Çin’in Vuhan kentinde Aralık 2019 da ortaya çıkan ve kısa sürede yayılarak dünyayı tehdit eden coronavirüs salgını 10 Mart 2020’den beri ülkemizde görülmeye başlandı.
Geçen yıl alınan tedbirler ve kısıtlamalar sonrası yaz aylarında yaşanan “normalleşme süreci” ile tedbirlerde yaşanan gevşeme, toplumda var olan vurdumduymazlık ve sonbahar mevsimiyle havalarında soğumasıyla vaka ve ölümlerde artış yaşandı. Bunun üzerine 17 Kasım’da yapılan kabine toplantısında yeni kısıtlama kararlarını alındı ve o zamandan beri hafta sonları ile her gün saat: 21.00’dan sonra sokağa çıkma kısıtlaması getirildi. Aynı toplantıda alınan kararla hizmet sektörüne yönelik kısıtlamalar getirildi.
O günden beri uygulanan kısıtlamalar sonrası bahar mevsiminin yaklaşmasıyla normalleşme takvimi yeniden gündeme geldi. 17 Şubat’ta yapılan Kabine toplantısı sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, "İllerimizi Sağlık Bakanlığımızın belirlediği kriterlere göre dört gruba ayırarak mart ayı başı itibariyle kademeli normalleşme sürecini başlatıyoruz...” Açıklaması ile normalleşme sürecine resmen olmazsa da fiilen girmiş olduk.
Bu defa da hangi ilin durumu nedir? Hangi gruba giriyoruz? Gibi sorular sorulmaya başlandı. Aslında sokağa çıktığımızda çarşı-pazarda normalleşmenin çoktan başladığını görüyorduk. Maske takanda vardı, takmayan da. Kurallara uyanların yanı sıra uymayanlarda azımsanmayacak kadar çok olduğunu müşahede ediyorduk. Sokağa çıkma kısıtlamasının olduğu saatlerde bile, çok sayıda insanımızın çeşitli bahanelerle dışarda olduğunu görüyorduk. Kısıtlamalar nedeniyle başta hizmet sektörü olmak üzere birçok sektör adeta çökerken, bazı sektörlerde salgında büyüdükçe büyüdü.
Sonuçta hükümette baskılara daha fazla direnç gösteremedi ve önceki gün yapılan kabine toplantısından sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, alınan yeni kararları ve kontrollü normalleşmenin ayrıntılarını kamuoyu ile paylaştı.
Buna göre: Hafta sonu sokağa çıkma kısıtlaması düşük (mavi) ve orta riskli (sarı) illerde gündüzleri kaldırılırken, yüksek (turuncu) ve çok yüksek riskli (kırmızı) olan illerde bir müddet daha pazar günü devam edecek. Ülkemizin tamamında ise saat: 21.00 ile 05.00 arasındaki sokağa çıkma sınırlaması ise sürecek.
Türkiye genelindeki tüm okul öncesi eğitim kurumlarında ilkokullarda, 8'inci ve 12'nci sınıflarda eğitim öğretime açılacak; Düşük ve orta riskli illerde ilaveten ortaokullar ve liseler dâhil diğer kademelerde de eğitim öğretime başlanacak. Turuncu ve kırmızı olan illerde ise genel uygulamanın dışında sadece liselerdeki yüz yüze sınavlar yapılacak.
Restoran, lokanta, kafeterya, tatlıcı, pastane, kıraathane, çay bahçesi gibi yerler çok yüksek riskli iller dışında Türkiye geneli faaliyetlerini sabah 7 ile akşam 19 saatleri arasında yüzde 50 kapasite ile sürdürebileceği, düğün ve nikâh salonları, STK’lar ve meslek odaların kongreleri, halı sahaların açılması gibi önemli müjdeler verildi. Ayrıca kamunun çalışma saatlerinin tüm Türkiye'de normale döndürülecek. “İhtiyaç halinde valilikler farklı düzenlemeler yapabileceği” tedbir olarak açıklandı.
Kısıtlamaların gevşetilmesinin esnaf açısından olumlu buluyor ve ekonomik sorunların düzelmesini temenni ediyorum. Lakin inşallah geçen yıl yaşadığımız duruma düşmez ve sıkıntılarla karşılaşmayız. Bunun için tedbirlere uymamız ve “battı balık yan gider” düşünce yapısından kurtulmalıyız. Dikkat etmez ve vurdumduymaz davranırsak, yeniden ağır kısıtlamalar ile karşılaşmaktan kurtulamayacağız. Belki hükümet yine “Turizm sektörünü” düşünerek kısıtlamaları sezon sonuna kadar ertelese bile, Eylül-Ekim ayları gibi yeniden başlaması muhtemel kısıtlamalar ile hayatımızı zehir etmeyelim. Bu bilinçle tedbirlere azami derecede dikkat ederek, hayatımıza düzen getirelim. Yoksa ilimizin Mavi kategoride olması hiç birşey ifade etmez. Sonra sabır niyetine, “Bila sor be pênç qirûşê wê zede bê” (Kırmızı olsun beş kuruşu fazla olsun) Kürtçe atasözümüz ile kendimizi avutur dururuz.
Selam ve dua ile…