Yasama, yürütme ve yargı erkinden sonra dördüncü kuvvet sayılan medya; ayrımsız tüm devlet organlarını halk adına denetler, ulaştığı bilgileri kamuoyu ile paylaşarak vatandaşlara bilgi verir. Halk ta bu sayede kendi adına yapılan işlemlerden bilgi sahibi olarak denetim sürecine katılır.
Halk ve kamuoyu adına hem denetleme hem de bilgilendirme görevi yapan basın; aynı zamanda halkın sorunlarını da kurumlara ileterek çözümüne yardımcı olur. Kurumlarda yaşanan aksaklıkları gündeme getirerek düzeltilmesi konusunda yardımcı olur. Sadece sorunları değil, yapılan hizmetleri ve faydalı çalışmaları da halka yansıtır ve halkta hizmet eden yöneticileri destekler. Aynı zamanda basın toplumsal konularda kamuoyu oluşturma görevi üstlenir.
Gazetecilerin 10 Ocak ve 24 Temmuz günlerinde başta siyasiler ve devlet kurumları olmak üzere STK’lar ve kamuoyu gazetecilerin günlerini kutlayarak, tebrik mesajları yayınlarlar. Bu mesajlarda genellikle basının halkın gören gözü, işiten kulağı ve konuşan dili olduğuna önemle vurgu yapılarak güzellemeler yapılır.
Söylem ve teorideki bu açıklamalar pratiğe ne kadar yansıyor diye sormak lazım.
Basın mensupları yukarıda yazdığımız görevleri yerine getirebilmeleri için en başta kurumlardan doğru ve zamanında bilgi almaları veya bilgiye ulaşmaları lazım ki; bunu kamuoyuna ve halka yansıtsınlar.
Konuya Batman özelinde baktığımızda birçok kurumun basına bilgi vermekten kaçındığını görmekteyiz. Yaygın ağa sahip ajans muhabirlerinden aldığımız bilgiye göre, görüştükleri birçok kurum müdürünün kurum çalışma ve faaliyetleri ile ilgili bilgi vermedikleri, “Bakanlık bilgi vermemizi yasakladı” diyerek bilgi vermekten kaçındıklarını söylüyorlar. Başta Valilik ve belediye olmak üzere bazı kurumlar bilgi ve röportaj verirken, bazı kurumlarda bu şekilde muhabirlerin önünü kesiyor. Birçok kurumda basına bilgi vermek yerine kendi web sitelerinde paylaşım yaptıklarını söylüyorlar. Peki, böyle bir durumda basının sıradan vatandaştan ne farkı kalır. Basın bilgi almaz ise halkı nasıl bilgilendirecek? Halk nasıl devlet kurumlarının icraatlarından haberdar olacak ve sizi denetleyecek?
Bir olay ve sorun olduğunda muhabir ve gazeteciler ilgili kurumdan olayın aslı ile ilgili birinci elden bilgi almak ister, ancak kurumlar vermezler. Eldeki bilgilerle haber yapılınca bu defada, “Neden bize sormadan haber yapıyorsunuz?” diyerek üste çıkmaya çalışıyorlar. Kurumlar yaşanan bu durumlarda muhabirleri suçlayacaklarına, önce kendilerine çeki düzen versinler. Batman'daki gazetecilerin en büyük sorunu kurumlardan bilgi alamama sorunudur. Zamanında düzgün bilgi verseler yanlış anlaşılmalara meydan verilmeyecek ve kimse de gereksiz yere töhmet altında kalmayacak.
Bakanlıklar gerçekten il müdürlüklerine bu talimatı göndermiş mi? Yoksa bunu söyleyenler işgüzarlık mı yapıyor bilemiyoruz. Oysa gazetecilere bilgi vererek yaptığınız hizmet ve icraatlarını halka yansımasını sağlayacak ve halkın beğenisini kazanacaksınız. Hem de bedava reklamınız olacak. Kendinize ve hizmetinize güveniniz varsa neden bilgi vermekten kaçınıyorsunuz?
Kurumlarımız ve STK’lar kurumsallaşmak istiyorsa öncelikle yaptıkları faaliyetleri basın eliyle kamuoyuna yansıtmaları gerekir. Devir reklam ve propaganda devridir. Zamanımızda resmi veya özel her kurumda “Basın ve halkla ilişkiler” diye departman kurulup basınla iyi ilişkiler kurulmaya çalışılıyor. Ancak zamanın ruhundan uzak kurum ve işgüzar yöneticiler basından kaçıyorlar. Anlamadıkları şu: İstediğiniz kadar hizmet ve çalışma yapın bu hizmetiniz kamuoyu ile paylaştığınız kadardır. Basına yaptıkları hizmet ve çalışmayı bildirmesi gereken kurumlar anlaşılmaz şekilde bundan kaçınıyorlar. Haklarında bir haber çıkınca da, “Bu bu hizmetleri yaptık onları niye yazmıyorsunuz?” diye sitem ediyorlar. Bu durum STK ve meslek odaları içinde geçerlidir.
Peki arkadaş! Siz basınla bunu paylaştınız da basın mı vermedi? Önce kendinizi ve kurumunuzu düzeltin, kurumsallaşma yolunda adım atında bu sorunları yaşamayın. Wesselam…