Sonuna kadar haklıdırlar. Haklı oldukları için ne yapsalar yeridir. Biz kendimizi onların yerine koyup düşünelim. Bize deseler ki, “malımız, canımız, kadınımız, oğlumuz ve her şeyimiz sizindir. Her durumda sizi destekleyeceğiz. Ne isterseniz sizinle beraberiz. Otursanız biz de otururuz. Kalksanız bizde sizinle beraber kalkarız. Canınız canımız, malımız malınızdır. Kızlarımız, kadınlarımız, oğullarımız sizindir. Sizinle beraberiz.”
Namus için adam öldüren insanlardan kızlarını isteyip dağa götürdüler. Kızları olmayanların oğullarını götürdüler. Mallarını istediler. Verdiler. Evlerini, kız ve kadınlarıyla onlara bırakıp dışarıda nöbetlerini tuttular. Oy istediler. Oyların yüzde seksenini onlara verdiler. Bir toplumun yüzde seksenini elde etmiş bir hareket baş kaldırmasında ne yapsın. Onlarda buna güvenerek şehir ve ilçelerde mevzi aldılar. Ve ‘serhildana’ kalkıştılar. Ama bu oy potansiyeli ayaklanmadı. Sahip çıkmayı bir kenara bırakalım, eylem yapan militanlarına kapıları dahi açmadılar. Sokakta bıraktılar. Kendileri için canlarını tehlikeye atsınlar, onlarda onları eve bile almasınlar. Olacak iş mi?
PKK, kendisini çağırıp destek vermeyen bu halka ceza vermek istedi. Bu sefer ceza şekli değişikti. Savaşı, çatışmayı onların evlerinin arasına soktu. Çatışmayı mahallelere soktu. Halkın huzur ve rahatını yok etti. Hangi halkın? Kendisine yüzde seksen ve üzerinde oy verip onlarla beraber baş kaldırmayan halka ceza verdi. Cizre, Silopi, Yüksekova, Nusaybin, Silvan, Varto, Sur içi, Bağlar vs. Siz desteklediniz. Sonucuna da katlanacaksınız. Ama bu seçimde HÜDA-PAR’a oy vererek hatanızı telafi edebilirsiniz. Onların karşısındaki tek güç onlardır. 1370 yıldır Kufeli hainlerin yaptıkları ihaneti anlatıyoruz. Hz.Hüseyin’i (R.A.) çağırdılar. Lakin sahip çıkmadılar. Hatta çağıranların bir kısmı onu şehid eden orduya asker olarak katıldılar. Öyle bir vahşet ile şehid ettiler ki, tarih bunu yazarken utanç duydu.
PKK kendisine destek verip onunla beraber ayaklanmayan bu halka ceza vermek istedi. Taraftarlarının yoğun olduğu bölgelerde çatışmayı başlattı. Yolları belediyenin araçlarıyla kazdı. Muhalif olanların iş yerlerini talan edip yaktı. Arabalarını benzin dökerek yaktı. Evlerinden onları çıkarıp evlerine yerleşti. Sokak aralarında güvenlik güçleriyle çatışmaya girdi. Devlette bunlara saldırdı. Geride sağlam kalan iş yerleri ve evlerden bir kısmı tahrip oldu. PKK bilinçli bir şekilde çatışmaları halkın arasına yaydı. Halk zarar gördükçe kendisine destek artacak diye düşündü. Halk kendisine zorla, tehditle ve güçle hakim olan kuvvetten daha güçlü bir kuvvet görünce, aradan çekilir ve yerine oturur. Sonradan en güçlü olana taraf olur. İsrail Oğulları Firavun’un zulmü altında perişan olmuşlardı. Erkek çocukları öldürülüyor, kız çocukları hizmet için sağ bırakılıyordu. Allah’u Teala Hz. Musa (A.S.) vasıtasıyla onları kurtardı. Bunlar çok güçlü bir kavim ile karşılaştıkları zaman, Hz.Musa’ya (A.S.), “Sen ve Rabbin gidin savaşın. Biz burada oturuyoruz.” dediler.
PKK bu halka kan ve gözyaşından başka bir şey vermiş midir? Evet, dinsizlik ve İslam’dan uzaklaşmayı vermiştir. Aldığı yüksek oy nasıl alınmıştır. Onu bilmeyen yok. Eğer bir sandıkta kullanılan oyların tümü bir partiye çıkıyorsa, bu oylarda şaibe vardır. Ancak diktatörlerin sandıkları bu şekilde olur. Muhalif oy demek ölüm ve sürgün demek olursa kim başka yere oy verir. Hele oy pusulalarını tek bir şahıs mühürlerse yanlış oy çıkar mı? HDP ‘nin aldığı oyları tahlil edersek, oyların büyük bir kısmı tehditle ve barajı aşmasalar, kıyamet kopar. Bizde kıyamete hazır değiliz, kıyamet kopmasın ve ortalık karışmasın, barış ve kardeşlik ortamı olsun diyen insanların verdiği oylar. Sandıkların başında duran şahısların, halkın oylarını kullanmaları ve halkı tehdit etmeleri sonucunda gelen oylar. Güçsüz olan Türk solunun ‘onlar vasıtasıyla güç kazanırım ve beraber yaşarız’ düşüncesiyle verdiği destek var. CHP ‘liler bile HDP meclise girsin diye çaba gösterdiler ve onlar için oy bile istediler. Kemal KILIÇDAROĞLU ortam tümüyle HDP’ ye kalsın diye memleketi olan Tunceli’den aday bile olmadı.
Şunu tüm samimiyetimle söylüyorum. Belki bazıları gerçekçi bulmaz. Seçimler Avrupa ülkelerinde yapıldığı gibi yapılsa yani hiç kimse baskı altına alınmasa, herkes serbest olsa, bu şekilde bir tablo çıkmaz. Seçimden önce ve sonra, seçim sonuçları ne olursa olsun, hiç kimse tehdit altında olmasa, millet can ve malından emin olsa HDP’ nin alacağı oy yüzde üçtür. Hele bu Kürt halkına onların din ve namusa düşman oldukları anlatılsa komünist bir partinin Müslüman halktan alacağı oy ne ise o oyu alır.
Türk ve Kürtlerin faşistleri hep beraber araba yakıyorlar. İnsanlara ırkından dolayı zarar veriyorlar. Plakaya bakarak işlem yapıyorlar. Ey batıdaki Türkler sakın orada çalışmaya gelen Kürt vatandaşlara zarar vermeyin. Onların bu terör olaylarıyla hiçbir ilişkileri yoktur. Onlar ekmek derdindedirler. Onlara saldırmanız karşı tarafın eline koz koymanıza sebep oluyor.
Hepimizin beraber yaşamaktan başka çaremiz yoktur. Hiç kimsenin gidebileceği başka bir yer yoktur. On binlerce aile dayı-yeğen olmuştur. Dayı ile yeğen, karı ile koca birbirinden kopmaz. Figen ile Selahattin’de birbirinden ayrılamaz ama ırkları ayrıdır.
Allah bize basiret ve İslam kardeşliğini versin. Bizi İslam’ın etrafında birleştirsin. Amin...