Hüseynî direnişin 1383 yılını idrak ediyoruz.
Hz. Peygamberin, aziz ehlibeytinin başta Hz. Hüseyin olmak üzere 72 eşsiz mensubu, hicretin 61. yılında Muharrem ayının 10. Gününde, Emevî yöneticilerinin en zalimi ve fasık olarak bilinen Yezid ve onun Kufe valisi vicdansız Ubeydullah ibn Ziyad’ın insafsız ordusu tarafından Kerbela’da şehit edildiler.
Bu canlar, zalim ve alçak Yezid’in iktidar hırsına, makam sevdasına ve azgınlaşmış nefsine kurban edildiler.
Hz. Hüseyin bu savaşta emsali görülmemiş bir direniş gösterdi.
Nedir bu Hüseynî direniş?
Zulme direnmenin adıdır Hüseynî direniş. Takvanın ve ihlasın adıdır Hüseynî direniş. Bir destanın adıdır, ama çok farklı bir destanın adıdır Hüseynî direniş. Peygamber çiçeklerinin kanlarıyla yazılmış bir hüzün destanının adıdır Hüseynî direniş. Bu destanın adı ismiyle müsemma KERBELÂ destanıdır. Bu destan, bir daha silinmemek üzere tarihin sayfalarına derin harflerle kazınmıştır. Bu facia ve katliamın 1383. yıldönümündeyiz.
Muharrem ayının insanlık tarihinde çok önemli bir yeri vardır. Yüce Allah tarafından, on peygambere on ikramda bulunulmuş. Kısaca hikmetler/lütuflar ve mutluluklarla bezenmiş bir ay imiş.
Fakat bütün bu güzelliklerin, hikmetlerin ve lütufların yanında, bir facia bir katliam da yaşandı.
Hz. Hüseyin ve yakınları, Kerbela’da günlerce susuz bırakılarak solduruldu. Susuzluktan insanların dudakları çatladı. Dilleri kurudu. Bağırları yangın yerine döndü.
Sonunda yorgun düşen bedenlerine, yüzlerce ok ve kılıç saplanarak şehit edildiler.
Bu öyle bir facia idi ki bundan önceki yaşanmış tüm mutluluklar/güzellikler/hikmetler ve lütuflar bu facianın hep gölgesinde kaldılar.
Muharrem ayı denildiği zaman artık insanın aklına Hüseynî direnişten, takvadan, ihlastan ve Hz. Hüseyin’in kutlu şehadetinden başka hiçbir şey gelmiyor.
Bu katliam ve facia, mezhebi, meşrebi, düşüncesi, ırkı, rengi ne olursa olsun, kalbinde iman taşıyan, her müminin dinmeyen ortak kanayan yarası ve acısıdır.
Bu katliam ve facia, Allah’a ve Resulüne iman eden, yüreğinde ehli beytin sevgisini ve muhabbetini besleyen her Müslümanın hüznüdür.
Peki Hüseyin şehadet şerbetini niçin içti? Savaşmak niçin? Direnmek neden?
Hz. Hüseyin’in haksızlığa, ihanete ve zulme isyan etti.
İslam Devletinin bir Emevî saltanatına dönüşmemesi için hayatını feda etti.
Ümmetin ideallerini yok etmek isteyenlerin oyunlarına karşı duyarsız kalmadığı için hayatını verdi. En büyük cihat, zalimin karşısına geçip: “Sen haksızsın” demenin inancında olduğu için Mevla’sına tereddüt etmeden yürüdü gitti.
Takvayı, ihlası ve direnişi Hz. Hüseyin’de gördük.
Bizlere düşen, bu acı olaya giden yolda yaşananları ve sonucunu doğru okumak ve doğru anlamaktır. Bütün Müslümanlar olarak, Kerbela’nın ıstırabını yaşarken, aynı ıstırabı bir daha yaşamamak için ondan dersler çıkarmak zorundayız.
Bizler de çağımızın yezitlerine karşı Hüseynî direnişi örnek almalıyız.
Kerbela faciasını, tevhide ve kardeşliğe vesile kılmalıyız. Fitne-ficura ve tefrikaya karşı vahdete sarılmalıyız.
Özeleştirimizi yapmalıyız.
Makam, mevki ve koltuk uğruna verilen tavizleri, siyasi yönetimler karşısında alimlerin tavır ve tutumlarını, dindeki tahrifatlarını sorgulamalıyız.
Ümmetin istişare ve eleştiri kültüründen uzaklaşıp itaat kültüründe mola vermelerini gündemde tutmalıyız.
Kerbela olayının Şiilik meselesi gibi algılanması bir eksikliktir. Tüm dünya Müslümanların ortak hassasiyeti olmalıdır.
Tüm dünya Müslümanları, aralarındaki görüş ve yorum farklılıklarına saygı göstererek birlikte yaşama kültürünü oluşturmalıyız.
Başta tüm Kerbela şehitlerine ve bugüne kadar din, iman ve adalet uğrunda ve zulümlere karşı mücadelede can veren bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz.