Parti ve siyasilerin kavga ve beceriksizliklerinden dolayı tekrar seçime gidiyoruz. Partiler seçim beyannamelerini okudular; bildiğiniz gibi değişen bir şey yok…
Bir iki madde dışında hangi partinin beyannamesini okuyorsan; ha tamam! İşte bu memleketi toplumsal barışa, huzur ve adalete çıkaracak parti diyorsun. Beyannamelerine baktığınız zaman, dediğimiz gibi bir iki madde dışında içerik olarak hepsi aynı.
Anlayacağımız dilden, bütün partiler Yeni bir Anayasa diyorlar, Adalet ve eşitlik diyorlar, barış ve demokrasi diyorlar, Seçim kanununu değiştireceklerini söylüyorlar…
Peki, daha 4 ay önce aynı vaatlerle halktan yetki istemiştiniz; halk, bu sözlerinizi yerine getirmeniz için sizi seçti ve meclise gönderdi. Peki, siz ne yaptınız?
Anlaşmadınız, anlaşamadınız. Küskünleri oynayıp, adam gibi bir koalisyon kuramadınız. Ağza alınmayacak hakaret ve suçlamalarla, yaramaz çocuklar gibi kavga ettiniz. Kendi parti ve ideolojik menfaatlerinizi halkın ve ülkenin üstünde tuttunuz. Barış adına çatışmayı daha da geniş alanlara yaydınız. Geçim sıkıntısı çeken bu halka, ikinci bir seçimin masrafı ve stresini yüklediniz.
Kemal Kılıçdaroğlu, işadamlarından oy isterken belki de farkında olmadan bir gerçeği dile getiriyordu: “ … Oy vermek zorundasınız. Ha vermezseniz ne olur, bize bir şey olmaz. Biz maaşımızı alırız. Nasıl olsa vergiyi sen ödüyorsun, sıkıntıyı sen çekeceksin, dert senin derdin olacak” dedi.
Evet, çok doğru! Sizler, vicdana ve Anayasaya aykırı ayrıcalıklarınızla, hak etmediğiniz yüksek maaşlarınızla lüks hayatınıza devam edeceksiniz. Ama bütün dert ve sıkıntılar bize fatura edilecek. Bunlar yetmezmiş gibi, çok akıllı! Birileri sizin iktidar ve istikbaliniz için kendi komşu ve hemşerilerine düşmanlık edecek; kendine de topluma da zarar verecek…
Oysa “gölge etme, başka ihsan istemem” sözü, siyasiler için tam da yerine oturan veciz bir sözdür. Allah aşkına! Siz okumuş kocaman adamlar olarak kavga ettiğiniz sürece bu halkın, bu ülkenin hangi problemini çözeceksiniz. Barış mı dediniz, lütfen daha fazla komik olmayın. Siz kavga ettikçe, siz en ağza alınmayacak küfürleri savurdukça, siz halk arasında ayrışma ve kamplaşmayı körükledikçe, siz kin ve nefret ürettikçe ancak ve ancak düşmanlığa ve kavgaya hizmet etmiş olursunuz. Hani “ i… os..rsa cemaat sıçar” meselesi gibi, sizler birbirinizi böylesine ağır ve insafsız bir şekilde suçlayınca, halk da kavga ve savaşa girişecektir.
Bu seçime giderken, sizlerden beklentilerimiz: Allah için adam gibi davranın. Hiç kimse kusursuz değildir. Ne siz masumsunuz, ne da muhalifleriniz söyledikleriniz kadar kötüdürler. Lütfen, muhaliflerinizin size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de başkalarına öyle davranın. Özellikle infiale yol açacak, kin ve nefrete sebep olacak açıklamalardan uzak durun. Sizler seçileceksiniz diye halkın çocuklarının kavga ve didişmesine zemin hazırlamayın. Siyaset, yalan ve iftiralarla muhaliflerini sindirmek, halkı tahrik ederek ayrıştırmaya teşvik etmek olmamalıdır. Bilakis siyaset; anlaşma, uzlaşma, problemleri çözme ve halka hizmet olarak değerlendirilmelidir.
Halka yapılabilecek en büyük kötülük ve ihanet, farklılıklar üzerinde halkın çocukları arasında kavga ve çatışmaya zemin hazırlamak; halka yapılabilecek en büyük iyilik ve hizmet de halk arasında adaleti, barış ve saygıyı yaygınlaştırmak, birlikte yaşama kültürünü oluşturmaktır. Unutmayın! Her şeyin bir sonu vardır. Ve Masum bir insanın haksız yere akıtılacak tek bir damla kanı ve gözyaşı sizin bütün servetinizden ve iktidarınızdan çok daha değerlidir.
Hoşgörü ve emniyet içinde, hiç kimsenin mağdur edilmediği adil ve huzurlu bir seçim dileğiyle…