Lütfen bekleyin..


Veysi DEMİR

Dilencilik Kültürü!

24 Mart 2022, 12:20 - Okunma: 815

Toplumumuzda son dönemlerde iyice artan dilenciler ve dilenciliğin artık bir meslek haline geldiğini ve istismar edildiğini görüyoruz.

Sosyal bilimcilerin yaptığı araştırmalarda geçtiği üzere, toplumsal bir gerçek olan “dilencilik olgusu” hemen hemen herkesin farkında olduğu kimi zaman dışlanan, kimi zaman da fertlerin vicdan muhasebesi yapmasına imkân tanıyan dilenciler, günlük yaşamın akışı içerisinde herkes tarafından fark edilen ancak çoğu zaman “görülmek istenmeyen” kesimler olarak karşımıza çıkıyor. Tarih boyunca dilencilik ile fakirlik arasında bir ilişki olduğu ve bunun sonucu olarak dilenciliğin bir kültür hâline geldiği araştırmalarda belirtiliyor.

Yıllardır devam eden dilencilik sorununun sadece zabıtaya havale edilerek çözüleceği sanıldı ancak sorun daha da büyüyerek devam etti. Özellikle Suriye iç savaşı sonrası gerek bölgemize gerekse ülkemize gelen mülteciler ile birlikte bu mağduriyet kullanıldı ve ilgisi olmayan kişiler de bu kimliği kullanarak toplumda halkın inanç ve vicdanını istismar ederek rant elde etme yoluna gitti.

Suriye iç savaşı yaşanmadan önce de toplumda belli bölgelerden gelen dilenciler akını yaşanır ve esnaf dilencilerden iş yapamaz duruma düşerdi. Suriye iç savaşı ve yaşanan mülteci akınından sonra eski dilencilerin yerini bunlar aldı. Artık kavşaklarda, camilerde, sokak başları ve işyerlerinde eski dilenciler yerine Suriyeli olduğunu ve mağdur olduğunu belirten dilenciler türemeye başladı. İç savaş ve mülteci akınının olduğu ilk dönemlerde devlet kurumları, STK’lar, yardım kuruluşları ve halk elinde ne varsa yardım amaçlı mültecilere ulaştırdı. Ne var ki aradan on yıldan fazla bir zaman geçmesine rağmen sanki yeni gelmişler gibi aynı şekilde dilenmeye devam ediyorlar. Oysa bu süre içerisinde her zorluğa rağmen düzenlerini kurup kimseye muhtaç olmadan yaşamlarını sürdürmeleri gerekirdi. Anlamadığımız, ahlaki olmayan bir şekilde erkekler ortada yokken, sürekli olarak kadın ve çocuklar istismar edilerek dilendiriliyorlar.

Aynı dönemde bölgemiz ve ilimize Afgan mülteciler de yerleştirildi. Lakin Afganlar, Suriyelilerin aksine hiçbir şekilde dilenmiyorlar. Ya kendi mesleklerini icra ediyorlar ya da çalışacak bir iş bulup kimseye muhtaç ve yük olmadan çalışıyorlar. Yıllardır Batman’da olan Afgan mültecilerden rahatsız olan kimseyi görmedim. Herkes onlardan iyi ve saygıyla bahsediyor. Ancak Suriyeliler arasında birileri kadın ve çocukları dilendirilyor ve her tarafa gönderiyorlar. Ve dilenirken de ısrarcı bir tavır ile halka ve esnafa hayatı çekilmez hale getiriyorlar. Girmedikleri yer neredeyse yok. Camilerin içlerine kadar girip inanç ve vicdan istismarı yapıyorlar. Kadınlar iffetlerini düşünmeden kahvehanelere bile girip masalar arasında dolaşıp para istiyorlar. Bu olacak iş mi? Kadınlar yeni doğmuş çocukları ellerine alıp yetim diye yutturmaya çalışıyorlar. Peki, kadın ve çocuklar bunu yaparken erkekler ne yapıyor dersiniz… Hiçbir zaman yabancı karşıtı olmadım ve her türlü milliyetçilikten inancım gereği uzak durdum. Lakin ortada ırksal değil, ahlaki bir sorun var.

Yıllardır ekonomik kriz, kuraklık, pandemi ve şimdi de Ukrayna savaşından dolayı zor günler geçiren esnaf, bir de bu dilencilerin verdiği sıkıntılarla boğuşuyor. Günde yüzlerle sayılacak dilencinin gelmesi bir yana, müşterilerin kaçmasına da sebep oluyorlar. Zaten zor durumda olan esnafa iyice darbe vuruyorlar. Gelen müşteriye, ‘bana da al ihtiyacım var’ diyerek tariz ettiklerinden, o müşteri alışveriş yapmadan o işyerinden gidiyor.

Bu dilencilik sorunu öyle bir hal aldı ki, evden çıkamaz olduk. Camilerde artık huzurlu namaz kılınamıyor. Zaten camiler için sürekli istenen yardımlar sorunu bir yana, bir de dilenciler sorunu var. Evinize en zaruri ihtiyacı bile alamıyor ve dostlarınızla rahat bir ortamda oturup bir çay-kahve içemiyorsunuz.

Sonuç itibariyle; devlet ve toplum bu sorun karşısında etkili bir politika izlemelidir. Gerçek ihtiyaç sahipleri tespit edilip yardım edilmeli. İhtiyacı olmadığı halde dilenmeyi bir meslek, ahlak ve kültür haline getirenler ile mücadele edilmelidir. Tabi bu mücadele yalnız zabıtaya havale edilerek olmaz. Sosyal bilimciler, ilgili bakanlıklar ve devlet kurumları ile STK’ların ortak çalışması ile ancak çözülebilir. Çocuk ve kadınlar insan haysiyetini ayaklar altına alan dilenciliğe esir edilmekten kurtarılmalıdır.

Selam ve dua ile…

  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları
183 gün önce
224 gün önce
288 gün önce
693 gün önce
827 gün önce
841 gün önce
897 gün önce
952 gün önce
988 gün önce
1007 gün önce
1049 gün önce
1064 gün önce
1084 gün önce
1092 gün önce
1122 gün önce
1127 gün önce
1195 gün önce
1344 gün önce
1477 gün önce
1650 gün önce
1673 gün önce
1702 gün önce
1886 gün önce
2016 gün önce
2037 gün önce
2162 gün önce
2229 gün önce
2255 gün önce
2285 gün önce
2428 gün önce
2465 gün önce
2570 gün önce
2593 gün önce
2823 gün önce
2892 gün önce
3013 gün önce
3171 gün önce
3174 gün önce
3230 gün önce
3248 gün önce
3251 gün önce
3272 gün önce
3306 gün önce
3361 gün önce
3370 gün önce
3443 gün önce
3562 gün önce
3537 gün önce

RSS
© 2024 - Batman Basın
bmV0aGFiZXJ5YXppbGltaS5jb20=