Kapının zili öyle bir çalıyordu ki, sanki alacaklılar basmıştı evi. Kötü bir şey mi oldu diyerek, kapıya yöneldi. Otomatiğe basıp kapıyı açmış "kim o" diye seslenmişti. İki saat önce tekvando kursuna yolladığı yaşları 6 ve 8 olan iki kızı gelmişti. Merdivenlerden "anneee" diye bağırarak çıkıyorlardı.
Evet dedi kesin bir şey olmuş. İyice meraklanmıştı. Afacanlar annesine sarılıp daha kapıdan girmeden anlatamaya başlamışlardı. "Sakin olun çocuklar, sıra ile anlatın bakalım neler olmuş." deyip bir az olsun heyecanlarını dindirmeye çalışıyordu, evin annesi. Sekiz yaşında olan "anne hani sen bize biriktirdiğimiz harçlıklarımızı gereksiz oyuncak almayıp, bu sefer yardıma ihtiyacı olan mülteci kardeşlerimize vermemizi istemiştim ya. Bizde evden çıkmadan masanın üstüne kardeşlerimiz için harçlıklarımızı bırakmıştık. "Buraya kadar olan kısmı anneleri biliyordu zaten.
Peki, heyecanla anlatmak istedikleri kısım neresiydi? diye içinden geçirdi. Henüz altısında olan esmer güzeli kızı anlatmaya başladı. "Allah bizi kara amcayla kurtardı. Onlar gibi kara olan." diye yutkuna yutkuna anlatıyordu. Evin büyük ablası kardeşlerinin bu anlamlı hareketlerini ödüllendirmek istemiş.
Yaptıkları hareketin güzelliğini bilmeleri için Onlara fastfood olarak sevdikleri burger yemeğe götürmüş. Ama kalabalık olunca kardeşlerine "siz arabada bekleyin ben hemen alıp geleceğim. Artık evde yersiniz."demiş.
Afacanlar arabaya tekrar binip ablalarını beklerler. Abla arabayı çalıştırıp yola çıkınca, önlerine zenci bir adam atılmış ve dur işareti yaparak durdurmuş arabayı. Hepsi şaşırmışlar. Çünkü adamın yüzüne yansıyan telaşlı ve korkmuş bir ifadesi varmış. Abla arabayı durup camı açıp ne olduğunu anlamak için sormadan, zenci adam "tekvando kemerinin yarısı arabanın dışında kalmış. Üstelik kemer diğer arabanın tekerliğinin altında kalmış. Arabanın kapısı ise tam kapanmamış.
"Araba çalışınca kapı açılacak ve bir felaket senaryosu yaşanacakmış. Anne evlatlarına sarılır. Gözlerinden şükür yaşları akar. Hem evlatlarına bir şey olmamıştır. Hem de evlatları olayı yaptıkları iyiliğin daha yerine bile ulaşmadan Allah'ın onlara teşekkürü olarak görebilmişlerdi. "Ağaç yaş iken eğilir" der atalarımız.
Böyle duygular ile yetişen nesillere ihtiyacımız var. Merhamet sevgi ahlak iman bütünleşirse karşımıza çıkan: dürüst bir insan, ahiretini kazanmaya çalışan bir kul olur. Ne ekersek onu biçeriz. Yetiştirdiğimiz nesiller bizlerin en karlı birikimimizdir. Sakın unutmayalım… Peygamber Efendimiz buyuruyor:
Din kardeşinin bir işini yapana melekler dua eder. O işi yapmaya giderken, her adımı için bir günahı af olur ve kıyamette çeşitli nimetlere kavuşur.[İbni Mace]
“Müminler, birbirine karşı sevgi ve merhamette, bir vücut gibidir. Vücudun bir yeri rahatsız olunca, bütün vücut huzursuz olur. Oranın tedavisi ile meşgul olurlar. Müslümanlar da böyle birbirine yardıma koşar.” [Buhari]
Gözlerin güzelliklere bakmalı,
Ellerin saçları okşamalı.
Dudakların buruşmuş yanaklara konmalı,
Yanaklarına gülüşün imza atmalı,
Çehreni gören kederleri deryalara salmalı... Ey çocuk...
Sevgilerimle değerli okurlarım…