Lütfen bekleyin..


Mehmet Ziya Gümüş

Sağanak Bela Ve Musibetler

18 Ağustos 2021, 18:59 - Okunma: 683

Cezaevlerinde ortak alan diye mahkûmların haftada bir spor yapmak için kullandıkları bir alan vardır. Bu vesile ile farklı koğuşlarda kalan mahkûmlar birbirlerini görebilmektedir.

Bir seferinde bizim koğuş ile Seyda Mella Mizgin’in bulunduğu koğuş beraber ortak alan dediğimiz bu mekâna çıkmıştık. Böyle durumlarda Seyda hepimizle tek tek ilgilenir, hal hatırımızı sorar, biraz da sohbet ederdik…

O gün konumuz Arapça derslerimiz idi. Sonra söz döndü dolaştı her esirin gündeminde yer edinmiş, ajandasında bulunan bela ve musibetlere geldi. Seyda bana: “Birayê Ziya! Biz bela ve musibetleri genelde aynı cümle içinde ve aynı haller gibiymiş kullanıyoruz. Oysaki bela ve musibetler farklı şeylerdir. Kur’an-ı Kerim’de peygamberlerin ve müminlerin karşılaştıkları zorluklardan bahsedilince imtihan anlamındaki bela kelimesi kullanılır. اذ ابتلى ابراهيم ربّه بكليمات Vaktiyle rabbi İbrahim’i bazı kelimelerle imtihan etmişti, sınamıştı… (Ha birde burası mef’ulun zaruri olarak failden önce geldiği durumlara örnekti, diyerek araya gireyim J)

 هناك ابتلي الملؤمنون و زلزلوا زلزالا شديدا O zaman müminler büyük bir imtihandan geçirildiler ve çok şiddetli bir şekilde sarsıldılar. (Ahzab 11) انا بلوناهم كما بلونا اصحاب الجنّة  bahçe sahiplerine bela verdiğimiz gibi, onları imtihan etmemiz gibi onlara da bela vermiştik, imtihan etmiştik. (Kalem Suresi)” … Seyda böyle bir giriş yapmış ve konuya açıklık getirmişti.

O zamanlar ben de hafızlıkla ilgilendiğim için okuduğu ayetler de böylece aklımda kalmış… Birbirlerine yakın anlamları olsalar da bela ve musibet arasında farklar vardı. Mana açısından iç içe geçmiş kavramlardır. Bela, imtihan anlamına gelirken, musibet başa gelen imtihanın doğurduğu sıkıntılı ortamdı. Veya başa gelen kötü hallerin tümüne musibet diyebiliyoruz. Çünkü Kur’an-Kerim kötü durumlar için musibet kelimesini kullanır.

Kur’an-ı Kerim’in ilgili ayetlerine baktığımızda, gerek bela olsun gerekse musibet olsun gönderilmelerinin amaçları vardır. Ya aklımızı başımıza almamız için gelirler, ya göstereceğimiz sabra ve takınacağımız tavra göre derecelerimizin yükselmelerine vesile olurlar ya da Allah etmesin helâkımıza sebep olurlar.

Şu bela ve musibet konusu çok geniş bir konudur. Başımıza bela ve musibetlerin art arta geldiği şu günlerde bu konuya biraz eğilmek ve bilgi edinmek yararlı olacaktır. Bu krizden faydalanarak Allah katında derecelerimizi yükseltmek için bir fırsata çevirebiliriz.

Keşke Seyda şu an yanımda olsaydı da –edebimizi yine muhafaza edelim- daha doğrusu ben onun yanında olsaydım ve ona sorsaydım; “Seyda son yıllarda başımıza sağanak halinde yağan bir şeyler var; depremler, kışın çığ, yazın yangınlar, seller, yıkımlar, huzursuzluklar ve hastalıklar bunlar bela mıdır yoksa musibet midir?”

Yoksa bunlar düpedüz birer felaket midirler? İşte tam da burada ortaya yeni bir soru, daha doğrusu yeni bir başlık ortaya çıkar; felaketlerden kurtulmanın yolları nelerdir?

Yazım buraya kadar…

  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları
19 gün önce
89 gün önce
124 gün önce
159 gün önce
180 gün önce
313 gün önce
320 gün önce
383 gün önce
390 gün önce
432 gün önce
474 gün önce
479 gün önce
576 gün önce
610 gün önce
653 gün önce
752 gün önce
766 gün önce
772 gün önce
842 gün önce
891 gün önce
954 gün önce
1052 gün önce
1080 gün önce
1100 gün önce
1115 gün önce
1130 gün önce
1164 gün önce
1184 gün önce
1255 gün önce
1260 gün önce
1270 gün önce
1290 gün önce
1300 gün önce
1306 gün önce
1311 gün önce
1318 gün önce
1367 gün önce
1381 gün önce
1388 gün önce
1402 gün önce
1437 gün önce
1444 gün önce

RSS
© 2024 - Batman Basın
bmV0aGFiZXJ5YXppbGltaS5jb20=