Taltif: iyilik ederek gönül alma ile birini nişan, madalya, aylık artırma vb. şeylerle ödüllendirme anlamına gelir.
Takdir etmek: Önemini, gerekliliğini, değerini anlamak, değer biçmek ve değerlendirmek anlamlarına gelir.
Toplum olarak maalesef bir işte veya olayda başarılı birini gördüğümüzde onu takdir etmek, taltif etmek ve onu bununla teşvik etme yerine hemen onun eksiklerini görmeye ve gündeme getirmeye çalışıyoruz. Bunu kıskançlıktan mı? Yoksa bilgisizlikten mi yapıyoruz? Anlamak mümkün değil.
Oysa hayat kitabımız ve Anayasamız Kur’an’a baktığımızda iman edip salih amel işleyen müminleri ALLAH’u Teala’nın övdüğünü ve mükafatlarını sıraladığını görüyoruz:
İşte birkaç örnek:
"Allah, mümin erkek ve kadınlara altından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetleri ve Adn cennetlerindeki güzel meskenleri vadetmiştir. Allah’ın rızası ise hepsinden daha büyüktür. Bu, kurtuluşun en büyüğüdür." -Tevbe Suresi: 72-
“Andolsun ki o ağacın altında sana biat ettikleri zaman, Allah müminlerden razı olmuştur. Onların kalplerinde olan (samimiyeti) bilmiş, üzerlerine sekinet indirmiş ve onları yakın bir fetihle mükâfatlandırmıştır.” -Fetih Suresi: 18-
Aynı şekilde tek önder ve örneğimiz Peygamber Efendimiz (S.A.V.)’in ashabını övdüğünü ve onlara uymamız gerektiğini bildirdiğini görüyoruz. Peygamber efendimiz ashabını: “insanlık tarihinin en hayırlı nesli” -Buhârî ve Müslim- ve “ümmetin en hayırlıları” -Müsned, V, 350- olarak tavsif etmesi gibi siyer ve hadislerde çokça örneklere rastlıyoruz.
Bizim bakış açımız ve anlayışımız ile Peygamber efendimiz ve salih insanların bakış açısı ve anlayışını şu örnekle anlamak mümkündür. O zaman ne durumda olduğumuzu göreceğiz.
“Hz. Peygamber ashabıyla beraber bir gün Medine’de yürürken yol kenarında bir köpek ölüsüne denk gelirler. Sahabelerden bazıları manzara karşısında “Bu leş ne kadar da pis kokuyor” demekten kendilerini alamazlar. Bu durum karşısında Allah Resûlü ise şu hikmetli sözü söylemiştir: “Köpeğin ne güzel dişleri var!”
İşte Peygamber bakışı ve anlayışı! Bir köpek ölüsünden bile güzel bir nokta çıkarmak. Herkesin iğrendiği bir olayda güzel bir nokta ve bakış açısı yakalamak.
Bizler ise, bir kardeşimizin veya akrabamızın çalışkanlığı ve başarısını gördüğümüzde onun bu başarı ve gelişme göstermesi karşısında, İslam kardeşliği gereği sevinmemiz, onu takdir ve taltif etmemiz gerekirken, maalesef başarısını küçümsemeye ve kusurlarını aramaya, yüzüne vurmaya ve toplumda dillendirmeye başlarız. Onun başarısına sevinip sahiplenmemiz gerekirken onun ayağını kaydırmaya çalışırız. 99 iyiliği olsa da, bir kusuru varsa, onu gözümüzde büyütür ve sürekli olarak o kusuru gündemimize alır ve onu işleriz. Sanki o bir, 99’dan büyükmüş gibi bir tavır takınırız ve o iyilikleri hiç görmeyiz. Bu ahlak İslam ahlakı değildir. Ve Müslümanlar olarak bu ahlak bize yakışan ve uyan bir ahlak olmadığını bilmeli ve ivedilikle terk etmeliyiz.
Aynı davranışı yakınlarımıza ve evlatlarımıza da yapıyoruz. Sadece kusurlarını görüp ona endeksleniyoruz ve onlara kızıyoruz. Onların iyilik ve güzel hasletlerini ise hep görmezden geliyoruz. Kusurlarımızı ve yakınlarımızın kusurlarını tabi ki görüp, onların izalesi için gayret gösterelim. Ancak bunu yaparken, iyi hasletleri ve güzel amel ve başarılı çalışmalarını da görüp takdir edelim. Gerekirse taltif ederek onları ödüllendirelim. Böyle yaparsak hem onları kazanmış, hem de onları iyiliklere teşvik etmiş oluruz. Aksi durumda “Ne yaparsam yapayım bir şey değişmiyor zaten?” düşüncesine ve vehmine kapılan gençlerimizi ve yakınlarımızı kaybederiz. Yanlış davranışlarda uyarmasını biliyorsak; güzelliklerde de ödüllendirmesini bilelim. Unutmayalım Kur’an’da sürekli cehennem ayetinden sonra cennetin güzellikleri ve mükâfatları zikredilir. Hayat tek yönden ibaret değildir.
Selam ve dua ile…