Bilinmeyen bir yere yolculuk yapmak, hayallere dalarak yol almaktır.
Heyecan dolu zamanları valizinize koyup, kalbinizin hızlı atışlarının ritminde seyir almaktır.
Simsiyah yüzlerine nur yansımış kullara bakarken şaşkınlığınızı gizleyememektir.
Yoksulluğun cennetine hüzünle dokunmaktır.
Beyaz teninizin hüsrana boyanmasıdır.
Al yanaklarınıza gözyaşlarınızın eşlik etmesidir.
Bir bayram sabahı, alışılmışın çok uzağında evlatlarınızın elinizi öpemeyişi... Ananızın eline dudaklarınızın değmeyişi. Soğuk ve kara toprakta yatan babanıza Fatiha okuyup babanızın yaşlı gözlerlerinizi silemeyişi. Yaşanmayan bir bayram sabahını yaşamak, ama huzur ve sevgi ile... Hamd ve şükür ile.. Gerçekten alışılmışın dışında bir sevgi dolu bayramdır. Var mı böyle hatıralarınız? Eğer yoksa inanın bir yanınız eksik kalmış o zaman dostlar.
Ayakları çıplak, üstleri yırtık pırtık, ama kömür karası gözleri parlıyor hepsinin. Beyaz dişleri nasıl da ortada kalıyor gülüşünce kıvırcık saçlı, kara melek çocuklar. Onlar da çocuk, bizimkiler de çocuk. Bayram onların da hakkı değil mi? Suçlular mı yoksa? Siyah oluşlarından mı? Bir yetimhaneye doğru yol alırken bizler, arabanın camından çevrenin yoksulluğuna bakıyorken, neler geldi geçti aklımdan. Ne hüzünlere hoş geldin dedi yüreğim. Kalbim hızlı atmaya çoktan hazırlanmıştı bile.
Bir ara sokakta durdu arabamız. Küçük,etrafı yağan yağmurla çamura dönmüş, topraklarla dolmuş, yürümekte güçlük geçtiğimiz bir sokak burası. Ve yetimler ile dolu, küçük bir hanenin kapısının önünde, bizi bekleyen nur yüzlü kara melekler doluşmuş. Öyle şaşkınlar ki, bize uzunca bakıyorlar. Uzun zamandır görmediğim eski dostlarım gibi, aralarına dalıp tek tek öpüp sarılınca, şaşkınlıkları sevgiyle yer değiştiriyor. Anlıyorum ki, en güzel dil beden dili, yani sevgi sunumu.
Bir tanesi gözlerime bakarak "Benim babam öldü" diyor. Artık yüreğim daha fazla dayanamıyor, gözlerime ağlama iznini veriyorum. Benim ağladığımı gören görevli bayan şaşkınlıkla bana : "Ne oldu?" diye sordu. Ben de yetimim tıpkı bunlar gibi diyebiliyorum. "Cennette buluşacağız." deyip, çocuklara kendi dilleriyle dua edelim diyor. O an Rabbim seni sevmek ne büyük huzur, sana sığınmak sonsuz mutluluk diye mırıldanıyorum.
Bayramın ruhunu yaşamak için yola çıkmıştık. Kurbanlar kesilirken başlarında tekbir alıp onları Allah'a yolluyorduk. Nasıl da boyunlarını uzatmışlar, elleri bağlı bekliyorlardı. Şaşkınlıkla seyrettim. Teslim olmuşlardı Rabblerinin emrine. Bir de şunu anladım ki, can teslim etmek zormuş. Kurban bayramı et bayramı değilmiş, bir kez daha idrak ediyoruz. Rabbim İsmail'i koç ile kurtardın. Bizlere yaşattığın ibretlik olaylardan ders alabilmeyi nasip eyle.
Gel göklerden koç'um. Seni yollayayım sırat'ı mustakime. Bekle beni yol başında bineyim üstüne. Yolları zor olacağı zamanda bana yoldaş ol. Kılların adedince sevap yazmıştı Rabbim bizlere. Şimdi al gel sevapları gidelim Cennet'e. Yetimleri seven bu yüreğimi cehenneme atma Ya Rabb. Rızan için akan gözyaşlarım ile söndür ateşini Cehennemin. Bayram eyle bize Cennet müjden ile. Bize de İbrahim(A.S.)sevinci yaşat Ya Rabb.
Bayramlarımız senelik olmasın. Gülümseyerek verilen bir selam, ağlayan bir yüreğe bayram olur kim bilir. Sevdalı bir kalbe merhem olur. Bize ve dünya günahlarımıza kefaret olur. Belki ta uzaklara yolladığımız bir selam kurtarır bizi. Sevgilerimle...