İnsanlık tarihine baktığımızda Müslümanlar hiçbir dönemde saldırgan olmamışlar. Hazreti Adem ve şeytana bakalım, saldırgan olan şeytan, düşmanlık yapan şeytan, eleştiren şeytan, saldıran şeytan. Kabil ile Habil’e bakalım: Merhamet timsali Habil’dir. Her türlü kin ve düşmanlığı içinde barındıran Kabildir. Tarihin bütün devrelerinde zalim olanlar, Allah'a İsyan edenler, her zaman Müslümanlara saldırmışlar. Onları dilleriyle eleştirmişler, elleriyle Zarar vermişler. Müslümanlar bütün dönemlerde Müslüman olmayanlara Merhamet göstermişler. Onlara Allah'ın dinini anlatmaya çalışmışlar. Ama onlar her zaman her yerde bildikleri uslubu kullanmışlar. Yani zulümle Müslümanlara saldırmışlar. Hazreti Salih’e (AS) saldıranlar onlar, Hazreti Musa'ya (AS) saldıranlar onlar, hazreti İbrahim'e (AS) saldıranlar onlar olmuşlar. Hazreti İsa'ya (AS) saldıranlar onlar, Hazreti Muhammed ‘e (SAV) ve onun sahabelerine saldıranlar İslâm düşmanları olan müşrikler, kafirler olmuştur. Tarih hep tekrar etmiştir. Hiçbir dönemde Müslümanlar saldırgan olmamıştır. Bunun aksini ispat edenler varsa buyursun. Hep kafirler Müslümanlara saldırmıştır. Müslümanlar büyük sıkıntılar çektikten sonra, kendilerini savunmak için karşı koymuşlardır. Yıllarca ama yıllarca herkes, Türkiye'nin doğusundaki Kürdistan bölgesindeki Müslümanlara yapılan saldırıları görmezlikten geldi ve Müslümanlar onlarca şehid verdikten sonra birçok sıkıntılar geçirdikten sonra kendilerini savunmuşlar. Buna rağmen suçlanmışlar. Yıllardır Türkiye de bulunan Müslüman kitlenin yanında suçlu kabul edilmişler. Niye kendinizi savunuyorsunuz, bırakın insanlar sizi öldürsün. Karşılık vermeyin. Ellerinizi dahi kaldırmayın denilmiştir.
Ve Müslümanlar 90’lı yılların mahkumu olmuşlar. Herkes ama herkes bu mazlum ve saldırıya uğrayan, öldürülen Müslümanları suçlu görmüş. Hiçbir şekilde saldırganı, öldüreni suçlamamışlar. 90’dan bu yana 25 yıl geçmiş. Bazıları o günleri hatırlamıyor olabilir. Ama 2-3 yıldır yani 2013 yılından itibaren Doğu bölgesinde İslami kesimlere özellikle HÜDA PAR ve ona bağlı olan derneklere yüzlerce saldırı yapılmıştır. Birçok dernek ve parti binaları yakılmış. Bu çevrelerin birçok iş yerleri tahrip edilmiştir. Onlarca elemanı, sempatizanı, gönüllü üyesi, PKK- HDP ve yandaşları tarafından öldürülmüştür. Buna rağmen her defasında halka sakin olma çağrısı yapan HÜDA PAR olmuştur. Müslüman çevrelerde, zalimi eleştireceklerine, ‘zalime Sen saldırgansın’ diyeceklerine, sürekli Mazlum olan tarafa itidal çağrısında bulunmuşlar. İsmi Mazlum-der olan ama zalimlerin tarafında yer almış olan dernekler Zalimlere hiçbir şekilde dur dememiştir. Hep Mazlumları suçlar tavır içinde olmuştur. Zalim, Müslüman'ı öldürdükçe Müslüman’a sessiz kal cevap verme şeklinde çağrılarda bulunmuşlar. Ama zalimlerden bazıları zarar görünce de hemen zalimlerin tarafını tutmuşlar. Onların haklarını savunmaya çalışmışlar.
