O NEYDİ? BE BATMAN!

O neydi? Be Batman! O ne muhteşem kalabalıktı... Başı olup da sonu olmayan mahşeri kalabalık... Ne sizleri oraya toplatmıştı da haykırıyordunuz Muhammed Nebi'yi. O ne coşkuydu milleti coşturduğun, aşkını doruğa çıkardığın. Çok güzel bir şekilde Hüseyinlerin diyarı olduğunu da bu millete kanıtladın. Boşuna öncülük etmedin öncülere, değerliler değerine değer katmadı öylesine. Değersizleştiremediler seni değersizler değersizlikleriyle. Senin değerine değer katmak isteyenler, kocaman bir dağı iğne ile delmeye başladılar. Her ne kadar büyük bir kayaya rastlarlarsa (esaret, hicret, tecrit, şehadet ) o kayadan nadide birer mücevher meydana geliyordu. Ve Elhamdülillah o mücevherlerin her bir tanesi güller ekili bahçeler yetiştirdiler. Buna hınca hınç dolan meydanlar şahit.

Hepiniz(miz) şahit oldunuz değil mi? Nebinin aşkına, Batman'ın nasıl sahip çıktığını... Sırılsıklam aşk derler ya aynen öyle oldu Batman'ın. On birinci yılına girdi geleneksel kutlu doğum etkinlikleri. Özellikle son iki yıldır Batman'ımızda adeta gök yarılıp Rab-ı Zülcelal’in sağanak sağanak rahmetine müşerref oldu katılımcılar. Allah'ın rahmetiyle sırılsıklam ıslanmayan kimse kalmadı adeta. Davetliden davet edenlere kadar, katılımcıdan konuşmacılara, sanatçılara kadar Allah'ın rahmetine gark oldular, şeref buldular Resul-i Zişan misafirleri.

İlah'ın şefkat bakışlarına o kadar muhtacız ki, bunu hiç bir kalem yazmaya cesaret edemez. Bil(mey)erek yaptığımız onca hataya ancak rahmeti-şefkati annelere öğreten Rahman-Rahim olan rab, Setter ismiyle setr eyler. Ne kadar da aciziz aczimizi bilmeyerek, Hak Teâlâ'nın kurallarına kafa tutuyoruz. Kendimize, Kime, niye, nasıl güvenebiliyoruz. Neyimiz var ki, hangi hak ve yüzle Rab Teâlâ'nın sevgili Resulünün takipçisi ol(a)muyoruz.

Özellikle belirtmeden geçemeyeceğim. Bu etkinliği düzenleyenden-katılana, görevliden-katılan (az da olsa) basına kadar herkese minnettarız. Böyle bir etkinliği düzenlememiş olsalardı kesinlikle bu kadar salavat-ı şerifler, tehliller ve hatimler okunmazdı. Bunu bizler halk olarak yılın tamamına yaymamız teşvik etmemiz gerekir. Yoksa her şeyi Peygamber Sevdalılarından beklersek çok abes düşünmüş oluruz. Herkes bu milletin ıslahı için elini taşın altına koyması gerekmektedir.

Basının bu gibi etkinliklere sansür uygulaması da çok manidardır. Küfre çalışan basının yer vermemesi normal karşılanabilir, ama sözde İslami olan medyanın görmezden gelmesi aklıma yıllar önce olan bir olayı getirdi. İslami bir derneğin insani vazifesini yaptığı bir basın açıklaması. Şehir İstanbul, yer Taksim meydanı, konu Filistin. Meydan hınca hınç dolmuş, hep bir ağızdan İsrail’e lanet getiriyorlar. Hemen yanı başımızda kendilerini solcu olarak tabir eden bir grupta (sayıları iki elin parmağını geçmezdi) basın açıklaması yapıyordu. Arkadaşım güldü ve bu da basın açıklaması mıdır? dedi. Program bitti evimize gidip, haber kanallarını izliyordum. Bir baktım ki, solcu grubun basın açıklamasına yer verdiler. Bekledim bekledim ama nafile İslami derneğinkine sözlü olarak da değinmediler. Hem de bunu yapan (sözde) İslami bir kanal.

Hâsılı küfre hizmet eden medya hiç bir zaman tarafsız davranmadı. İslami yapılar ise ısrarla "TARAFSIZ" olduklarını belirtiyorlar. Mümkün değil İslami bir medya tarafsız o-la-maz, olmamalı. Hep Müslümanların tarafında yer almalıdır. Müslümanların sesi soluğu olmalıdır. Uyanmak uyandırmak uyarmak dileğiyle Allah'a emanet olunuz...