İslamın iki bayramından büyüğü olan Mübarek Kurban Bayramına girmenin sevincini yaşıyoruz. Bayram kelimesinin aslı Farsça “bazrâm” veya “bezrem” kelimesi, sevinç ve eğlence günü manasına gelir ki Arapça’sı “iyd" Kurban Bayramı ise (Arabça: عيد الأضحى İ’d-ul Udhe'dir.)
Ramazan ve Kurban bayramları Hicretin 2. yılından itibaren kutlanmaya başlanmıştır. Kurban Arabça da 'Ke-ru-be' kökünden gelir. Manası yakınlık, yakınlaşmadır.
Hz.Enes (R.A.) şöyle anlatıyor : “ALLAH’ın elçisi Medine’ye geldiğinde, Medine’lilerin gülüp eğlendikleri iki günleri vardı. ALLAH’ın elçisi; “Bu iki gün nedir?” diye sordu. Onlarda : “İslâm’dan evvel sevindiğimiz günlerdir.” dediler. Bunun üzerine Peygamber(S.A.V.): “ALLAH size o iki bayram günlerine bedel, hatta onlardan daha hayırlı iki bayram günü ihsan etti. Bunlar Ramazan ve Kurban bayramlarıdır” dedi. -Ebu Davud Salat: 1295-
Kurban Bayramı denildiğinde bayramlaşma dışında iki önemli ibadet öne çıkar. Biri, Dinimiz İslam'ın şartlarından olan Hac ibadeti, diğeri ise adını verdiği kurban ibadetidir. Halk arasında bu bayrama 'Hacılar Bayramı' da denir. Bunu bilmeyen ve kendilerini aydın ve entellektüel zanneden bazı zevzekler, "Hac bu sene de kurban'a denk geldi" diye başlık atıp cahilliklerini ve kof fikirlerini ortaya döküyorlar.
Bayram insanları kaynaştırıp bir araya getiren en güzel vesilelerden biridir. Öyle ki, bayramda şahlanan yardımlaşma ve hediyeleşme ruhu yalnızca hayatta olanlara bağlı kalmaz, dünyadan gidip kabirlerinde bir Fatiha bekleyenlere kadar uzanır. Onların bu dileğini yerine getirmek için Müminler bayramda kabirleri ziyaret ederler; ruhlarına Kur'an'lar, Yasin’ler Fatiha’lar ve dualar okuyarak onları da sevindirirler.
Bayramları inanç ve ananemize uygun geçirmeliyiz. Tatil olarak değil de peygamberimizin bize öğrettiği şekilde idrak etmeliyiz. Müslümanın ölçüsü Kur’an ve Hz.Peygamberin sünnetidir. Kurban, müminlere Hz.İbrahim’in (A.S.) ve Hz.İsmail’in (A.S.) teslimiyetini hatırlatır. Kurban, insanın ALLAH'a yaklaşmasına ve O'nun rızasını kazanmasına vesile olan bir ibadettir. "Kurban" kelimesinde bu anlam vardır. İnsan kurban kesmekle İbrahim (A.S.) gibi ALLAH'a ve O'nun emirlerine bağlılığını, gerekirse O'nun rızasını kazanmak için her fedakârlığa katlanacağını göstermiş olur.
Müminler her kurban kesiminde, Hz.İbrahim ile oğlu İsmail’in ALLAH’ın emrine mutlak itaat ederek verdikleri başarılı sınavı tazelemiş ve kendilerinin de benzeri bir itaate hazır olduklarını temsili bir davranışla göstermiş olurlar.
Kurban, ALLAH’a yaklaşmaya vesile olmakla beraber toplumsal açıdan da birçok faydaları vardır. Toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutma konusunda önemli bir rol üstlenmektedir. Yalnız, Kurban ibadetinin faydaları sadece sosyal yardımlaşma ve mali bir yardım olarak düşünülmemelidir. Kurban; kesilecek sıradan bir hayvan değil, ALLAH’a yakınlaşmak için sunulan bir armağandır. Bu sebeple, her gün binlercesi kesilen hayvanları görmeyip, kurban kesmeyi tenkit konusu yapmak, hiçbir şekilde iyi niyetle bağdaşmaz.
ALLAH'ın hoşnutluğunu kazanmak için yapılan her şeyde esas olan iyi niyettir. ALLAH Teâla ancak takva sahiplerinin yapmış oldukları ibadetleri kabul eder. Kurbanda da böyledir, iyi niyet ve ihlas esastır: "Onların (kurbanların ) ne etleri ne de kanları ALLAH'a ulaşır. Fakat O'na sadece sizin takvanız ulaşır...'' -Hac Suresi: 37-
Peygamberimiz de bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır: "Ademoğlu kurban bayramı günü, ALLAH katında kurban kesmekten daha sevimli bir iş yapmamıştır. Şüphesiz ki o kesilen kurban kıyamet günü boynuzları ve kılları ile gelir. Hiç şüphe yok ki, kurbanın kanı yere düşmeden önce ALLAH katında kabul görür. Öyle ise gönüllerinizi kurban ile hoş edin." -İbn-i Mace ,Edahi,3;6-
İslâm alim ve müctehidleri kurbanın hükmü hakkında farklı ictihadlarda bulunmuşlardır. İmam Azam Ebu Hanife'ye göre kurban vaciptir. Şafii, Maliki ve Hanbeliler ile Hanefilerden İmam Ebu Yusuf'a göre ise kurban vacip değil, sünnet-i müekkededir.
Anlamı yaklaşmak olan Kurban, insanın ALLAH’a yakınlaşmak amacıyla yerine getirdiği bir ibadettir.
Kurban, ALLAH için her şeyinden, en önemlisi de nefsinin bencil istek ve tutkularından arınmaktır. Ve en yakınını dahi feda edebilecek kadar yüreği ALLAH aşkı ile dolu olan Hz.İbrahim’in mübarek hatırasıdır. Kurban, nefsini ALLAH için kurban ederek arınmaktır. Ölümlüyü, ölümsüze tercih etmektir kurban…
Bu yıl Kurban Bayramında geçen yıl kurban eti dağıtırken vahşice şehid edilen Yasin Börü ve arkadaşlarını da yâd edelim. Onlar adına düzenlenen “Yasin Börü'nün ulaştıramadığı kurban etini siz ulaştırın” adlı kampanyaya destek vermeyi unutmayalım. Kurban verelim ancak kimseyi kandan beslenenlere kurban vermeyelim.
Son olarak! Bayram sevincimizi gönlümüzce yaşayalım. Ancak bölgemizde ve İslam coğrafyasında Müslümanlara yaşatılan zulmü ve orada yaşayanların acılarını, sıkıntılarını hiç değilse yüreklerimizde hissedelim. En azından onlar için dualarımızı esirgemeyelim.
Rabbim hepimizin diğer ibadetler ile birlikte Kurban ibadetinin ve Bayramının anlamını idrak ederek yaşayan, bayramı sadece kendisine değil diğer Müslümanlara da yaşatanlardan eylesin. Bu hisler ile tüm İslam âleminin mübarek Kurban Bayramını tebrik eder, Hakk’a ve halka yakınlaşmaya vesile olmasını temenni ederim. Rabbim yaptığımız ibadetlerin anlamına erişebilmeyi ve daha nice bayramlara kavuşmayı nasip eylesin.
Selam ve dua ile hayırlı bayramlar...