İşte günümüzde nasıl bu insanlar, İslami kesimlere zulüm etmişseler. Şu anda saldırgan hangi çevre ise, 90’lı yıllarda da yine aynı bu çevreler saldıran taraf olmuştur. Tarih hep tekrar ediyor. Daha önceden solcu olup k nden ayrı fikirde olan Kürt guruplarına yaptıkları gibi Müslüman kesimlere de aynısını yapmışlar. Saldırmışlar. Öldürmüşler. Sürgün etmişler ve her türlü haksızlıklarda bulunmuşlardır. Her ne kadar insanlar İslami kesimleri suçlasalar dahi, gerçek ortadır. Buna kıyasla şunu rahatlıkla insanlar diyebilirler. Konuştuğumuz bir çok eski görgü tanıkları da, eskiyi bilenler de diyorlar ki o zaman PKK Müslümanlara saldırdı. Belki birçok Müslüman’ı şehit ettiler. Camilerde Kur'an dersi veren gençlere sopalarla saldırdılar. Onları mahallelerinden, evlerinden kovmaya çalıştılar. Camileri onlara dar etmeye çalıştılar. Müslüman’ların yollarını kestiler. Onları öldürdüler.
Müslümanlar, onlara bunu yapmayın. Müslümanlara saldırmayın. Müslümanların sizinle bir alakaları yok. Onlara karışmayın. Biz sizinle herhangi bir çatışma içine girmek istemiyoruz. Diye söyledikleri “ kendi dilinden Hizbullah” adlı kitapta uzun uzun yazılıyor. Her defasında Kandil'den gelen Emir, ‘sofikleri öldürün. Yok edin. Onlara hayat Hakkı tanımayın.’ Mesajları alanlar halka saldırmışlar. Ve denildiğine göre sonunda halk kendini bu insanlara karşı savunmaya geçmiş. Bunlar bölgeden kaçmak zorunda kalmışlar. Kimisi çarşaf giyerek Kimisi de başka bir şekilde bölgeyi terk etmiş. Bunlardan biri TV programında Diyarbakır’ı terk ettiğini söyledi.
Tarih bize şunu gösteriyor ki 90’lı yıllarda da saldıranlar, çatışmaları başlatanlar kesinlikle Müslümanlar değildir. Çünkü tarihin hiçbir döneminde Müslümanlar saldırgan olmamıştır. Çatışmayı başlatanlar, saldırganlar sürekli İslâm düşmanları olmuştur. Müslümanlar hep savunma pozisyonuna geçmiştir isteyen tarihi inceleyebilir.
Tarih tekerrürdür. Şeytan ve dostlarının taktikleri ve yöntemleri hep aynı olmuştur. Sürekli saldıran onlar ama kendilerini temiz gösterenler de onlardır. Ahirette yani cehennemde şeytanın tuzaklarına düşenler şeytanı suçladıkları zaman şeytan kendisinin bu konuda temiz olduğunu söylüyor. Harama ve günaha kendilerinin, kendi istekleriyle girdiklerini onlara anlatıyor. Bunlarda enselerini kaşıyarak geri dönüyorlar. Saldırganların peşinden gidenler öbür dünya da kendilerinin kandırıldıklarını söyleseler bile bu geçerli bir mazeret olmaz. Cizre de mahalleyi saatlerce tarayanlar, Diyarbakır’da saatlerce bir evi kuşatıp içindekileri bombalayanlar ve silahla tarayanlar bellidir. Dolayısıyla saldırganlar herkes tarafından biliniyor. Zalimlerde mazlumlarda çok iyi tanınıyor. Ama bir tercih meselesidir. Herkes fikrine göre tercihini yapıyor. Yani bilmeyen yok. Cahilde yoktur. Zalimden yana tavır takanlar onunla haşr olurlar.
Allah bizi İslamı kendine dert edinen Müslümanlarla beraber kılsın. Amin. Allaha emanet olun...