Yine bot faciası, yine mülteci ve ölenlerin dördü çocuk… Daha konuşmasını öğrenememiş bu masum ve günahsız çocuklar kimden ve kimlerden kaçıyorlar.
Batı ve emperyalist güçler; askerleri, ajanları, ideolojileri ve kültürüyle girdikleri yerleri tahrip ediyor, fitne ve fesat tohumları ekiyorlar.
ABD ve işbirlikçileri girdikleri Irak, Afganistan ve Pakistan’da bu son 15 yıl içinde 10 milyondan fazla insanın ölümüne sebep oldular. Bunların yarısından fazlası kadın ve çocuktu. Batının ileri karakolu olan İsrail, yıllardır kadın, çocuk ayırmadan insanları katlediyor. Emperyalistlerin desteklediği diktatörler yüzyıla yakın bir zamandır bu halkı çocuk, kadın, yaşlı, hasta, masum ayırımı yapmadan katlediyorlar. Sisi canisi meydanlarda toplanan halkı katlederken, Esed canisi uçak ve füzelerle yataklarındaki çocukları bomba ve kimyasal silahlarla katlediyor.
Batı emperyalizmi içimize soktukları ırkçılık ve partizanlık mikrobuyla bizi birbirimize düşürdüler. Daha düne kadar Müslüman, Hıristiyan, Yezidi… Bir arada barış içinde yaşarken, bugün parti ve ideolojiler için insanlar birbirinin boğazını sıkmakta ve birbirlerini öldürmektedirler. İçtihadı rahmet olarak değerlendiren ve teşvik eden bir dinin mensupları olan bizler, bugün mezhep savaşları yüzünden çok ağır bedeller ödemiş olan Avrupa- İngiltere- akıl ve teşvikiyle kardeşlerimizle savaş halindeyiz.
Söyleyin Allah aşkına! Cansız bedenleri Bodrum sahillerine vuran Kobané’li 4 yaşındaki Galip ve 2 yaşındaki kardeşi Aylan bebekler kimden veya kimlerden kaçıyorlardı.
Bu mazlumlar; asker, ajan, ideoloji, yönetim, kültür, diktatör ve işbirlikçileriyle ülkelerimizi yaşanmaz hale getiren emperyalist güçlerden kaçıp, emin yer gördükleri emperyalistlerin evine mi kaçıyorlardı?
Bütün araştırmalara göre yakın bir gelecekte Avrupa nüfusu yaşlanacak ve önemli bir kısmı obezite olacak. Genç nüfusa ihtiyacı olan Avrupa, mülteciler içinde gayri Müslim, okumuş kültürlü akademisyen ve kalifiye insanlar seçerek alıyorlar. Ölümü göze alarak Almanya’ya ulaşabilenler için ise Alman devletinin Hıristiyan olma şartını getirdiği- veya kolaylık sağlayacağı- iddia ediliyor.
Bu mazlum ve masum çocuklar, kadın-çocuk… Halkı bomba ve kimyasal silahlarla katleden katil Esed zaliminden mi kaçıyorlar.
Yoksa bu çocuklar; emperyalistlerin aramıza soktuğu ırkçılık, partizanlık ve mezhepçilik hastalıkları yüzünden komşu, kardeş ve hemşerilerini katleden, hayatı cehenneme çeviren bizler yüzünden mi evlerini, topraklarını terk ederek kaçıyorlar?
Evet, bu kötü filmlerin senaristi ve yönetmeni emperyalist güçlerdir; ama bu kötü rollerde figüranlık yapanlar da bizleriz.
Hiç kimse kendini kandırmasın ve bütün suçu muhaliflerine yükleme kolaycılığına kaçmasın. Siz kendinizi ne kadar masum göstermeye çalışsanız, o kadar suçlusunuz demektir. Irkçılık, partizanlık, mezhepçilik hastalıkları yüzünden çıkarılan kavgalardan hepimiz mesulüz. Tarafgirlik hastalığıyla bu ateşi alevlendiren, medyadaki yalan ve montajlarla yapılan fitne ve algı operasyonlarına alet olan herkes bu işlenen cinayet ve günahlara ortaktır. Barış için tarafları zorlamayan, fitne ve kavgalara karşı çıkmayan herkes bu suçlara ortaktır. Bağlı olduğu, desteklediği tarafın yanlış ve hatalarını görmeyen ve bu yanlışlara karşı çıkmayan herkes Aylan bebeklerin kaçmasından ve ölmesinden sorumlu olduğunu bilmelidir.
Ey Aylan bebek ve kendisi gibi ülkesinden kaçmak zorunda kalanlar, Ey kirli ve acımasız kavganın mazlum ve mağdurları… Emperyalistlerin ve nefsimizin oyununa gelen bizler, içimizde barış ve Adaleti sağlayamadık, sizlere sahip çıkamadık, Sizleri bu kirli kavganın dışında tutamadık, bir ağaç ve bir hayvana gösterdiğimiz sevgi ve itinayı sizlere gösteremedik… Sizlerden af ve özür dileme yüzümüz yok. Ama hepimizin sahibi olan Allah’ın, hiç kimsenin hakkını hiç kimseye bırakmayacağını biliyoruz.
Ve Yüce Allah, bu masum çocuklara, “Hangi suçtan dolayı öldürüldükleri sorulduğu zaman” (Et Tekvir Suresi 9. Ayet) Kimin ne mazereti olabilir ki?
İnsanı ve insani değerleri tüm farklılıklardan üstün görmek dileğiyle…