Batman ve bölge halkı olarak bir yıldan fazla bir süredir özellikle 6-8 Ekim olaylarından bu yana çok sıkıntılı günler geçiriyoruz. Çözüm süreci boyunca nispi olarak bir rahatlama yaşandıysa da aslında söylendiği gibi bir rahatlığın yaşanmadığını herkes gördü. Bu süreçte adam kaçırma, 6-8 Ekim saldırıları, esnaf ve işadamlarının haraca bağlanması, suikastlar gibi sayısız olay oldu. Temmuz ayından bu yana yaşanan çatışma süreci ve birçok yerde hendek kazılıp sözde ‘özerklik’ ilan edilmesi ile bu huzursuzluk tavan yaptı.
Belki de bu huzursuzluktan en fazla nasibini alan kesim esnaftır. 6-8 Ekim olaylarından sonra bölgede yatırım yapmak isteyen çok sayıda yatırımcı ve işadamı bölgeyi terk etti. Çünkü huzurun olmadığı yere sermaye gelmez. Yatırımcı kamu güvenliği ve huzurun olmadığı bir yerde niye yatırım yapsın ki? Öyle de oldu ve bölgede yatırım yapmak isteyen çok sayıda yatırımcı, yatırımlardan vazgeçti.
6-8 Ekim süreci sonrası Hükümetin pasif davranarak kamu güvenliği ve halkın can-mal güvenliğini sağlayamaması, sonrasında 7 Haziran seçimleri akabinde yaşananlar esnafı ve piyasaları deyim yerindeyse perişan etti.
Geçtiğimiz günlerde esnafla ilgili bir kurum yetkilisinden aldığım bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum:
-Son bir yıl içinde 589 esnaf kepenk kapattı. (Bu sayı kayıtlı olan esnafı gösterdiğinden sayı çok daha fazla olabilir.)
-12-13 esnaf piyasadan yüksek miktarda para kapıp kaçtı. Bu durum piyasayı çok kötü etkiledi ve piyasada denge kalmadı.
-20-25 büyük esnaf göçü yani sermaye göçü oldu. Bunlar G.Antep ve daha batı illerine gitti. İstihdam ve üretim merkezi olduğu için Konya çok tercih ediliyor.
-İş ve gelir seviyesinde %70-75 bir düşüklük var. Bu da esnaf ve tüketiciyi çok etkiliyor.
-Ticari ve ekonomik olarak 15-20 yılın en kötü dönemini yaşıyoruz.
Ekonomik olarak bu olumsuz tablo ve yaşanan çatışmalar nedeniyle halk, yanı başında yaşanan Irak ve Suriye pratiğine de bakarak Türkiye’nin de Suriye’ye dönüşmesinden endişe eder hale geldi. Hükümetin kurulamaması, ülke çapında atama ve yatırımların durması sonrası halk 1 Kasım seçimlerinde AK Parti’yi tek başına iktidara getirdi.
Bundan sonraki süreçte yeni Hükümetin kurulmasının ardından AK Parti’ye düşen, sosyal ve ekonomik sorunlarla ilgili seçim vaadlerini ve halkın beklentisi olan proje ve reformları ivedilikle yerine getirmesidir.
Seçim sonrası AK Parti’nin 100 gün içerinde yapacakları ile ilgili olarak önüne bir hedef koyduğu ve bu amaçla bir strateji planı hazırladığı basına yansıdı. Esnafın yükünü hafifletmesi beklenen pakette ayrıca, asgari ücretin 1300 TL’ye çıkarılması başta olmak üzere, emekliler, işçiler, gençler ve kadınlarla ilgili atılımlar göze çarpıyor.
1 Kasım seçimlerinden sonra AK Parti'nin tek başına iktidar olarak çıkması ve siyasi istikrarsızlığın sona ermesi, piyasaları rahatlatırken dolar ve altının düşmesi beklentilerini artırdı. Esnaf ve işadamları işlerinin düzelmesi umudunu taşır hale geldi. Bu amaçla Hükümetten beklentilerini dillendiren esnaf ve iş dünyası temsilcileri, Hükümetin ekonomik kalkınmaya ağırlık vermesi, yapısal reformlar için adımların atılması ve yatırım atağına geçmesi gerektiğini belirtiyorlar.
Basına demeç veren esnaf temsilcileri ayrıca, Hükümetin çatışma sürecinde zarara uğrayan esnafın zararını telafi edecek projeler geliştirmesi, çekleri kaşelenen, vergilerini ödeyemeyip cezaya çarptırılan esnafa sicil affı çıkartılması, esnafın kendini toparlayacağı şekilde faizsiz kredi uygulamalarının devreye sokulması ve yeni yatırımcılar için bölgeye pozitif ayrımcılık yapılması gerektiğini ifade ediyorlar.
Unutmayalım ki, esnaf toplumun temel direği ve bel kemiğidir. Toplumu ayakta tutan, o şehri ileriye taşıyan esnaftır. Bir işletme zarar ettiğinde veya kapandığında zarar ve sıkıntıyı sadece işyeri sahibi çekmiyor. Başta orada çalışan elemanlar olmak üzere, o işletme ile bağlantılı olan diğer işletmelerinde zincirleme olarak kapanmasına, dolayısıyla o şehrin ekonomisinin çökmesine ve hayatın durmasına sebep olur. Bu yüzden esnafın sıkıntısı toplumun tamamının sorunudur. Kimse buna lakayt kalamaz. Üretimin ve ticaretin olmadığı yerde huzurlu ve güzel bir hayat olamaz. Esnaf ne kadar sağlam ve güçlü olursa toplumda o kadar sağlam ve güçlü olur.
Sonuç olarak AK Parti, Milletin verdiği desteği ve beklentilerini doğru okumalı, yüklendiği sosyal ve ekonomik sorumluluğun hakkını vermelidir. Yeni kurulacak Hükümetin ülkenin ve halkın enerjisini harcayan 5 aylık kriz dönemini telafi edecek adımları atmak ve halkın beklentisini karşılayacak şekilde yol haritası ve projeleri ivedilikle hayata geçirmelidir.
Selam ve dua ile...
Dipnot:
1- Osmanlıca olan ‘Hali Pür-Melal’i’ deyimi, içerisinde bulunduğu acı durumun özeti olarak kullanılır. (Bir şeyin can sıkıcı, dertli ve biraz da utanılması gereken durumunu ifade etmek, gözler önüne sermek için kullanılır)