Sanırım her ülkenin 90’lı yıllar gibi acı bir tecrübesi yoktur. Türkiye 90’lı yıllarda öyle bir kaosa sürüklendi ki insan hatırlamak istemez. Ama gel gör ki bundan gerek etkililer gerekte yetkililer başta olmak üzere hiçbirimizin ders çıkartmadığı anlaşılıyor.
Olan olaylara şöyle bir kuş bakışı baktığımızda eski kaos dönemlerinden ne DEVLET, ne PKK ne de HALK ders çıkarabilmiş değildir.
Bunu sıralayacak olursak başta devlet yetkilileri olan Ak Parti Hükümetinden başlamamız şarttır. Çünkü devletin her ne pahasına olursa olsun her şeyden önce birinci önceliği vergisini aldığı, kollamak ve korumakla yükümlü olduğu halkının hem hakkını hem de mal ve canını korumasıdır. Ama temaşa ettiğimiz kadarıyla önceliği bu olmadı maalesef.
Hükümetin içindeki eski ya da yeni fark etmeksizin kaosa götüren, kargaşayı çoğaltan, olay ve olanları yanlış okuyan yeteneksiz kurmay ve danışmanlarıyla yola devam etme basiretsizliğine inatça diretiyor olması güvenini bir hayli sarsıyor.
Devletin ‘tamam yanlış yaptık kabul ediyoruz ve görüyorsunuz şimdi de vuruyoruz’ anlayışı çok kıt bir düşünceden ibaret. Konuşulan konuşmalardan anlaşıldığına göre hükümet yanlış yaptığını kabul ediyor. Ama sadece kabul ediyor. Hiçbir danışmanına demiyor beni niye yanlış yönlendirdiniz. Yanlış bilgi verdiği için hiç kimseyi yanından uzaklaştırmış da değildir.
6-8 Ekim’de yükselen feryatları müzik melodileri gibi başbakana aktaran yetkililer hala aktarmalar yapmaya devam ediyor ne kadar doğru olduklarını varın sizler düşünün.
Cizre’de askeri karakola 100 metre yakın nur mahallesinde 9 saat gibi uzun bir zaman diliminde uzun namlulu silahlarla taranmadı mı mustaz’af ve kimsesizler? Hamile bir kadını çocuklarıyla beraber diri diri yakmak isteyen zalim ve zorbalara kim ses verebildi erkekçe. Devlet yetkililerinden hiç biri yüksek sesle ses etmedi. Hatta mazlumlara aslan kesilen vali beyin! Haberi bile olmamış(tı). Zannedilmesin ki, mazlumlara ses verilmese mazlumlar bitecek.
Zannedilmesin ki, göründüğü gibi mazlumlar kimsesizdir. Kimsesizlerin kimsesi olan Allah kimsesizlere yeterdir.
Kimsesiz mazlumlar 9 saat boyunca uzun namlulu silahlar altında feryat figan ederlerken devlet yetkilileri askerimiz-polisimiz ölmesin (elbette ölmesinler) düşüncesinde davranarak yardım göndermeyi düşünmediler bile. Ama iki ateş arasında kalan kimsesizlerin Allah ile arasında perde olmayan bir ahı vardı. Ve elbette cevap verilecekti. Rab Teala o 9 saati 24 ile çarptı ve 9 gün iki ateşi yakan sahipleri didişti.
Yanlış anlaşılmasın buna seviniyormuşum gibi iğrenç bir düşünceye kapıldığımı kimse iddia dahi edemez. Böyle kötü günlere sevinmemi Allah bahşetmesin. Ama sadece görünen tarafları analiz etmeye çalışıyorum.
Kısacası hükümete söyleyeceğim en baştaki önceliğim başarısızsa danışmanların değiştireceksin. Lamı cimi yok bu işin. Haa, diretiyorsan olacak olanların cürümlerini de üzerine çekiyorsun haberin olsun.