Corona hastalığının İçimizden kalkması için her şeyden önce ciddiye almak ve halkı güzel bir şekilde bilinçlendirmek gereklidir. Halk gerçekten bu konuda bilinç sahibi değildir. Halkın bir kesimi Corona diye bir hastalığın olmadığı, bunun uydurma olduğunu söylemektedirler ve buna inanmaktadırlar. Dolayısıyla bu kesim uygulanmak istenen tedbirlere uyumak istemiyor ve her fırsatta ihlal ediyor. Sadece yetkilileri gördüğü zaman uyuyor gibi görünüyor.
Bu kuralların tümüyle insanlarımızın hayatını kurtarmak için uygulanmaya çalışıldığını bilmemiz lazımdır. Diğer taraftan bu kuralların faydalarını tek tek halka açıklamak gerekir.
1- Maske: niye maskeyi takıyoruz. Maske, eğer hasta isek, bizdeki hastalığın virüslerini, mikroplarını diğer insanlara taşımayı önlemek için, virüsün maskede kalmasını sağlamak için maske takıyoruz. Eğer hasta değilsek, diğer insanların virüslerinden korunmamız için maske takıyoruz. Dolayısıyla bu maskeler her halükarda ister iç taraftan olsun, ister dış taraftan olsun mikro veya virüs bulaşma ihtimali olan bir maskelerdir. Yani bu maske bir hastalıktır. Dolayısıyla Bu hastalığı yerlere atmamız başkalarının hasta olmasına, belki ölmesine sebebiyet verir. Eğer biz bunu kasten yapıyorsak ve bu kasten yaptığımızdan dolayı bazı insanlar ölüyorsa, biz direkt katil oluyoruz. Ama biz bunu bilmiyorsak, o zaman katil durumuna düşüyoruz. Dolayısıyla biz bu maskeleri rastgele bir yerlere, çöp kutularına atamayız. Bunlar için ayrılmış olan atık maske kutularına atmak zorundayız. Bu maskeler burada 3 gün kaldıktan sonra mikrop yok oluyor. Dolayısıyla bu maske artık normal bir çöp haline gelmiş oluyor.
2- Sosyal mesafe: Uzmanların belirlediği en az mesafe 1,5 metre civarıdır. Biz daha fazla yakınlaştığımızda tehlike fazla olur. Ama 1.5 metreden ne kadar uzak birbirimize durursak o kadar daha iyi olur. Bu sosyal mesafe hastalığın bulaşma riskini azaltıyor. İki taraf maskeli olunca ve birbirinden uzak olunca haliyle bu mikroplar bulaşma imkanı bulmaz.
3-Temizlik: Ellerimizi, yüzümüzü, ağzımızı yıkadığımızda mikrob su ile beraber gider. Yemekten önce, yemekten sonra ellerimizi, ağzımızı yıkamak dinimizin prensiplerinden biridir.
4- Ziyaretleşme: Bizler birbirimizi ziyaret ettiğimizde, mikrobun kapalı alanlarda bulaşma oranı fazladır veya aynı anda hasta olan 4-5 kişi hasta olmayan ve hasta olan insanlarla yan yana oturdukları zaman bunların belki de değişik olan virüsleri birbirlerine geçer ve onlarda hastalığın daha fazla ağırlaşmasına sebep olabilir. Yani birinde virüs baş ağrısı yapar. Kiminde akciğerlerde, kiminde nefes borusunda, kimisinde midede, kimisinde tat alma duygusunu yok etme de etkilidir. Değişik virüs semptonları taşıyan hastalar toplandıkları zaman virüsleri birbirine geçebilir. Bu hastalığa bir çare bulununcaya kadar nişan, taziye ve taziyelerimizi yapmayalım. Törenleri, bayramlaşmaları askıya alalım. Evlenenler gürültü yapmadan evlensinler. Önemli olan evlenmektir. Kalabalık teferuattır.
5- Ekonomik endişelerden dolayı yapılan etkinlikler bize büyük zararlar vermektir. Ekonomik endişeden dolayı kazandığımız 2 lira, belki 100 lira zararımıza sebep olmaktadır. Turizmden kazandığımız 5 lira, hastalıkları tedavi etmek için onun yüz katını harcamaktayız.
Dolayısıyla Bizler kendimizi ve sevdiklerimizi korumak için kurallara uymak zorundayız. Bu hastalık vardır. Bulaşıcıdır ve bu hastalığın kurallarına uymayan insanlar başkalarının hasta olmasına, ölmesine veya kalıcı bir hastalığın kendisinde oluşmasına sebep veriyorlarsa, büyük bir vebal altındadırlar. Diğer taraftan hadis-i şerifte“Tâun hastalığı, Allah Teâlâ’nın dilediği kimseleri kendisiyle cezalandırdığı bir çeşit azaptı. Allah onu mü’minler için rahmet kıldı. Bu sebeple tâuna yakalanmış bir kul, başına gelene sabrederek ve ecrini Allah’tan bekleyerek bulunduğu yerde ikâmete devam eder ve başına ancak Allah ne takdir etmişse onun geleceğini bilirse, kendisine şehit sevabı verilir.” (Buhârî, Tıb 31; Ayrıca bk. Buhârî, Enbiyâ 54; Kader 15; Müslim, Selâm 92-95)
Kıymetli dostlar, biz bu hastalığa sabredersek, gerekli önlemlerimizi alırsak büyük bir fayda içinde oluruz. Ama dikkat etmezsek, kendimizle beraber birçok sevdiklerimizi toprağa koyarız. Bu işin son noktası bilinçli bir şekilde önem vermek ve tedbirleri uygulamaktan geçer.