Kavim; aynı soydan gelen, aralarında dil, kültür ve töre birliği bulunan birbirine bağlı insan topluluğu.
Kur'an-ı Kerim'in birçok yerinde Yahudilerin karakterleri ve vasıfları zikredilmektedir.
Mesela, kendilerine verilen nimetlerden dolayı şükretmedikleri, kendilerini üstün bir ırk gördükleri için kibirli olduklarından, Allah’a şirk koştuklarından, Hz. Musa’dan sonra gelen birçok peygambere iman etmeyen, yalanlayan ve öldürmeye kalkışan kişilerdir. Tevrat’a uymadıkları için Allah bunları eleştirmiştir. İnsanlık tarihinde mal sevgisiyle nam yapmışlar. Onu elde etmek için çok hırs göstermişler. Dünyaya tapar derecede bağlanmışlardır. Bu emellerine ulaşmak için de bütün yolları meşru saymışlar. Nitekim onların inançlarına göre cennete girecek olan tek kavim kendileridir.
Allah bu özelliklerinden, bu düşünce ve eylemlerinden dolayı onları lanetlemiştir. Allah yalnız Yahudileri lanetlememiştir. Bu özellikleri taşıyan herkesi düşünce ve eyleminden dolayı lanetlemiştir.
Kur'an-ı Kerim'de Yahudilerin sözünde durmamak ve anlaşmaları bozmak gibi kötü bir adetlerinin de olduğu zikredilmektedir.
"Ne zaman onlar bir antlaşma yaptılarsa, yine kendilerinden bir gurup onu bozmadı mı? Zaten onların çoğu iman etmez." Bakara, 2/100
Yahudilerin Kur'an'da (Maide, 5/64) zikredilen diğer özelliklerinden biri de fitne, fesat ve bozgunculuk çıkaran bir millet olduklarıdır.
Günümüzde bile kötü hasletleri, öldürme, bozgunculuk ve fitne v.b düşünce ve eylemleri aynen devam etmektedir.
Siyonist Yahudi devleti İsrail, kırk gündür Filistinlilerin kendi toprakları olan Gazze’de insanlık tarihinde görülmemiş bir vahşet uyguluyorlar. Uluslararası hukuku hiçe sayarak bir insanlık suçu işliyorlar, soykırım yapıyorlar. Hastane ve sivil yerleşim yerleri demeden bomba yağdırıyorlar. Enkazlardan çıkarılamayan cesetler hariç, yaklaşık beş bini bebek ve çocuk olmak üzere 12000 kişiyi katlettiler ve halen katletmeye devam ediyorlar. Şehitler bile artık sayılamıyor. Aileleri tarafından bile tanınamayan parçalanmış çocuk bedenleriyle ve yetişkin cenazeleriyle Gazze mezbahaneye döndü.
Sadece fesat ve bozgunculukların değil, öncelikle toplumları ahlaken de çökertmekte, birbirine düşürmekte ve menfaatlerine göre hareket etmektedirler.
Mesela, günümüzde de ABD’deki porno şirketlerinin ekseriyeti Yahudi’dir. Üstelik bu durum Yahudiler için bir utanç değil, gurur kaynağı olarak görülüyor. ABD’nin nüfusunun % 2’sini Yahudilerin oluşturmalarına rağmen, ülkedeki porno endüstrisinin tamamına yakınını onlar yönetiyorlar. Yahudilerin bu endüstriyi yönetmelerindeki yegâne gayelerinin Yahudi olmayan ırkların ahlaki altyapılarını yıkmak istemeleridir.
Kur'an'ı Kerim de birde, İsrailoğulları'nın alemlere üstün kılındığını ve onlara imtiyazlar verildiği, hiçbir kavme verilmediği kadar nimet verildiği ve onlara peygamberler ve hükümdarlar gönderildiği anlatılmaktadır.
“Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi ve (bir zamanlar) sizi cümle âleme üstün tuttuğumu hatırlayın.” Bakara, 2/122
Ancak İsrailoğullarının büyük bir kısmı bu nimete layık olamamış. Kendilerine gönderilen peygamberlere itaatsizlik etmiş, öldürmüş ve Allah'ın vahyi olan Tevrat'a başkaldırmışlardır.
Kur'an'da geçen üstünlüğün yalnız Allah'a itaat edildiği dönemlerde olduğu da zikredilmekte; Allah'a şirk koştuklarında ve O'nun itaatinden çıktıkları dönemlerde ise Allah'ın, nimetlerine nankörlükten dolayı onları lanetlediğini ve rahmetinin artık onlara ulaşmayacağını ifade edilmektedir. Dolayısıyla onların üstünlüğü ancak takva derecesi ile ilgilidir.
“İman ettikten, Peygamberin hak olduğuna şahitlik ettikten ve kendilerine açık deliller geldikten sonra inkâr eden bir toplumu Allah nasıl doğru yola eriştirir? Allah, zalim toplumu doğru yola iletmez.
İşte onların cezası; Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lânetinin üzerlerine olmasıdır.” (Al-i İmran, 3/ 86,87)
Nitekim Kur'anî bir düstur olan "üstünlüğün ancak takvada" olması, kavmî bir üstünlüğün söz konusu olamayacağını göstermektedir. (Hucurat, 49/13)
Kur'an'ı Kerimde buyruluyor ki:
“Onlar (Yahudiler) nerede bulunurlarsa bulunsunlar, Allah'ın ahdine ve insanların (müminlerin) himayesine sığınmadıkça, kendilerine zillet (damgası) vurulmuştur; Allah'ın hışmına uğramışlar ve miskinliğe mahkûm edilmişlerdir. Çünkü onlar, Allah'ın ayetlerini inkâr ediyorlar ve haksız yere peygamberleri öldürüyorlardı. Bu da onların isyan etmiş ve haddi aşmış bulunmalarındandır. Hepsi bir değildir; Ehl-i kitap içinde istikamet sahibi bir topluluk vardır ki, gece saatlerinde secdeye kapanarak Allah'ın âyetlerini okurlar.” (Al-i İmran, 3/112-113)
Bu ayetler, onların hepsinin aynı olmadığını vurgulamaktadır. Lanetlenenlerin sözlerinde durmamalarından, şirklerinden ve amellerinin kötü olmasından dolayı; müjde verilenlerin ise Allah'a şirk koşmadan ona kul olarak istikametli bir yol takip etmelerinden dolayıdır.
Kısaca, kıyamete kadar lanetlenmiş bir kavim yoktur. Bu akla ve mantığa da sığmaz. Bir nevi ırkçılıktır.
Lanetlenmiş isyankâr düşünce, zihniyet, kötü vasıflar ve eylemler vardır.
İsrailoğullarının lanetlenmeleri ve duçar oldukları azap ve meşakkat mensup oldukları etnik köken yüzünden değil, saplantıları ve kötü hasletleri yüzündendir.