Çin’i Vuhan kentinde Aralık 2019 da ortaya çıkan ve 185 ülkeye yayılarak dünyayı tehdit eden corona virüs salgınındaki vaka ve ölüm sayısı artarak devam ediyor.
Bu hastalıkta her musibet gibi imtihandır. Bu imtihanın en zor kısmı da camilerin yüzümüze kapanmasıdır. Cuma hutbesinden, Mirac ve Berat kandillerini yaşamaktan mahrum olduk. Evden çıkamaz hale geldik, ölülerimize bile sahip çıkamaz, defin ve taziyelerini yapmaktan mahrum kaldık. Şimdi de Ramazan ayına çok kısa bir süre kalmasına rağmen; maalesef ne üç ayların manevi iklimini yaşayabiliyoruz, ne de Ramazan ayını karşılamanın coşku ve heyecanını yaşayabiliyoruz.
Görünen o ki; Ramazan ayını ve bayramını da aynı sıkıntı ve şartlarda yaşayacağız. Dünya bütün genişliğine rağmen bize dar geldi ve içeriye mahkûm kaldık. Artık beğenmediğimiz ve şükretmediğimiz hayattan monoton bir hayata mecbur olduk.
Bundan sonra yapmamız gereken; elimizden geldiği kadarıyla Kur’an, oruç ve ibadet ayı olan Ramazan ayını ailemizle birlikte en verimli şekilde geçirmek olmalıdır. Mübarek Ramazan ayına girmeden önce hanemizi ruhen ve fikren Ramazanın manevi iklimine hazır hale getirmeliyiz.
Ramazanı sadece açlık ve susuzluk olarak görmeyip, her yönden kendimizi geliştirmek için şimdiden evlerimizde mukabele geleneğini sürdürmeli ve Kur’an’la hemhal olmalıyız. İçeride geçirdiğimiz vakitlerimizi manevi bir reçete uygulayarak en iyi şekilde değerlendirmeliyiz.
Evet, Peygamber Efendimiz (S.A.V.)’in müjdelediği şekliyle; “Evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennem ateşinden kurtuluş” olan bereketleri ve hayırları ve Kur’an’ın indirildiği Kadir gecesini barındıran Ramazan Ayı’na yaklaşıyoruz.
Ramazan’ın, manevi ikliminden hakkıyla yararlanmak ve maddi-manevi yönden güzel bir ay geçirmenin hesabını yapmalıyız. Çünkü Ramazan ibadet ayıdır. Ramazan ümmetin ayıdır. Ramazan Kur’an ayıdır. Ramazan oruçla dirilme ve dayanışma ayıdır.
Bu ayda tüm amacımız Ramazan’ın, manevi ikliminden hakkıyla yararlanmak ve ibadetten haz alarak güzel bir ay geçirme odaklı olması gerekir. Cennet kapılarının açıldığı, cehennem kapılarının kapandığı ve şeytanların zincire vurulduğu Kur'an ayı, ibadet ayı, mağfiret ayı ve sabır ayı olan Ramazan'da, oruç tutan bizler nefsimizi terbiye edip, nefsani hastalıklarımızdan uzaklaşmamız ve ahlakımızın kemale ermesi için gayret göstermemiz gerekir.
Ramazan kardeşlik, dayanışma ve paylaşma ayıdır. Geçici olarak yeme-içmeden uzak kaldığımızda, fakir ve garibin halini anlar, nimetlerin kadrini bilir ve Rezzâk olan Allah’a hakkıyla şükretmemiz gerektiğinin farkına varırız.
On bir ayın sultanı Mübarek Ramazan ayı aynı zamanda kötü alışkanlıklara son verme, iyiden, güzelden yana yeni sayfalar açma fırsatı bizlere hayattayken verirken, bizler bundan ne kadar faydalanıp hayatımızda yeni bir sayfa açarak ALLAH’ın huzuruna ak yüzle çıkmak için gayret gösteriyoruz?
Ramazanı hayatımızda bir dönüm noktası ve fırsat olarak kabul edip, yaşantımıza bir çeki düzen verelim. Hep birlikte dilimizi, kalbimizi ve bütün hayatımızı Ramazanın ve orucun getirdiği güzelliklere göre tanzim edelim. Kur’an’ı okumaya ve anlamaya her zamankinden daha fazla vakit ayıralım. Oruçlarımızı şuurla tutalım. Yalnız midemize değil dilimize, elimize, gözümüze ve gönlümüze bizleri tüm kötülüklerden koruyan bir oruç tutturalım.
Unutmayalım ki; hayatımız Ramazan gibi olursa ahiretimizde bayram gibi olur.
Hakkıyla eda edeceğimiz ve faydalanacağımız huzurlu bir Ramazan geçirmemiz dileğiyle ALLAH'a (C.C.) emanet olun...
Selam ve dua ile…