Hak ve batıldan herhangi birini seçmek şahsın kendi iradesiyle karar verdiği bir tercihtir. İnsanların zorlanması belli bir noktaya kadardır. Aşağıdaki ayetlerde geçtiği üzere insanlar yürüyeceği yolu kendileri seçiyor. Kürtlerin dinlerine tümüyle ters olan bir parti Kürtler adına ortaya çıkmış ve onların inancına her türlü hakareti yapıyor. Onların Peygamberine (sav) hakaret ediyor. Astıkları afişlerle O’nu (sav), zinakar gösteriyorlar. Nerede bir İslam dininin düşmanı varsa Kürtlerin başına aday gösteriyorlar. Yezidi ve diğer dini azınlıklardan olan adayları Müslüman Kürtlerin liderleri yapıyorlar. Buna rağmen Kürtler % 80 civarında onları destekliyorlar. Haberlerin çok hızlı yayıldığı günümüzde kimse diyebilir mi benim, Diyarbakır da asılan afişten haberim yoktu. Camide Hz. Muhammed (sav)’e hakaret eden afişleri asan zihniyeti lanetleyen İmamlara tepki gösteren cami cemaatinden haberi olmayan var mı?
“Kâfirler: ‘Biz ne bu Kur'ân'a inanırız, ne de ondan öncekilere.’ dediler. Fakat o zalimler yakalanıp Rablerinin huzuruna durduruldukları zaman, birbirlerine söz atarken bir görsen! Bir taraftan zayıf düşürülenler, o büyüklük taslayanlara: ‘Siz olmasaydınız biz mutlaka mümin olurduk’ derler.” -Sebe’ Suresi: 31-
Zayıf düşürülenler, yani imkanlarını başkalarına peşkeş çekenler. Yani saf ve ahmak olanlar. Hadislerde, “Az kalmıştı fakirlik küfür olsaydı” diye geçiyor.
Bediüzzaman’ın “Mücadelemiz cehalet ve fakirlikledir” fakirlik cehaletten de daha berbattır. Fakirlerin mahallerine baktığımızda her türlü kötülük orada vardır. Kandırılan kız, kadın genç onlarındır. Hendek onların kapısında kazılıyor. Onların evleri karargah yapılıyor. Dağdaki kız çocukların hepsi fakirlerin kızlarıdır. Satılan kızlarda fakirlerindir. İki kuruş için eroin satan da fakirlerdir.
Zenginlerin illerine bakın. Kendilerini daha da zengin edeceklere oy veriyorlar. Antep, Urfa, İstanbul, Ankara vb. Hakkari, Şırnak, Diyarbakır, Batman vb. memleketleri fabrikalarla dolsun, insanları işsiz kalmasın diye tercih yaparken, diğerleri hendek kazılsın, yollar ve fabrikalar yapılmasın, gençler işsiz kalsın diye tercih yapıyorlar. Kapısının önündeki hendeği gören vatandaş diyebilir mi bunlar bizim iyiliğimizi istiyorlar.
“Diğer taraftan büyüklük taslayanlar, zayıf düşürülenlere: ‘Size hidayet geldikten sonra, sizi ondan biz mi çevirdik? Hayır, siz kendiniz suçluydunuz.’ derler.” -Sebe’ Suresi: 32-
Büyüklük taslayanlar kendilerine uyanlardan daha fazla gerçekçidirler. Bu dünyada düşüncelerini açıkça söylüyorlar. E. Kürkçü, F. Üstündağ, S. S. Önder, K. K. ve buna benzerleri ne zaman halka Allah’tan, imandan ve Peygamberden bahsetmişler. Ne zaman Allah’ın dinine bağlı olduklarını söylemişler. Demek ki, zayıflar kendi suçlarını gizlemek için lider seçtiklerini suçluyorlar. Zayıflar bu nokta da haksızdırlar. Kendi kızının elinden tutup götürenler hakkında “Yok, onlar öyle şeyler yapmazlar diyorsa kim ne yapabilir ki. Adamlar tercihlerini bilerek yapıyorlar. Yok, efendim onlar mahallede baskı altındadırlar. Allah’ın arzı geniş değil midir? Hicret etsinler. Evlerini taşımalarına izin mi verilmiyor? Sahabeler her şeylerini bırakıp memleketlerini terk ettiler. İşte Suriyeliler. Sadece üzerlerindeki elbiselerle çıktılar. İnsanoğlunun adetidir. Kendi ellerinin yaptıklarından dolayı başkasını suçlar. Mardin de Ali Atalan adlı şahsı seçenler öbür dünya da ona deseler ki sen bizi kandırdın. Biz seni lider yaptık. Adam da “ben ne zaman size Müslüman olduğumu söyledim. Benim Yezidi olduğumu bildiğiniz halde beni kendinize lider seçtiniz. E. K. “ben de size ateistim dedim”. Yok. Kürtler cahildir. Bilmiyorlar. Kusura bakmayın cahil kalmamıştır. Herkes liderini çok iyi biliyor. Ama bu bir tercih meselesidir.
“O zayıf düşürülenler de o büyüklük taslayanlara: ‘Hayır, (işiniz) gece, gündüz hilekârlıktı. Çünkü siz bize Allah'ı inkâr etmemizi ve O'na eş koşmamızı emrediyordunuz.’ derler. Bunlar azabı gördükleri zaman içlerinden pişmanlık getirmektedirler. Biz de o kâfirlerin boyunlarına demir halkalar geçirmişizdir. Onlar sadece yaptıklarının cezasını çekiyorlardır.” -Sebe’ Suresi: 33-
İşte zayıf düşürülenler burada gerçeği itiraf ediyorlar. Liderlerine “ siz bize Allah’ı inkar edin diyordunuz. Demek ki, fakirler, zayıf bırakılmış olanlar bunları çok iyi biliyorlardı. Siirt belediye yetkililerinden olan şahsın fakir birini işe koyma karşılığında eşi ve iki kızı ile beraber fuhuş yaptığını basın yazdı. Milletvekilinin ramazan ayında yabancı bir kadınla içki içtiği ve beraber olduğu yayınlandı. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. “Biz herhangi bir memlekete tehlikeyi haber veren bir uyarıcı gönderdikse, mutlaka oranın refah ile şımartılmış olanları: ‘Biz sizin gönderildiğiniz şeyleri tanımayız.’ dediler.” -Sebe’ Suresi: 34-
Artık elçi yok. Son geldi ve gitti. Ama O’nun varisleri olan din alimleri ve Müslümanlar halka gittikleri yolun yanlış olduğunu söylüyorlar. Ama bu halk “ hayır, sizin söylediklerinize inanmıyoruz. Tanımıyoruz. “ diyorlar. Alimlerin söyledikleri ayet ve hadis değil mi? Evet. Resul de olsaydı aynısı söylerdi. Demek ki, bilinçli bir tercih vardır. Ama kafaları çatlatırcasına bunlara hikmetle tebliğ etmek lazımdır.
Seçim sonuçları halkımıza hayırlı olsun. En kötü yönetim yönetimsizlikten daha iyidir. Irkçılık kaybetmiştir. Kürtlerin arasındaki ırkçılık değildir. Onların ayrı bir şeydir. Onlar Kürt ırkçılığını savunmuyorlar. Onların derdi başkadır. Allah’a emanet olun...