Tülay Demircan Koyuncu
"Hakikaten iman yerine, imancık var" Ne acı bir kelime… Okurken irkildim. Kanım dondu, İmancık!
Kelimelerin sonuna eklenen, "cik" eki kelimeleri küçültmek için kullanılır. Bizler bazı ifadelerimizi sevimli espirili halde göstermek için de kullanırız. Mesela "kedi/kedicik" gibi… İyi de bu iman ya küçüğü sevimlisi mi olur mu ne demek? Şuan düşünmeye çalışıyorum. Ahir zaman alameti denilen şey sanırım bu…
İman elden gitmişte yaptığımız küçücük ibadetleri sevimli güzel doğru gösterip, yüreğimize böylece empoze edip önce kendimizi, sonra çevremizi kandırıyoruz. İmancık iyiymiş ya… Namazcık ne oluyor o zaman? Aklına esince mi? Birilerinin gördüğü yerde mi? Yâda namazları jet hızıyla kılmak mı? Yada Zekatcık! Oruccuk! Vay başımıza gelenler... Tertemiz bir gençlik yetiştirmek için nelerden vaz geçiyoruz. Nelere katlanıyoruz Hayatı sırtlanıp ağırlığı altında eziliyoruz iyi olsun tertemiz ahlaklı imanlı bir Müslüman nesil yetişsin istiyoruz. Ama bir yerlerde büyük hatalar yapıyoruz ki durumcuk ortada!
Sene 1985 Aralık ayı İstanbul’da yetişmiş bir kız çocuğu Avrupa şehri olan Berlin'e gelir. Hayatını artık oradan devam ettirecektir. İlk gün çıkarırlar dolaştırmaya En önemli alış veriş merkezlerinin bulunduğu caddelerde gezdirirler. Bizim İstanbullu kızımızı. "Güzel değişik bir memleket ama soğuk ya" der içinden daha ayrılık acıtıyor dur yüreğini de ondanımdır ne?
Sevemez ısınamaz ilk görüyor olsa bile çam sesleriyle çınlayan Avrupa şehrini... Otobüse binmek için durakta beklerken, bir soğuk duş alır deyim yerindeyse. İki genç sarmaş dolaş öpüşüyorlardır. "Aman Allah’ım bu ne sokak ortasında” der kızarır bozarır sanki kendi işlemişçesine "El-hayatül minel iman, Haya iman'dandır " İç çekerek söylenir İman yok ki haya olsun doğrudur Hıristiyan memleketinde, (Şimdi demeyin memleketin dini olur mu, olur olur) İnsanlar rahat yetiştirilir aile bağları, saygı, örf adet, yok gibidir (ben 30 senede görmedim de) Hayatlarını canlarının istediği şekilde ortamda yaşarlar imancıkları da yok ki…
Gelelim sene 2015 'e İstanbul şehrine şiirlere konu olmuş adını İslam’ın en yoğun yaşandığı şehir olduğundan İslam bol denmiş zamanla İstanbul olan Müslüman şehre Ya neler olmuş ne çabuk ayak uydurmuşuz Avrupa şehirlerine insanlarına... Bizler de artık kedicikler gibi olmuş ve dahası ayları Martçık sanıp ulu orta her yerde sarılıp dolaşmayı bile geçmişiz. Allah'tan korkmaz kuldan utanmaz bir hal alıp hayâyı denize salmışız! Eyvahlar olsun derin bir ahh çekip düşünmeliyiz! Bize ne oldu? Yâda nasıl oldu da bu hale geldik? Hayâmı gitti iman mı bitti! Efendimizin bir sözü geldi aklıma: Allahü teâlâdan hayâ edin! Allah’tan hayâ eden, kötü düşünceden uzak durur, midesine girenleri kontrol eder, ölümü hatırlar.” [Tirmizi]
Bu hadisin içeriğinden yola çıkalım kullar artık Allah’tan haya etmez hale geldiler. Yaradana vereceği hesabı düşünmeyen kul, dünya hayatını ahiret hayatına tercih edip, ölümü sadece cenazelerde hatırlar olmuşlar… Her şeye kılıf bulan kullar yapılan hayâsızlıklara "zaman değişti" demeyi görev bilmişler… İnsanoğlu aslında hep kendini kandırmayı becerebilmiştir. Yalan sadece insanın değişimine bir sunumdur.. Kendi ellerimizle evlatlarımıza kıyıyoruz. Bizler gerçek imana hayaya dayalı örf, adet ve geleneklerimize bağlı kalmadıkça İslam’dan da uzaklaşırız. Kişiliğimizi unutup Avrupalı kişilik adı altına girip, yok olamaya mahkûm oluruz Efendimizin güzel derin anlamlı sözleriyle biraz düşünelim mi?
HADİS: “Her dinin bir ahlakı vardır. İslamiyet’in ahlakı da hayâdır.” -İbni Mace-
HADİS:“Haya imanın nizamıdır. Bir şeyin nizamı bozulunca, parçaları da bozulur.” -İ.Maverdi-
HADİS: “İman çıplaktır, süsü haya, elbisesi takva, sermayesi fıkıh, meyvesi ameldir.” - Deylemi-
Gençlik elden giderse gelecek olamaz ki… Hayâ olmazsa, iman yürekte bulunmaz ki… Büyüğünden utanmayan Allah'tan korkmaz ki… Ey zaman sen neler yaptın Kullara… Suçlusu sen misin? İmanla yoğrulmuş, hayâ dolu yüreklerimiz olması dileğimle…