Güvenmek, bir şeye inanmak, ondan emin olmak ve bunu eyleme dönüştürmektir. Diğer bir ifadeyle, güvenmek yalnızca inanmaktan öte, inandığını açıkça ifade etmek ve buna göre davranmaktır. Güven duygusu kolay kazanılmaz ve eyleme dönüşmesi çoğu kez uzun zaman alır.
Hiçbir şey güven kadar güçlü değildir. Kazanması zor kaybetmesi kolay olan şey. Güven kazanmak ve kazanılan güveni muhafaza etmek sürekli çaba gerektirir. Güven bir ayna gibidir. Bir defa kırıldı mı hep çizik gösterir.
Birçok açıdan güven, toplumu bir arada tutan tutkaldır; onun sayesinde birbirimizle ilişkilerimiz daha sorunsuz olur.
Güven niyet üzerine değil, insanların eylemleri ve gösterdikleri çaba üzerine inşa edilir. Güven sağlama konusunda en önemli temel ilkelerden biri şeffaflıktır ve hesap verebilirliktir.
“Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.” Beytinde anlatılmak istenildiği gibi kişinin sözlerine değil icraatlarına bakılmalıdır. Yani “Bize güvenin” demek yetmez. Sözlerden ziyade eylemler çok daha önemlidir.
Bireylerde olduğu gibi, devletler, kurumları ve şirketler için de aynı şeyler söz konusudur; vaatlerini yerine getirmeleri ve günlük uygulamalarıyla güvenilirlik duygusu vermelidir. En tepeden en alt kademelere kadar, sadece sözle değil, eylemle de bu güvenilirliğin gösterilmesi gerekir.
Devletlerin içeriden ve dışarıdan yatırımcı, işadamları ve sermaye çekmeleri de güven unsuruna dayanır. Bu ilke diğer ilkelerin en üst sınırında gelir. Ülkede para politikasını yöneten aktörlerin para politikalarına güvenini sağlamak da yerel paranın değerini korumak açısından çok önemlidir.
Bu tür davranışlar ekonominin temelini oluşturur ve aynı zamanda halkın desteğini almaktır.
Peki, güven nasıl oluşur?
1-Emaneti ehline vereceksin.
2-Söylediklerin doğru olacak.
3-Sözverince sözünü yerine getireceksin.
4-Adaletle hareket edip, hukuka saygı göstereceksin.
5-Emanete ihanet etmeyeceksin
6-Şeffaf ve hesap verebilir olacaksın.
7-Kararları istişare ile alacaksın.
8-Bölgecilik, akraba ve adam kayırma gibi ayrımcılıklar yapmayacaksın.
9-Planlı ve programlı çalışacaksın.
10-Olayları objektif değerlendireceksin.
11-Empati kuracaksın.
Kâğıt üzerinde yazılı ilkeler ancak uygulanma planları ve somut adımlarla anlam kazanır.
Güven, çok kıymetli, kolay kaybedilen ama sonrasında çok zor kazanılan bir kavram. Bir defa bunu sağlamak uzun zaman alacak ve büyük çaba gerektirecektir. Haliyle, güven problemini aşmak için epey zahmete katlanmak gerekecektir.
Bakalım hangi yollara başvurmak, hangi zahmetlere katlanmak gerekli. Hele ki kaybolan güvenin yeniden tesis edilmesi çok daha zordur. Bunun için neler yapılması gerekir.
Devletin kurumlarının başına ehil olmayan, liyakatsiz insanları getirirseniz, o kurumlar, itibarını ve güvenlerini yitirirler. Kurumlara olan güvensizlik devlete olan güveni de sarsar.
Yeniden güven sağlamanın en önemli kuralından biri şeffaflıktır. Yani, söylediklerinizle hareketleriniz bütün olsun; uyumlu olsun. Sözde ayrı, fiilde ayrı hareket ederseniz insanlar ya sözünüze, ya vaatlerinize, ya da fiilinize güvenmezler. Söylediklerinizi harekete yansıtamıyorsanız önce kendinizi sorgulayın. Hata kabul edilmelidir. Geçerli sebepleriniz varsa bu durumu özür dileyerek izah edin. Yöneltilen soruların cevaplatılmasında istekli ve samimi olunmalı. Yapılanı neden ve ne düşünerek yapıldığı açıklanmalı. Bir daha olmayacağına inandırın. Ancak yalan söylediğiniz anlaşılırsa, ne kadar geçerli sebepleriniz olursa olsun, bir daha kimse size güvenmeyecektir.
Bugün ülkemizde en fazla ihtiyaç duyduğumuz bu güven konusunu,
Muhammed İkbal’in sözleriyle sonlandıralım.
“Biz aradık dediler” bulunmuyor.
Dedi ki;
“O bulunmayan yok mu?
İşte onu isterim.”