Kudüs İçin Türkiye Âlimleri Buluşması sonrasında, Filistin ve Kudüs için faaliyet gösteren, onu dert edinen sivil toplum Kuruluşları ve Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ortak kararıyla “Uluslararası Kudüs Haftası” 8 – 14 Mart olarak belirlendikten sonra bazı siyasi parti ve birçok sivil toplum Kuruluşları tarafından basın açıklamalarında bulunarak Kudüs için eller duaya kalkarken terör şebekesi ise protesto edilerek telin edildi.
Uluslararası Kudüs Haftası; her yıl Miraç Kandili, Hıttin Savaşı (Selahattin Eyyübi’nin Haçlılarla Savaşı) ve Selahattin Eyyübi’nin Mescid-i Aksa’yı Haçlıların elinden kurtarma tarihlerine denk gelen Recep ayının son haftasında Kudüs’e sahip çıkma Haftası olarak yad edilecek, Müslümanlar Kudüs davasına sahip çıkacak.
Yıllardır Ramazan ayının son cuması “Dünya Kudüs Günü” olarak ilan edilmiş ve bu gün, duyarlı tüm Müslümanlar tarafından sahiplenilmiştir. Terör şebekesi, basın açıklamalarıyla lanetlenerek telin edilmiştir.
8 – 14 Mart olarak açıklanan Kudüs Haftası bir öncekine alternatif değil bilakis destekçisidir. Gönül ister ki her an ve zamanda, her yer ve mekanda Kudüs konuşulsun, Kudüs anlatılsın. Ta ki gönlümüzde nakış olmasıyla beraber çocuklarımıza azatlığı hayal değil hedef olsun.
Hz. Ömer’in hilafet zamanında fethedilen Kudüs, asırlar boyu İslam adaletinin gölgesinde huzur içinde yaşamışlardır. Daha sonra haçlılar tarafından 88 sene süren işgalin ardından Selahaddin-i Eyyubi tarafından yeniden özgürlüğüne kavuşturulmuştur. Selahattin Eyyubi’in Kudüs’ü fethinden 13 asra yakın vakitte İslam beldesi olarak huzur içinde yaşamıştır.
Fakat 1948’den beri hastalıklı bir zihniyet olan siyonist terör şebekesi tarafından işgale uğramış, yerli halka kan kusturulmak suretiyle bu güne kadar zulme düçar edilmiş, her karış toprağı savaş alanına çevrilmiştir.
O günden bugüne küfür güçlerinin desteğiyle Siyonist terör şebekesi tarafından evleri yıkılan, açlığa ve yokluğa maruz bırakılan, hemen hemen tüm temel insan haklarından mahrum bırakılan Müslüman Filistinli kardeşlerimize sözde insan hakları savunucuları kör, sağır ve dilsiz davranmakla üç maymunu oynamayı alkışlar eşliğinde başarmışlardır.
Dünyanın bu siyonist çeteye kör ve sağır olmasını kenara bıraktım, açıktan bir şekilde hem de Müslümanların gözlerinin içine baka baka desteklerini en üst perdeden, en yüksek sesle deklare etmişlerdir.
Müslümanların düşmanı olan siyonistler ve emperyalistleri anladık, İslam ümmetinin bir an önce bitmesini istiyorlar. Peki Müslüman ülkelere neler oluyor. Kudüs ve Mescid-i Aksa konusundaki bu korkutucu sessizliği ve kahredici duyarsızlığı neye borçluyuz? Sebebi nedir?
Azımsanmayacak kadar büyük bir sıkıntıdır bu sessizlik ama bunu da geçtim. Daha vahimi ve kahredici olan başka mesele vardır maalesef. Keşke olmasaydı, keşke böyle bir şeye şahit olmasaydık diyeceğimiz tüyler ürpertici bir sahne var karşımızda. Zelilliğin bu kadarı da olmaz diyebileceğimiz bir vaziyet.
Bazı İslam ülkesi liderleri(!) mazlum kardeşlerinin sıkıntılarına merhem olup yanlarında yer alacaklarına, yüzleri hiç kızarmadan zalim düşmanlarının safında yer aldıklarını alenen beyan etmektedirler.
Halbuki Kudüs, İslam Dünyası için sıradan bir şehir, zulme uğramış bir belde ya da zimmete geçirilecek bir toprak parçası değildir.
Kudüs; ilk kıblemiz, yeryüzündeki ikinci mescidimiz ve üçüncü haremimiz olan Mescid-i Aksa’yı bağrında barındırmaktadır.
Kudüs, İsra ve Miraç mucizelerinin gerçekleştiği yolculuğun durağı, kutsal bir beldedir.
Kudüs, Hz. Ömer’in ve Selahattin Eyyübi’nin fethederek özgürleştirdiği, Müslim – gayri Müslim insanların bir arada huzurlu bir şekilde yaşam sürdüre geldiği, Müslümanlar tarafından hep himaye edilegelen bir İslam beldesidir.
Kudüs davası sadece Filistinlilerin veya Arapların davası değil, tüm Müslümanların ve de tüm insanlığın ortak davasıdır. Kudüs davası bir hak-batıl mücadelesidir. Kudüs davası zalimin ya da mazlumun, hakkın ya da batılın yanında duracağının göstergesidir. Kudüs davası ümmet için iman ve onur meselesidir.
İnşallah, hak yol olan Kudüs aşkı, iman ve onur bayraktarlığında Müslümanları bir araya getirmeye sebep olacaktır. Atılacak tüm adımlar, zahmet çekme neticesinde gösterilen tüm çabalar, ümmetin ve insanlığın uyanışına, Mescid-i Aksa ve Kudüs davasının özgürlüğüne vesile olacaktır.