Ayasofya Camii mücadelesi de, 15 Temmuz direnişi de egemen güçler ve işbirlikçilerine karşı alınmış yüce bir zaferdir. Kararın 15 Temmuz yıldönümünden hemen önce alınması da, batı emperyalizmi ve Hıristiyan haçlı ittifakına verilen en güzel cevap oldu.
15 Temmuz 2016 da ABD ve İsrail destekli FETÖ eliyle yaptırılan darbe ve işgal girişimi, ALLAH’u Teâla’nın o gece insanımızın kalbine verdiği iman, cesaret ve sêkinet sonucu, halkın tekbir ve salavatlarla ölüme meydan okuması ile tarihte ender rastlanacak kahramanca bir direnişle 251 kişi şehid ve 2 bin 196 kişinin yaralanması pahasına püskürtüldü. Halk 27 gün boyunca meydanlarda imanından aldığı güçle direnişi devam ettirdi. Halen bu mücadele devam ediyor. Aradan koca bir dört yıl geçti. O meş’um geceyi unutmak tabi ki mümkün değildir. O gece verilen bedel ve direniş sonucu “15 Temmuz ruhu” diye adlandırılan birlik, dayanışma ve ileriye dönük umutlar hükümetin politikaları ile sönmeye yüz tutacak bir noktaya geldiyse de; Ayasofya Camii ile ilgili küresel emperyalizm ve onların işbirlikçilerine karşı alınan net tavır, umutlarımızın yeşermesinin yanı sıra, halkın kahir ekseriyetinin takdirini kazandı.
1453 yılında İstanbul’un fethi ile beraber camiye dönüştürülen Ayasofya 1934 yılında korsanca bir yaklaşımla halka rağmen müzeye çevrildi ve sömürgeci Haçlı Batı dünyası memnun edilmeye çalışıldı. Aradan geçen 86 yıllık mücadele sonunda geçtiğimiz Cuma günü Danıştay 10. Dairesi, Ayasofya'nın camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararını iptal etmesi ile camiye çevrilmesi yönünde engelde ortadan kalktı. Danıştay, Fatih Sultan Mehmet'in Ayasofya'yı cami olarak halka bıraktığını ve cami olarak kullanılması gerektiğine hükmetti. Kararın açıklanmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan hemen Ayasofya’nın Diyanet’e devredilmesini sağlayan bir kararname imzalayarak süreci tamamladı.
Ayasofya’nın cami olarak tescillenmesi sürecinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte diğer mimarı da 15 yıl önce Danıştay’a başvurarak Ayasofya’nın ibadete açılması için süreci başlatan Sürekli Vakıflar Tarihî Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği’nin kurucu başkanı İsmail Kandemir’dir. Hepimiz ona ve emeği geçen herkese müteşekkiriz.
Aynı akşam “Millete Sesleniş” konuşmasında halka seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu kararla Ayasofya’nın 86 yıl aradan sonra yeniden, Fatih Sultan Mehmet Han’ın vakfiyesinde belirttiği şekilde cami olarak hizmet vermeye başlayabilecektir. Bu kararın milletimize, ümmete ve tüm insanlığa hayırlı olmasını diliyorum” dedi.
Hazırlıkları süratle tamamlayarak 24 Temmuz 2020 Cuma günü, cuma namazı ile birlikte Ayasofya’yı ibadete açmayı planladıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, herkesi, ülkenin yargı ve yürütme organları tarafından alınan Ayasofya kararına saygılı olmaya davet etti.
Ayasofya Camii’nin yeniden ibadete açılmasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, karardan duyduğu memnuniyeti ifade ederek, Ayasofya Camii’nin Danıştay'ın kararı ve Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle aslına rücu ettiğini ve kararın vatandaşlar tarafından büyük bir heyecanla karşılandığını söyledi.
24 Temmuz Cuma gününden itibaren Ayasofya'nın her yerinde ibadet edilecek. Erbaş, caminin isminde bir değişiklik olmayacağını, orijinal ismi olan "Ayasofya-i Kebir Camii" adının kullanılacağını kaydetti.
Ayasofya’nın cami olarak yeniden ibadet açılması sürecinde 86 yıllık zulüm boyunca nice alim, aydın, akademisyen, Müslüman öncü ve topluluklar yoğun bir çaba gösterdi ve bedel ödedi. Bunları temsilen vefat eden Bediüzzaman, Necip Fazıl Kısakürek, Necmettin Erbakan, Osman Yüksel Serdengeçti, Cahit Zarifoğlu ve Kadir Mısıroğlu gibi şahsiyetlere vefa ve teşekkür borcumuz var.
Milletimizin ve İslam coğrafyasının kahir ekseriyeti karara sevinip gözyaşları döküp, şükür secdesi ve sevinç gösterileri yaparken, Haçlı artığı sömürgeci güçler ve ruhunu kaybetmiş, ihanet bataklığına saplanmış Bizans tohumları da varsın kahırlarından çatlasınlar, patlasınlar. Bizler ve tüm ümmet 24 Temmuz’u aşkla-şevkle bekliyoruz. O gün orada olanlara selam olsun…