Haklıyım diye nara atarak mahalleyi birbirine katarken canı öylesine acımış ki sokağın ortasında olduğunu unutmuştu. Meraklı gözler başlarını camlardan çıkarmış seyre dalmışlardı…
25-30 yaşlarında ki düzgün giyimli bu genci. İsyan ettiği neydi acaba bu genç yaşında. Herkesin derdi vardı elbette. Ama bazısı yüreğinin isyanını söndüremiyor ki sesi göklere yükseliyordu.
Şimdi de hıçkırarak ağlıyordu. Mahallenin yaşlılarından sözü dinlenir amcası yanı başına oturmuş teselli ediyordu. Derdinin adı ‘Haksızlık Evlat ayrımı Adaletsizlik’ olduğunu ertesi gün mahallede dolaşan dedikodulardan duymuştum. Evlat yüreğin içindeki can demektir. Kaç tane olursa olsun hepsi de aynıdır. Ya da öyle olmalı diye düşündüm. Acaba böyle durumlarda kimler haklı Anne- babalar mı? Evlatlar mı?
Önce ebeveyn cephesinden bakalım: Dünyaya geleceğini öğrendiği andan itibaren canında taşır. Yemez yedirir giymez giydirir. Okusun mesleği olsun diye çırpınır. Üst seviyelere gelsin diye canını dişine takar Yeter ki evlatlarının geleceği çok iyi olsun. Torunları güzel bir ortamda hayata başlasınlar diyedir tüm amacı. Ya da öyledir niyetleri…
Hayata uygularken yaptıkları yanlışlıkları göremezler. Evlat ise okuyup iyi bir meslek edinerek, ahlaklı olup, düzgün bir yaşam ile ailesine teşekkürünü sunar. Yada evlatlık görevini yaptığı hissi kaplar Yüreğini.. Görünüşte bir eğrilik yok İki taraf da haklı...
Ama ne oluyorsa hayat insanoğlunu şeytana dost kılıyor. Ebeveynler zamanın akışında evlatlarının arasında ayrıma giden yolda çözümsüz kalıp, Kendilerince güçsüz olanı korumaya çalışırken, diğer evlatlarına yaptıkları haksızlığı göremiyorlar. Bu durum ister maddi acıdan İster manevi acıdan olsun. Doğru karar alamamış olmalarına Vicdan merhamet diye bir kılıf uydurmaları ne kadar doğru tartışılır. Gerçek cevabı ise vicdanlara bırakalım. Elbette korumalı sahip çıkmalı Ama bunun yolu diğer evlatları ağlatarak küstürerek olmamalı. Hatta o kardeşleri daha birbirine yakınlaştırmak için sevgi tohumunu serpmeliler. Oysa böyle davranışları kardeşler arasında uçurumlara sebebiyet getirir.
Evlat anne babasını ayırmadan sevebiliyorsa, Ebeveynlerde ayırım yapmadan sevmeli, koruyabilmeliler, mal dağıtımı yaparken hakları olanı vermeli. İhtiyaç sahibi daha fazla olan mağdur evladını koruma şeklinde diğer kardeşinin yüreğinden sevgiyle olumlu cevap alarak yapılmalı ki, kin ve düşmanlık doğmasın. Şeytan kaybetsin.
Ben de senin sütünle büyümedim mi?
Sen sabahlara kadar başımda
beklemedin mi?
Canından can değil miyim?
Suçum nedir bilemedim
annem
Beni hor gördün
ağlatıp beddualar salladın
sanki düşmanındım.
Sebepsiz ağlattın be baba,
kardeşimle ayırdınız bizi.
Artık sarılacağım büyüğümde
kalmadı.
Yanlış yaptınız be ailem.
Gel ablam, gel abim.
Biz el ele tutup onların yanlışlıklarına
yürümeyelim.
Mal mülk uğruna birbirimize
kurşun sıkmayalım.
Biz bir elin parmaklarıyız.
Büyükler küçüldüyse
bizler büyük olalım.
Sevgi dolu günleriniz olsun…