sahibi kılmaya çalışmaları gerekir. Tabii bunun için herkesi dolaşmaları, herkesin fikrini alıp onları ikna etmeleri ve bunun üzerine toplumu oluşturan etkenleri tespit etmeleri lazımdır.
Önce üniversitelerde köklü değişikliklerin oluşması lazımdır. Üniversitedeki gençliğin daha akıllı, toplumun faydasını düşünen, zevkinin peşinde koşmayan ahlaklı, hayalı, terbiyeli ve imanlı bir duruma getirilmesi lazımdır. Çünkü üniversitede yetişen şahıslar toplumun yöneticileri, idarecileri ve eğitimcileri oluyorlar. Eli kimin elinde olduğu bilinmeyen bir öğretmen nasıl ahlaklı bir toplum, hayali bir toplum yetiştirebilir. Din dersine giren öğretmen namaz kılmıyorsa, din dersine giren öğretmen edepli ve hayalı değilse, nasıl hayalı bir nesil yetiştirir. Doktor, mühendis ve idarecilerin tek derdi para kazanmaksa, paranın dışında hiçbir dertleri yoksa, toplumu düzene koyup ıslah etme noktasında bir çaba içine girmiyorlarsa, bunların toplumu düzeltme noktasında bir faydaları olmaz. Hatta toplumu bozmada ileri giderler. Diğer taraftan toplumumuzu hayasızlaştıran, karma eğitimin de bir an önce sona erdirilmesi gerekir. Çünkü karma eğitim neslimizi İlkokuldan itibaren birbirine karıştırdıkları için aralarındaki haya perdesini ortadan kaldırmaktadır. Haya çok önemlidir. Hadiste deniyor ki ‘’ Haya ve iman beraberdir.’’ Ve ‘’ Haya, imandandır.’’ Haya gidince imanda gider. İman ve haya olmayan bir nesilde ise sadece para kazanma hırsı ve şehvet peşinden koşma bilinci gelişir. Dolayısıyla lise, Ortaokul ve ilkokuldaki öğretmenlerinde bu bilinçle yetiştirilmeleri gerekir ki bu öğrencilere iyi bir eğitim versinler. Bu neslin bozulmasına engel olacak olan tek şey iman ve hayadır. İman ve hayası olan gençlik hiçbir zaman topluma zarar vermez. Başkasına zarar vermez. Başkasını kendi nefsi için kullanmaz.
Basın ve yayın neslimizi uçuruma doğru götürüyor. Bilinçli bir şekilde toplumu bozan programlar, diziler yapılmaktadır. İnsanları fuhşa özendirecek şekilde magazin programları ballandırılarak yapılmaktadır. Hangi sanatçı hangi sanatçı ile beraber olmuş. Hangi sanatçıyla nerede keyfini sürmüş, hangi sanatçı çıplak olarak denize girmiş. Hangi sanatçı bu çıplaklığı sayesinde ne kadar para kazanmış diye programlar ve filmler yapmaktadırlar. Dolayısıyla hangi televizyon programı açılsa, gençleri, kadınları ahlaksızlığa iten programlardır. Evet Kıymetli kardeşlerim: Eğer bu dünyada çocuğumuz emekleyerek yanan sobaya doğru gidiyorsa nasıl yerimizden fırlayarak, bütün çabamızla onu yanan sobadan uzaklaştırmaya çalışıyoruz. Lütfen bu gençlerimiz gözümüzün önünde cehennem ateşine doğru ilerliyorlar. Giyimleriyle, yaşamlarıyla ile her şeyleriyle o tarafa doğru gidiyorlar ve biz onlara engel olmayıp destek oluyoruz. Kızımız bizden kot pantolon istiyor, hemen en dar kot pantolonu alıyoruz. Çocukturlar, gençtirler kendileri için faydalı ve zararlı olanları tam olarak bilmezler. Evet anne babalar Bizim sorumluluğumuz sadece çocuklarımızı dünyaya getirmek değildir. Bir hadiste ‘’kimin üç kız kardeşi veya üç kızı varsa, bunları güzelce terbiye ederse ve onlara iyi davranırsa cennete gider. 2 tane de olsa gider.
Bu tehlikenin adımlarına kulak verelim ve ona göre tedbirimizi alalım. Yoksa yarın çok geç olabilir. Bizim çocuklarımız büyük bir bataklığın içine girerlerse onları çıkarmaya çalışırken, biz de bataklığa batacağız. Azgın sel sularına kapılan çocuklarını kurtarmaya çalışan anne babalar da suyun içinde boğuluyorlar. Onlar o bataklığa girmeden, o sel sularına kapılmadan önce onlara güzel bir ahlak, terbiye ve haram olandan uzak durmayı öğretelim. Tehlike çok büyük. Neslimiz Alevli ateşe doğru gidiyor. Hadiste belirtildiği gibi ‘’bir topluluğa idareci olanlar onlara nasihat ederek onları korumuyorsa cennetin kokusu dahi onlara gitmez.’’ Yani biz çocuklarımızı, neslimizi muhafaza etmeyerek ya da etmediğimizde bizim kurtulacağımızı sanıyorsak aldanıyorsunuz.
Allah bize güzel bir bilinç versin...