İmam Ali’ye (ra) sorulmuş. Devletin dini nedir? İmam: Devletin dini Adalettir. Devlet, bir şahıs değildir ki dini olsun. Devleti yöneten şahıslar halk arasında adaletli davransalar, toplumda huzur, barış ve mutluluk olur.
Devletin yargıç ve idarecilerinin yapacağı en önemli iş, toplumda adaleti tesis etmektir. Adaleti esas alan yöneticiler, toplumda terörün önüne geçerler. Adalet olmadığı zaman, insanlar kendi haklarını kendileri almaya çalışırlar. Böyle durumlarda başı boşluk olur. Adalet, toplumun bütün fertlerinde esas olmalıdır. Haksız kazanç elde temekten herkes kaçınmalıdır. Haksız kazanç: Hakkı olmadığı halde herhangi bir şeyi değişik yollardan elde etmektir. Çin’de hırsızlık suçlamasıyla adamın biri idama çarpılır. Kralın huzuruna getirilir. Son isteği sorulunca, elinde bir tohumun olduğunu ve bu tohumun bir saatte metrelerce boy attığını söyleyince, kral tohumu ekmesini adamdan ister. Adam, bu tohumun hiç hırsızlık yapmamış biri tarafından ekilmesi gerekir. Ben hırsızım. Bunu kraldan ister. Kral vezirine, vezir, başkasına topu atar. En sonda kralda kalır. Kral bu tohumu ekmekten vazgeçer ve adamı af eder. Adalet bekleyen insanlar her şeyden önce kendileri de adaletli ve dürüst olmalıdır. İşini yaparken rüşvet ve yolsuzlukla yapmamalıdır. Yöneticilerde, halktan rüşvet almamalıdır. Teklif edenleri tersleyip ifşa etmelidir.
‘’Devlet malı denizdir yemeyen kerizdir’’. Mantığı halkın içinden kalkmalıdır. Yöneticilerde hazineyi kendi şahsı malları gibi görmemelidir. Hazine halkındır. Halkın malını istedikleri gibi dağıtma hakkına sahip değildirler.
İdareciler adil olmadıkları zaman, halk onların sahip olduğu dini düşünceye karşı tavır alır. Bir süre sonra halk idarecilerin temsil ettiği dini düşünceden uzaklaşır. Ve onların dinlerini hedef alır.
Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allah´tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır. (Maide Suresi: 8)
İdareciler her durumda adil olmalıdır. İdaresi altında bulunan bütün halka karşı adil davranmalıdır. HDP’nin il binası önünde çocuklarını isteyen ailelere de, devletin içinde yuvalanmış çetelerin hukuksuz bir şekilde ortadan kaybettiği evlatlarını arayan cumartesi annelerine de şefkatle yaklaşmalıdır. Her iki annede evlatlarının yanlış işler içinde olmalarını istemezlerdi. Anne yüreğini rahatlatmak lazımdır. Annenin evladı terörist olabilir ama anne terörist değildir. Devlet kalbi kırık annelere şefkatli davranırsa örgütler bu anneleri kullanamaz. Devlet annedir. Babadır. Halkına karşı annelik şefkatini kullanmalıdır.
Devlet otoritesi en büyük hamidir(koruyucudur). Haksızlıklarla onun vasıtasıyla (yani hukuk yoluyla) mücadele edilir ve onun vasıtasıyla (tehlikelerden) korunulur. Şayet bu otoriteyi kullananlar, Allah’tan sakınmayı emreder ve adaletle hükmederlerse bu yaptıklarından sevap kazanırlar.Bunun aksine davranırlarsa (vebalini) çekerler.” (Müslim, İmare,43)
Adalet mülkün ve medeniyetin temeli, zulüm ise yıkım ve anarşinin sebebidir. Adalet İslam'ın en önemli esaslarından biridir. Müslüman Rabbine, kendisine, elinin altındakilere ve çevresindekilere zulmetmeyen, herkesin kendisinden emin olduğu kimsedir. Hz. Peygamber hayatı boyunca adalet ilkesinden ayrılmamış ve bunu ümmetine talim etmiştir. Kimseye haksızlık etmemiş, merhametli davranmış ve adaletle yönetilen bir toplum inşa etmeye çalışmıştır. Fakat tarih boyunca İslam ümmeti ne yazık ki iç karışıklıklardan çoğunlukla kurtulamamıştır. Ümmetin günümüzde ve geçmişte girdiği krizlerin ve iç çalkantıların temelinde adaletsiz yönetimlerin olduğu inkâr edilemez bir gerçektir. Kurtuluş adil, çalışkan, güçlü, şuurlu ve üretken bir toplumun inşasından geçmektedir.