Biliyorsunuz “Nasılsınız?” sorusunun sabit ve klasik bir cevabı vardır; “İyiyim.” İyi olmayanlar da “iyiyim” der, âdeti bozmaz. Ekonomiye de bu pencereden bakıp ekonomiyi her zaman iyi gören ama ne yazık ki iyi görmeyen bir kesim var.
Köşe yazarının görevleri arasında halkın gündeminde olan, şahit olduğu yaralı, durumları kritik meseleleri laboratuvara götürüp yapabiliyorsa tahlil etmek, sonuçları doktora göstermektir.
Köşe yazarı aynı zamanda hayatın köşe başlarını mesken tutarken, bir görevi de yol ve zemin kontrolü yapıp çöküntü ve çukurları haber vermektir.
Her zaman ve ahvalde hakikatleri toplum yararına dile getirmektir.
Yöneticiler karanlık yollara saptığında ellerine el feneri tutuşturmaktır.
Ufuk çizgisini görülebilsin diye yol buğulandığında silecekleri çalıştırmaktır.
Kanaat oluşturmaktır.
Yoksulların sahipsizlerin seslerine ses olmaktır. Düşenin dostu olmaktır.
Yola düşen taşları küçükse kaldırmak, büyükse yetkililere haber vermektir.
Mahallede yangın çıktığında bildirmektir.
O zaman görev başına diyelim ve arz edelim; vatandaştan gelen tepkilere paralel olarak kooperatif marketler gibi piyasaya yapılan rötuşların hiçbir derde deva olmayacağı, milletin bu marketleri “Uygunluk” üzerinden gırgıra aldığı bilinmelidir.
Daha önce bu hükümete sınırsız bir güven vardı. Şimdi ise yaptıklarının ciddi ciddi sorgulanmaya başlandığı görülmelidir. Maaşlarının ve gelirlerinin eridiğini, geleceklerinin karardığını, fakirleştiklerini gören vatandaşların derin düşüncelere daldığı, bu sessizliklerinin fırtına öncesi bir sessizliği andırdığı bilinmelidir.
50’inci kattan düşen adamın aşağıya doğru düşerken yere çakılana kadar her katın hizasına geldiğinde “Şimdiye kadar her şey normal” diyerek kendisini rahatlatan kişinin düşüncesinden arınmalıdır.
Kiralardaki fahiş fiyat artışı gündemde bir süre kaldı sonra da sap olup fakirin yüreğine saplandı. Fakir fukaranın-garip gurabanın kira fiyatları nedeniyle çıkan iniltileri duyulmalıdır.
Ekonominin sağlık sorunlarının olduğu bilmenin yetmeyeceği ameliyat masasına yatırılması gerektiği ortadayken gerekli adımlar atılmalıdır.
Büyük bir kesim alım güçlerinin iyice düştüğünü iliklerine kadar hissederken, beri tarafta küçük bir kesimin alım güçlerinin güçlendiğini görünce yine iliklerine kadar strese girdiği, milletin psikolojisinin kulak kristalleri gibi yerinden oynadığı, haliyle milletin dengesinin bozulduğu görülmelidir.
Eğer çevremi anket olarak kabul edecekseniz hükümete müthiş bir tepki olduğunu söyleyeceğim. Ve işin ilginç tarafı da “Artık bu hükümetle olmaz” diyenlerin sayısının bir hayli arttığını bildirmemin üzerime vacip olduğu için yazmak durumunda olduğum bilinmelidir. Bununla beraber CHP’den de bir beklentilerinin olmadığını CHP’liler bilmelidir. Netice itibariyle millet bunalımdadır.
Merkez üssü Ankara olan Richter ölçeğiyle 9.0 şiddetindeki ekonomik depremden evlerinin temellerinin harcında para olmayan her aileyi sarstığı not edilmelidir.
Gelir-gider tahterevallisinde, tahtrevallinin gider ucunun havada asılı kalmış olduğu, göze fazlasıyla battığı bilinmelidir…
Zammın ve gamın at başı gittiği görülmelidir.
Çözüm mü? Hükümet bir süreliğine dev yatırım, dev açılış gibi milletin şalterini ısıtan faaliyetleri bir kenara bırakmalı, mini yatırımlarla vatandaşın birbirine yapışan cep bezlerinin açılışını yapmalıdır. Cep bezlerinin birbirlerine yapışmaması için kâğıttan engeller koymalıdır. Vatandaşın statik elektriği alınmalıdır.
Bazen her gün bazen de günaşırı radyomuz Aksa FM’i arayan kendi açısından gördüğü eksikliklerimizi bizi telefonda arayarak söyleyen bir dinleyicimiz var. Telefonu kapatmadan önce de bize: “Kızmıyorsunuz değil mi? Ben sizin iyiliğiniz için söylüyorum” demeyi de ihmal etmez.
O dinleyicimizden mülhem, kızmayın tamam mı? Ben sizin iyiliğiniz için söylüyorum, diyerek not düşeyim. Her şeye rağmen umutsuz olmayalım çünkü: “Daha Adil Bir Dünya Mümkün”dür.
Aslında asgari ücreti yazmak niyetiyle bilgisayarımın başına oturmuştum. Asgari ücreti iki kelimeyle de anlatmak mümkün; anlarsınız ya!