Siyonist işgal çetesi 7 Ekim operasyonundan bu yana bir ayı aşkın bir süredir her türlü ağır silahlarla havadan, karadan ve denizden bombardımanlarla sivillere yönelik katliam ve soykırımlarına dünyanın gözü önünde hem de TV’lerin canlı yayınıyla aralıksız devam ediyor.
Terör rejimi hiçbir kural ve kutsal tanımadan ABD ve batılı devletlerin desteği ile açıktan savaş suçu işliyor. Batı devletleri insanlık düşmanı, bebek katili siyonist teröristlere kol kanat gererken İslam ülkeleri, İİT ve BM gibi kuruluşlar mekik diplomasi, ikili ziyaret ve görüşmeler ile “laf salatası” dışında bir şey yapmıyorlar.
Bir avuç Filistin direniş gruplarına mensup mücahid, siyonist işgalciler ve emperyalist ülkelerin ordularına karşı şanlı ve onurlu bir mücadele veriyorlar. Pısırık ve zayıf karakterli devlet başkanlarının tutumlarının aksine dünya vicdanı harekete geçerek, “Küresel intifada” ateşini yaktılar. ABD, İngiltere, Fransa dahil dünyanın her tarafında görülmemiş devasa yürüyüş ve gösterilerle Gazze’de katliama dur denilmesi çağrısı yapılıyor. Bu uyanış ve nümayiş ateşinin büyüyerek zulüm rejimlerini ve dünya düzenini değiştirecektir inşallah.
Siyonistlerin en güçlü silahları olan tapındıkları maddi güçlerini yerle bir etmek için dünya genelinde güçlü bir ekonomik boykot uygulanmaya başlandı. Bunun etkileri daha önce olmadığı kadar görülmeye başladı. Ülkemizde Diyanet İşleri, belediyeler ve birçok devlet kurumunun boykota destek verdi. Bu boykot silahını büyüterek, yaygınlaştırarak ve aralıksız devam ettirmeliyiz. Bununla birlikte çocuklarımıza da yapılan zulümleri ve boykotun önemini idrak ettirmeliyiz ki, boykot hem yaygınlaşsın hem nesiller boyu devam etsin. Boykotu tıpkı Peygamber Efendimiz (S.A.V.)’in Hayber kalesini kuşatarak Yahudilerin can suyu olan hurma ağaçlarını kestirme stratejisi gibi düşünelim. Bizler de siyonistlerin can damarı olan maddi güçlerine boykot uygulayarak laftan anlamayan katil sürüsünün şah damarını kesmeliyiz. Böylece tapındıkları ekonomik düzenleri ve zulüm üzerine kurdukları dünya düzenleri yerle yeksan olacaktır.
İşgalci siyonistlerin sınır tanımayan katliamlarına karşın eleştiri aldığını bilen Cumhurbaşkanı Erdoğan sosyal medya hesabından açıklama yaparak, “Şundan emin olunuz ki biz Filistin meselesinde, Gazze’de yaşananlar konusunda görünenden çok daha fazlasını yapıyoruz, yapmayı da sürdüreceğiz. Gazze’deki kardeşlerimizi asla sahipsiz, çaresiz ve tek başlarına bırakmıyoruz, bırakmayacağız…” dedi. Tamam da her gün bebekler, çocuklar ve kadınlar çoğunlukta olmak üzere 10 bin Gazzeli kardeşimiz şehid olurken; hastaneler, okullar, BM tesisleri, mülteci kampları, camiler ve kiliseler bombalanırken bu sözlerin bir anlamı kalmıyor.
Şimdi ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, terör rejiminden başlayarak bölge ülkelerini tekrardan ziyarete başladı. Ramallah’ta kukla Mahmud Abbas ile görüştü en son pazar günü gece saatlerinde Ankara’ya geldi. ABD ve işgalci çete her şeyi yapabileceklerini varsayarak plan yapıyorlar ve bunu bölge ülkelerine de dayatmaya çalışıyorlar. Zaten kukla yönetimler dünden bu plana amade görünüyorlar. Geriye Türkiye ve İran gibi birkaç ülke kalıyor. Şimdi Blinken, savaşı kazanmışlar gibi “Hamas’sız bir Gazze” planını ateşkes karşılığında dayatmaya çalışıyor. Yani ölümü gösterip sıtmaya razı etme stratejisini uyguluyor. Daha önce Gazze’yi boşaltıp Sina çölüne sürmeyi kabul ettiremeyince şimdi Gazze’den Hamas’ı çıkarmak ve sözde “Barış gücü” ve “Garantör ülke” adı altında Gazze’yi batılı ve birkaç Arap ülkesinin birlikte yönetmesini teklif edecek. Türkiye’ye ise Hamas üst düzey yöneticilerin ülkeye kabul edilmesi ve kontrol altına alınması görevini vermeyi planlıyorlar. ABD’nin hiçbir planı ve talebi kabul edilmemeli. Katil sürüsünden barış beklenir mi? Katliam yapan siz, soykırım yapan siz! Şimdi kalkıp ahlaksızca barış adı altında Gazze’yi onlara teslim etmemizi bekliyorlar.
Tabi ki bu onların planı ve tuzağıdır. Aslolan kararı her şeyin üstünde olan kâinatın sahibi ve yaratıcısı olan ALLAH’ın planıdır. ALLAH’ın yardımı ve mucizesi ile zafer mücahidlerin ve şanlı Gazze halkının olacaktır. Mazlumun ahı devirir şahı. İnsanlık ve tarih bu şerefe layık olanları, sessiz kalanları ve sırt çevirenleri asla unutmayacaktır.
Selam ve dua ile…