7 Ekim’den beri Gazze Şeridi’nde sivillere yönelik her türlü insanlık dışı katliam ve cinayetlerine aralıksız devam eden israil Terör Örgütü (İTÖ), büyük şeytan ABD ve batılı emperyalist devletlerin desteğiyle şimdi de 1,5 Milyon sivilin yerleştiği ve zor şartlar altında hayata tutunduğu Refah kentine kara saldırısına ve büyük katliama hazırlanıyor.
Bu katliamlar ve soykırıma destek veren ülkeler ve güçler, dünya halklarının ve dünya vicdanının en son ABD üniversitelerinde başlayan ve Avrupa ile dünyada domino etkisi yapan ve “Küresel İntifada”ya dönüşen “Kampüs İntifadası” hareketini sekteye uğratmak amacıyla, Mısır ve Katar arabuluculuğuyla sözde barış veya ateşkes görüşmelerini gündeme taşıdı.
Aksa Tufanı Hareketinden bu yana Gazze’de yaşanan kıyım ve vahşeti dünya gündeminden düşürmek kastıyla arada bir ABD ve İTÖ destekçileri ‘barış sağlanacak’ diye dünya halklarını uyuşturmaya ve tepkilerini yumuşatmaya çalışıyorlar. Bütün bunlar ilk günden beri söylediğimiz gibi ABD, İngiltere ve İTÖ’nün birer oyunudur. Çünkü ortada sözden anlayan makul, mantıklı ve verdiği sözü yerine getiren ne bir devlet ve ne de bir topluluk var. Ortada hiçbir kutsalı olmayan, öldürmekten zevk alan vahşi bir yapı var. Bunlar hiçbir zaman sözlerini yerine getirmediler. BM kararları dahil uluslararası hiçbir kararı tanımadılar. Şimdi insanlıktan nasibini almamış katiller sürüsü ile neyi görüşeceksiniz? Hangi kararları alacaksınız? Siyonist ütopyalardan başka düşüncelere kapalı olan caniler güruhu şimdiye kadar hangi anlaşmaya bağlı kaldı da şimdi anlaşma yapmaya çalışıyorsunuz? Siyonist katiller laftan değil ancak güçten anlar. Karşılarında caydırıcı bir güç görüp ölümün kokusunu aldıklarında ancak yola gelirler. Bunun dışında atılan her adım sadece dünya kamuoyunu oyalamaya ve tepkileri engellemeye matuf çabalardır.
Zaten baş terörist Netanyahu 30 Nisan’da yaptığı açıklamada, anlaşma olsa da olmasa da Refah’a gireceklerini deklare etmişti. ABD kendi kamuoyunu rahatlatmak, üniversitelerde başlayan Gazze eylemlerini bitirmek ve seçime yönelik adım atarak kendini sözde barışçıl ve sorun çözen bir pozisyona sokma amaçlı Mısır ve Katar’a baskı yaparak, HAMAS’ı anlaşmaya zorlamalarını istiyor. Ancak HAMAS, haklı olarak savaşı bitirmeyen, İTÖ’nün saldırılarını durdurmayı garantilemeyen ve sivillere yardımı öngörmeyen bir anlaşmayı kabul etmedi.
Bu anlaşmanın olmayacağını zaten biliyordular. Dünyaya, “bakın biz anlaşma yapmak istedik ancak HAMAS yanaşmadı” mesajı vererek HAMAS’ı suçlayacaklar. Oysa yapılmak istenen şudur: HAMAS elindeki esirleri bırakacak ve işgalcilere mukavemet göstermeyecek, İTÖ Refah kentine saldıracak ve istediği zaman istediği yerde her türlü vahşeti yapacak ve bunun adı “barış” olacak öyle mi? Zaten 7 Ekim’den beri sivillere yönelik soykırım ve vahşi kıyım ve katliamlarla HAMAS’ı ve direniş cephesini buna zorlamak istiyorlar. Bu planları tutmayacaktır. Mazlum Gazze halkının masum kanı ve mücahidlerin onurlu direnişi elbette kazanacaktır. Bundan şüphemiz yoktur.
“…Müminlere yardım etmek ise Bizim üzerimize bir hak olmuştur.” (Rum Suresi: 47)
Artık Batılı emperyalistlerin ve dünya siyonizminin kurduğu ve insanlığa sunduğu dünya düzeninin maskesi düştü. Gazze’de yaşanan vahşetle insanlık; İTÖ, ABD ve destekçilerinin gerçek yüzünü gördü ve bütün dünya Gazze’nin rengine büründü. Mazlumların pak kanları ve mücadeleleri dünyada yeni bir uyanışa ve silkinişe vesile oldu. Zalimler kaybedecek, mazlum mustazâflar kazanacaktır.
Selam ve dua ile…